Ramazan ayının başlamasıyla onkologların sık duyduğu sorulardan biri de kanser hastalarının oruç tutup tutamayacağı oldu. Ancak Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Canfeza Sezgin kanser tedavisi sürenlerin oruç tutmamasını önerdi.
Onkolog Prof. Sezgin, dini görevin yerine getirilmesiyle oluşan huzurun beyin salgılarını olumlu etkilediğini ve stresi azalttığını söyledi. Ancak aynı zamanda uyarıda bulunan Sezgin, açlık ve susuzluğun pıhtılaşma ve emboli riski yarattığına, tedavi yan etkilerini ise arttırdığına vurgu yaptı, “Kanser tedavisi sürenlerin oruç tutmasını önermiyorum” dedi.
İslam dinine göre süreğen hastalığı olanlar, seyahat edenler, adet görenler, emzirenler ve ergenliğe girmemiş çocuklar oruçtan muaf sayılıyor.
NTV'nin haberine göre; oruç tutmanın, bağışıklık sistemini olumlu yönde etkilediğini belirten Sezgin, dini görevin yerine getirilmesinin verdiği huzur ve mutluluğun beyin salgılarını da olumlu etkilediğini ve stresi azalttığını söyledi.
“Stres ve depresyonun bağışıklık sistemini bozması nedeniyle bu kazanım çok önemlidir” diyen Sezgin, genel sağlık durumu iyi, kanser tedavisini tamamlamış ve oruç tutma konusunda çok istekli olan hastaların doktorlarının da önerilerini alarak oruç tutabileceklerini dile getirdi.
Ancak aktif tedavi sürecinde olan, özellikle kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk sorunları bulunan ve kas erimesi gelişen hastalarda ise oruç tutmanın sakıncalı olduğunu söyleyen Sezgin, hastalığın yaygınlık derecesinin, hastanın fiziksel durumunun ve tedavinin organlara vereceği hasarların iyi değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Oruç tutma süresinin ülkelerin bulunduğu coğrafik konuma ve ramazan ayının denk geldiği mevsime göre değiştiğini vurgulayan Prof. Sezgin, “Bu yıl ve önümüzdeki birkaç yıl ramazan ayının yaz aylarına denk gelmesi ve oruç tutma süresinin uzun olması, oruç tutmak isteyen kanser hastaları ve diğer ciddi hastalığı olanlar için önemli sorunlara neden olabilmektedir. Oruç tutmak inançlı Müslümanlar için rahatlatıcı ve morali düzeltici bir ibadet olmakla birlikte bazı sorunlara neden olabileceği akılda tutulmalıdır” uyarısında bulundu.
Gündüz sıvı alımının azalması nedeniyle sıvı-elektrolit dengesizliği olabildiğini söyleyen Sezgin, tedavisi süren kanser hastalarının neden oruç tutmaması gerektiğini şöyle açıkladı:
“Kanserin kendisi, birçok hastada pıhtılaşmaya meyil yaratır. Oruçta sıvı kaybının olması ise pıhtılaşmayı daha da arttırarak tromboz dediğimiz damar içi pıhtılaşması ve akciğere pıhtı atması gelişebilir. Kanser tedavisinde kullanılan birçok ilaç da pıhtılaşmaya yatkınlık yaratır ve oruç esnasında bu risk daha da artar. Kanser hastalarımızın çoğunda olan halsizlik ve yorgunluk yakınmaları oruç ile daha fazla artış gösterebilmekte ve yaşam kalitesinde bozulmaya neden olabilmektedir. Kemoterapi alan hastalarda oluşabilecek bulantı-kusma veya ishal yakınmaları ile gelişecek olan sıvı ve elektrolit kaybı oruç tutan hastaların sağlıklarında ciddi sorunlara neden olabilir. Ayrıca ağrı kesici kullanımına bağlı olarak terleme artışı da sıvı açığını arttırır.”
Peki uzun süre aç ve susuz kalmak bağışıklık sistemini nasıl etkiler? Sezgin’in işaret ettiği çalışmalara göre, oruç tutmak bağışıklık sistemi üzerinde önemli bir olumsuzluk yaratmıyor ve geçici değişikliklere yol açıyor. Yanı sıra özellikle de aşırı kilolularda metabolik parametreleri olumlu etkiliyor:
“Orucun, hastalıkları kontrol altında olan tip 2 diyabet veya kalp hastalığında olumlu etkileri de vardır. Kanser hastalarında sıklıkla bu sorunlar da olduğu için aslında bir noktada da orucun faydalarından bahsedebiliriz. Çalışmalarda radyoterapi veya kemoterapi öncesi aç kalmanın, tedavilerin kanser hücrelerini öldürücü etkisini arttırdığı, normal sağlıklı hücreleri ise yan etkilere karşı daha dayanıklı kıldığı gösterilmiştir. Kemoterapi alan hastalarda en önemli sorun, uzun süren susuzluğun başta böbrekler olmak üzere çeşitli organların çalışmasını bozma riskidir. Bu nedenle kemoterapi alan hastalarda oruç tutulmasını önermiyoruz. Ama kemoterapiden 2-3 gün önce kalori kısıtlamasının olduğu, ketojenik diyet tabir edilen, gıda alımının azaltıldığı ve yeterli su tüketildiği açlık diyetlerinin de tamamlayıcı tedaviler kapsamında yapıldığını belirtmek isterim.”
Son tahlilde, “Kanser hastalığı ile ilgili tedavi alan, ileri evre hastalığı bulunan veya düşkün olan hastaların oruç tutmasını önermiyorum” diyen Onkolog Prof. Sezgin, “Oruç tutmak isteyen diğer kanser hastalarının da oruç tutma süresinin uzun olduğu, sıvı-elektrolit bozukluğunun fazla görüldüğü yaz ayları haricindeki aylarda oruç tutmaları daha iyi olur” diye konuştu.