Çeviri - Gonca Tokyol
Yapılan bir araştırma, 2009-2013 yılları arasında Avrupa İlaç Ajansı’ndan onay alan 48 kanser ilacının 68 farklı kullanımın yarısından fazlasında tedavi edici ya da yaşam kalitesini artırıcı etki göstermediğini ortaya koydu.
British Medical Journal’da yayımlanan makalenin eş yazarı olan ve London School of Economics’de öğretim görevlisi olarak çalışan Huseyin Naci, araştırmayla ilgili olarak Independent’a yaptığı açıklamada, “Halihazırda piyasada olan ilaçların gerçekten yaşam süresini uzatıp uzatmadığı ya da kalitesinde bir artışa neden olup olmadığını görmek istedik” dedi.
Ekibin yaptığı araştırmalar, 68 farklı şekilde kullanılan ilaçların prosedürsel olarak sadece yüzde 10’unun yaşam kalitesini artırdığını gösterdi. İlaç kullanımı sonrasında 3 ila 8 yıllık bir takip süresini gözlemleyen ekip, ilaçların onaylı kullanımının yüzde 49’unda hastaların hayatlarına ve yaşam sürelerine yönelik belirgin bir gelişme olmadığını ortaya çıkardı. Hastaların hayatta kaldıkları durumları da inceleyen ekip, buradaki faydanın olayların yarısında klinik olarak bir anlam içermediğinin altını çizdi.
Konuyla ilgili çok fazla çalışma yapılmadığını fark ettiklerinde şaşırdıklarını söyleyen Naci, yapılan araştırmaların büyük bir kısmında, röntgen ya da laboratuvar testleri gibi doğrudan olmayan yöntemlerin kullanıldığını ifade etti. Bulguların hastaları korkutmaması gerektiğine dikkat çeken bilim insanı, “Kimsenin panik olmaması çok önemli” diye konuştu.
Oxford Üniversitesi’nde kanıta dayalı tıp alanında çalışmalar yapan Carl Heneghan da, hayat kurtarma oranına bakıldığında ilaçlardaki gelişmenin yaşadığı sıkıntının ‘hayal kırıklığı’ yarattığını belirterek, “Eğer klinik olarak belirgin bir faydaları yoksa bu ilaçların yarısına en başta neden onay verildiğini anlamak çok zor” ifadelerini kullandı.
Kişisel Onkoloji dalında çalışmalar yapan Institute of Cancer Research profesörü Winette van der Graaf ise genel kurtulma oranları yerine faydalara odaklanılan küçük araştırmaların, hastalara yönelik kişisel tedaviler oluşturma konusunda etkili olduğunu savundu.
"Benim alanım olan nadir kanser türlerinde kanıtlara ulaşmak çok zor, bu da hastaların yeni tedavi yöntemleri bulmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor” diyen Graaf, kurtulma oranına odaklanan geniş kapsamlı araştırmaların pahalı olduğunu ve uzun sürdüğünü söyledi. Graaf, “İdeal olan şu, çalışmalar tedavinin başarısız olduğunu gösteren öncü göstergelere de odaklanmalı, böylece sağlık yetkilileri dengeli kararlar alabilir” dedi.