Kanser ilaçları karaborsaya düştü. En çok ihtiyaç duyulan ilaçlar, ilaç firmaları ile Sağlık Bakanlığı arasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle Türkiye'de bulunmuyor. Bu nedenle hastane çevresinde karaborsacılar 50 liralık ilacı kanser hastası birine 900 liradan satabiliyor.
Türk Eczacılar Birliği Genel Sekreteri Harun Kızılay, konuyla ilgili olarak “Sağlık Bakanlığı’nın ilaçlarla ilgili uyguladığı fiyat politikası yanlış olduğu için birçok ilaç piyasada bulunamıyor. TEB olarak reçeteleriyle bize başvuran hastaların ilaçlarını getiriyoruz. Ancak ilaçların piyasada bulunmaması ve hastaların da bilinçsiz olması maalesef karaborsanın oluşmasına neden oldu. Bu durumun aşılması için bakanlığın fiyatlandırma sistemini yeniden düzenlemesi lazım. Gerekli şartlar yerine getirilirse ve gerekli teşvikler yapılırsa TEB öncülüğünde bu ilaçlar Türkiye’de rahatlıkla üretilebilir. Hastaların karaborsacıların sattığı ilaçlara yönelmemesini, ilaçlarını TEB kanalıyla temin etmelerini tavsiye ediyoruz” dedi.
Lösemi hastası Dilek Özçelik’in 15 Nisan’da Edirne gezisi sırasında Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’dan Türkiye ’de bulamadığı ilaçların getirtilmesi için yardım istemesi kanser hastalarının ilaç bulma sıkıntılarını gündeme getirmiş, Türkiye’nin ilaç sisteminin bir kez daha sorgulanmasına neden olmuştu.
Her yıl ortalama 200 bin insanın kansere yakalandığı Türkiye’de, bir ayda ortalama 30 bin kanser hastası tedavi için kullanmaları gereken ilaçların yurtdışından getirilmesi için Türk Eczacılar Birliği’ne (TEB) başvuruyor. Ancak ilaçların eczanelerde bulunmaması ve yalnızca TEB aracılığıyla iki ile 30 gün arasında yurtdışından getirilmesi kanser hastalarının ilaç karaborsacılarının eline düşmesine neden oldu. Hastanelerin onkoloji servisini mesken tutan ilaç karaborsacıları, piyasa değeri 52 lira olan ‘Deticene’ adlı ilacı yurtdışından kaçak yollarla getirerek 900 liraya satıyor.
Karaborsada fahiş fiyata satılan ilaçların nasıl satıldığını öğrenmek için Radikal gazetesinden İdris Emen piyasada bulunamayan kanser ilaçlarından oluşan bir reçeteyle Türkiye’nin en büyük tıp fakültelerinden biri olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Onkoloji servisinin yolunu tuttu.
İşte ilaç bulamadıkları için karaborsacıların eline düşen kanser hastalarının hikâyesi…
Kanser tedavisi için en çok kullanılan ilaçlardan olan Bleomycin, Deticene ve Purinethol’dan oluşan reçetemizle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi çevresindeki eczaneleri tek tek geziyorum. Yasal yollardan bulamadığımız ilaçları karaborsada bulmak için reçetemizi yanımıza alarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Onkoloji bölümüne gidiyorum. Kemoterapi hastalarının tedavi gördüğü ‘Gorbon’ servisi ağzına kadar kanser hastalarıyla dolu. Eczane simsarları ile ilaç karaborsacılarını bulmaya çalıştığım sırada kemoterapi gördüğü için saçları dökülmüş bir kanser hastası yanıma gelerek, “Siz eczacı mısınız?” diye soruyor. Ben de kendisine eczacı olmadığımı ancak bir yakınım için kanser ilacı aradığımı söylüyorum. Kendisine ilaç getirmesi için tanımadığı birisine reçete verdiğini ve birazdan simsarın kendisine ilaç getireceğini belirten kanser hastası, “Burada istediğiniz ilacı bir şekilde bulabilirsiniz. Zaten bu ilaçları eczanelerde bulamazsınız” diyerek yanımdan ayrılıyor.
Hemen ardından onkoloji servisi bilgi işlem memurunun yanına gidip reçetede yazılı olan ilaçları nereden bulabileceğimi soruyorum. İlaçların ancak TEB aracılığıyla yurtdışından getirilebileceğini ancak hastane içinde dolaşan birtakım insanların bir şekilde bu ilaçlara ulaştığını söyleyen memur, koridorda bulunan 20’li yaşlarda bir genci işaret ederek, “Bu da onlardan biri. Hastaneye gelen hastaların reçetelerini alıp dışarıdan ilaç getirerek hastalara teslim ediyorlar. Hastanenin güvenlik personelleri bu insanları gördükleri anda kapı dışarı ediyor. Ancak burası hastane ve herkes bir şekilde içeri girmeyi başarıyor maalesef” diyor.
Konuşmadan hemen sonra ilaç simsarının yanına giderek elimdeki reçeteyi gösteriyorum. Reçeteye bakan ilaç simsarı Bleomycin adlı ilacın piyasada tek tük kaldığını ancak Deticene ve Purinethol’u bulmamın çok zor olduğunu söyledikten sonra telefonla birilerini arayıp ilaçların ismini söylüyor. Karşı taraf ilaçların kendisinde olduğunu söyledikten sonra simsar bizi Cerrahpaşa yakınında bulunan bir eczaneye yönlendiriyor. Eczaneye gittiğimizde reçeteyi eczacıya uzatıyoruz. Eczacı uzun uzun reçeteye baktıktan sonra TEB’e başvurmam gerektiğini söylüyor. Şehir dışından geldiğimi, ilaçları ne pahasına olursa olsun bir an önce temin etmem gerektiğini söylüyorum. Bunun üzerine eczacı cep telefonunda kayıtlı olan K. Yaşar adlı karaborsacıyı arayıp ilaçların adını verdikten sonra fiyatlarını soruyor. Karaborsacı etiket fiyatı 9 lira olan Purinethol için 120 lira isterken, fiyatı 52 lira olan Deticene için ise tam 900 lira para istiyor.
Türk Eczacılar Birliği’ne göre ilaçların eczanelerde bulunamamasının en büyük nedeni Sağlık Bakanlığı’nın ilaç fiyatları konusunda uyguladığı politikadan kaynaklanıyor. Bakanlığın ucuz fiyata ilaç temin etmeye çalışması zarar görmek istemeyen birçok firmanın hayati öneme sahip ilaçları yurtdışından getirmemesine neden oluyor. Örneğin bakanlık bir ilaç almak istediğinde ilk aşamada Avrupa’da aynı ilacın satıldığı 5 ülke içerisinde ilacın en düşük fiyata satıldığı iki ülkeyi seçiyor. Bu durumda ilaç fiyatının en düşük olduğu ülke İspanya olduğu için fiyatlama sisteminde İspanya baz alınıyor. Buraya kadar her şey normal, asıl sıkıntı ikinci ve üçüncü aşamada başlıyor.
İkinci aşamada bakanlık İspanya’da satılan bir ilaca yüzde 40 daha az para ödeyeceğini belirtiyor. Bu durumda 100 euroluk ilaç 60 euroya düşüyor. Üçüncü aşamada ise getirilen ilacın SGK tarafından karşılanması için bakanlık kalan paraya yüzde 20 ıskonto uygulayacağını belirtiyor. Bu durumda 100 euroluk ilacın fiyatı 48 euroya düşüyor. Bu durumda zarar göreceklerini düşünen ilaç firmaları da kanser ilaçlarını yurtdışından getirmiyor. Hal böyle olunca tedavi olmak zorunda kalan kanser hastaları da karaborsacıların eline düşüyor.
Sağlık Bakanlığı’nın ilaç fiyatları politikasının bir an önce revize edilmesi gerektiğini söyleyen Türk Eczacılar Birliği Genel Sekreteri Harun Kızılay, “Sağlık Bakanlığı’nın ilaçlarla ilgili uyguladığı fiyat politikası yanlış olduğu için birçok ilaç piyasada bulunamıyor. TEB olarak reçeteleriyle bize başvuran hastaların ilaçlarını getiriyoruz. Ancak ilaçların piyasada bulunmaması ve hastaların da bilinçsiz olması maalesef karaborsanın oluşmasına neden oldu. Bu durumun aşılması için bakanlığın fiyatlandırma sistemini yeniden düzenlemesi lazım. Gerekli şartlar yerine getirilirse ve gerekli teşvikler yapılırsa TEB öncülüğünde bu ilaçlar Türkiye’de rahatlıkla üretilebilir. Hastaların karaborsacıların sattığı ilaçlara yönelmemesini, ilaçlarını TEB kanalıyla temin etmelerini tavsiye ediyoruz” dedi.
Hasta Hakları Derneği Başkanı Orhan Demir, Türkiye’de yaklaşık 400 bin kanser hastası olduğunu ve kanser hastalarının ilaçlara ulaşmakta sıkıntı çektikleri için moral yönünden çöktüğünü söyledi: “Sosyal güvenlik kurumu ilaç fiyatlarında istismar var diyerek zorunlu indirimler yapmakta. Bu yüzden bir çok firma ülkemize ilaç göndermemekte. İşte tam bu noktada karaborsacı ve simsarlar devreye giriyor. 450’ye yakın kanser ilacı olmasına rağmen Türkiye de kanser ilacı üretimi sadece 13 ilaçla sınırlı. Parası olsun veya olmasın hastaların ilaca ulaşmakta sıkıntı çekmesi hasta hakları ihlali anlamına gelmektedir.”
Türkiye’de ruhsatı olduğu halde piyasada bulunmadığı için TEB tarafından yurtdışından getirilen ilaçlar şunlar:
-Deticene 100 mg/200 mg flakon -Verapamil 5 mg ampul -Flutamid 250 mg 84 tablet -Daunomycin 20 mg flakon -Naloxan 0,4 mg ampul -Uro-Vaxom 6 mg kapsül -Purinethol 50 mg tablet -Lanvis 40 mg tablet -Ara-Cell (cytarabin) 100 mg/40 mg ampul -Nalorex 50 Mg tablet