Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu Kocaeli, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ile Antalya’da yapılan ve Sağlık Bakanlığı’nca sonuçları kamuoyuna ve kamu kurumlarına bildirilmeyen, “kanser” araştırmasını halka duyurduğu için 12 yıl hapsi istenen Gıda Mühendisi, akademisyen Bülent Şık’ın araştırmasına ilişkin verileri kamuoyu ile paylaştı.
İktidarın tutumuna tepki gösteren Gergerlioğlu, “Halkın sağlığıyla oynanıyor. İktidar partisi kendi iktidarları sarsılmasın diye sağlıkla ilgili çok çarpıcı gerçekleri örtbas etmeye çalışıyorlar” açıklamasında bulundu.
Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun TBMM’de gerçekleştirdiği basın toplantısında yaptığı konuşma şöyle:
Çevre felaketini kamuoyuna yansıttığı için 12 yıl ile yargılanan Bülent Şık; hepimizin sahip çıkması gereken gıda mühendisi bir akademisyendir!
Bugünkü basın toplantımız bir çevre felaketinin basına kamuoyuna yansıtılması sonucu yaşananlarla ilgili, KHK’LI akademisyen Bülent Şık geçtiğimiz günlerde bir rapor açıkladı. Ardından sağlık bakanlığının harekete geçmesi sonucu Hakkında bir soruşturma açıldı. Bu soruşturma sonucu 12 yıl hapsi istenmektedir. Nedir bu mesele nasıl olur da bir bilim insanına raporunu açıklamasıyla hakkında hapis cezası isteniyor. Bunu araştırdık ve vahim sonuçlara ulaştık. Konu son derece önemli Aslında hepimizin sahip çıkması gereken bir konu gıda mühendisi bir akademisyen Bülent Şık önemli çalışmalar içinde yer alan önemli sanayi bölgelerini ele almış, kirlenme, insan sağlığına zararlı maddeleri ele almış.
Sağlık Bakanlığı çevre araştırması ve gıda araştırmasını 2011 yılında başlatmış Bakanlık ve 2015’in sonlarında bu araştırma bitmiş 2017’ de bu sonuçları açıklayacağını ifade etmesine rağmen 2019’dayız Bakanlık hâlâ sonuçları açıklamamış.
Kocaeli ve Ergene havzası çevre kirliliğinin yoğun olarak bulunduğu yerler olarak biliniyor. Antalya, Kumluca ise turistik bir bölge olarak biliniyor bir tarım bölgesi bu sanayi bölgeleri ile bir turistik bölge arasında kıyaslamalar yapılmış ilginç önemli bulgular elde edilmiştir, ancak bu rapor yıllardır açıklanmıyor değerli arkadaşlar.
2011'de başlayan bu çalışma oldukça nitelikli, oldukça büyük çaplı çünkü 10 milyon kadar insanın yaşadığı bölgeleri kapsayan Türkiye’nin en önemli araştırması. Çevre araştırması, gıda araştırmasını 2011 yılında başlatmış Bakanlık ve 2015’in sonlarında bu araştırma bitmiş bakanlık 2017’ de bu sonuçları açıklayacağını ifade etmesine rağmen 2019’dayız Bakanlık hala sonuçları açıklamamış. Araştırmaya 2011’den 2015 yılının başına kadar katılmış olan gıda mühendisi akademisyen Bülent ŞIK sonunda elde edilen bulguların açıklanmadığını görünce bir bilim adamı duyarlılığıyla toplumsal hassasiyete binaen sonuçları Cumhuriyet gazetesindeki bir yazısında açıkladı. Bu yazı 15 nisan ve 19 nisan tarihleri arasında 4 bölüm halinde yayınlandı. Raporla ilgili önemli bilgiler açıklandı.
Sağlık bakanlığı bir araştırmacı hakkında dava açıyor. Aslında kamuoyu sağlık bakanlığını sorgulamalı, niye bu konuda bir açıklama yapmadınız diye?
Sağlık Bakanlığı halkın sağlığını tehdit eden bu bilgiler neden açıklandı, niye araştırma kuralları çiğnendi gerekçesiyle akademisyen hakkında suç duyurusunda bulundu ve dün dava açıldı(02.01.2019). biz de bugün bu açıklamayı yapıyoruz. Gördüğünüz üzere sonuç olarak Sağlık Bakanlığı’nın bu sonuçları kamuoyuna neden açıklanmadığına ilişkin sorumuz bulunmaktadır. Sağlık bakanlığı bir araştırmacı hakkında dava açıyor. Aslında kamuoyu sağlık bakanlığını sorgulamalı, niye bu konuda bir açıklama yapmadınız diye?
Bakın 2011’de başlamış 2015’te sonuçlanmış, o zamanlar açıklanmış çok ciddi bulgular var. Hepimizi kanser edecek çoluk çocuğumuzu kanser edecek çok ciddi bulgular var. Sağlık Bakanlığı işi ağırdan alıyor. 2017’nin sonunda açıklayacağım diyor 2019 gelmiş sonuçlar açıklanmamış. Sonuçları açıklayan bir bilim adamı var ona da dava açılmış. Mesele bu arkadaşlar, ama meselenin biraz daha bilimsel detayına indiğimiz zaman çok daha vahim sonuçlar görüyoruz. Bakın çalışma neymiş. Araştırma projesi Kocaeli Antalya Edirne Kırklareli, Tekirdağ illerinden çevresel faktörlerin ve sağlık üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi projesinin ana başlığını taşıyor. Bu proje yüzlerce bilim adamının katılımıyla son derece nitelikli bir şekilde yapılmış ve çok ciddi sonuçlar bulunmuş. Gıda ürünlerinde bulunması muhtemel mikotoksin miktarları dikkate alındığında ülke genelinde yürütülen yaş ve cinsiyete dayalı bir maruziyet çalışması var mıdır ? diye sormuş Bülent Şık. Öyle bir çalışma yok işte böyle bir çaluşma üzerinde yazı yayınlıyor ve dava açılıyor. Mikotoksinler kanser hastalığına yol açmakta mikotoksin içermesi muhtemel gıdaların tüketim sıklığı ile kanser hastalığı görülmesi sıklığı bakımından bir değerlendirme yapılmış mıdır? Hayır yapılmamıştır. Bu değerlendirme ve bu çalışma yapılıyor ve açıklanmıyor. Bir bilim adamı kalkıp bu konuyu açıklıyor bir bilim adamı kalkıp bu konuları açıkladığı zaman hakkında dava açılıyor.
Aslında sadece bizim değil çocuklarımızın ve bizden sonra gelecek nesillerin sağlığı tehdit altındadır. Bunu da bilmek Türkiye toplumu olarak hepimizin hakkıdır.
Dilovası Kocaeli Ergene Havzası bölgelerinde bu yapılmış çalışmalar yapılmış. Sadece Dilovası'nda değil Kocaeli'nin her mahallesinde yapılmış bu çalışma. Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne’nin her yerinde yapılmış. Bakın bu çalışma da neler yer almış. Turistik bölge olarak Antalya, Kumluca seçilmiş. Çalışma başlarken bu bölgenin çevre kirliliği azdır diye tahmin edilmiş. Fakat şaşırtıcı bir şekilde arkadaşlar, şaşırtıcı bir şekilde Kumluca’da tarım yapılıyor. Tarım ürünlerine sıkılan pestisitler oranı sebebiyle yüksek çıkmış. En masum bildiğimiz yer Antalya iken, orası tarımsal ve turistik bölge iken o bölgede pestist oranlarının yüksek olduğu karşımıza çıkmaktadır. Hiç bilinmeyen bir bulgu bu aslında. Yani en kirli sanılan yerle en temiz sanılan yer karşılaştırıldığında bulgular bizlere en temiz yerin bile kirlilik oranlarını gösteriyor.
Ergene havzasında toprakta suda denizde akarsularda havada ki tüm kirleticiler belirlenmiş, elektromanyetik alanlar belirlenmiş. Mesela Ergene hafızasındaki bazı bulgular, şu andaki bulgular Çernobil kazasından beri devam eden kirlenmelerin etkilerinin olduğunu gösteriyor. Ergene havzasında yüksek miktarlarda Sezyum miktarına rastlanılmış. Çernobil’in şu an da bile ergene havzasına tehlikeli yansımaları var.
Bu çalışmada sadece gıdaların üzerinde yapılmış toprak, su, hava üzerinden gıdalara yansıyan noktaları üzerinde durulmuş. Bir de işçi sağlığı ile ilgili bölümün araştırılması gerekiyor. İnşallah ilerleyen zamanlarda bu çalışmalar da karşımıza çıkar ancak Bülent Şık bu önemli sonuçların halka açıklanmaması karşısında bilimsel bir sorumluluk ve vicdani bir rahatsızlık hissederek bu sonuçları kamuoyuna açıklamış. Suçu milyonlarca insanı etkileyecek sizin kanser olmanızı endokrin hastalıkları, nöral hastalıklarına yakalanmanızı, etkileyen sonuçları açıklık..! Araştırma daha çok bu kirleticilerin insan sağılığındaki endokrin ve nöral etkilerini açıklamış. Endokrini size bir doktor olarak açılayayım, endokrin yani nöral yani sinir sitemi üzerindeki etkilerini araştırmış bunlar sadece kansere yol açmıyor. Hormonal sistemizinizin bozulmasına da yol açıyor, nöral (sinir) sistemizinizin bozulmasına ve o bölgedeki başka rahatsızlıklar...ve sadece kanserler değil bunu söylemek istiyorum. Bir tıp adamı olarak, Hormonal hastalıklar kanserden de farklıdır, nöral hastalıklar kanserden farklıdır.
Kocaeli Milletvekili olarak TBMM'ye Dilovası'yla ilgili araştırma önergesi verdim AKP ve MHP reddetti. "Dilovası bir kanser ovası olmuştur. Dilovası’nın sağlığı bozulmuştur" demiştim. İktidar partisi iktidarı sarsılmasın diye sağlıkla ilgili gerçekleri örtbas etmeye çalışıyor.
Şimdi çalışmada neler araştırılmış, Kocaeli Dilovası, Antalya Kumluca, Ergene Havzası, ilçelerindeki yeraltı ve yer üstü suları, atık sular toprak hava gibi ortamlarda ve çeşitli gıda ürünlerinde bulunması muhtemel pestisit, ağır metal uçucu organik birleşik ve aldehitler polianomik kalıntıları gibi yüzlerce farklı toksit kimyasal kalıntı analizleri yapıldı. Ayrıca izmit saroz korfezindeki balıklarda, kabuklularda deniz sularında toksit kimyasal kalıntıları da araştırıldı. Arpa, bakla,bezelye, buğday, çilek, dereotu, domates, erik, havuç, hıyar, ısırgan otu, kara lahana, kabak, kanola, karpuz, kayısı, kiraz, marul, mısır, muz,nohut, patates, pirinç, roka, sarımısak, semiz otu, şeftali, şeker pancarı, yer fıstığı, yumurta, yeşil soğan başta olmak üzere çeşitli gıda ürünleri anliz edildi. Araştırmada 1440 su örneği ve 1380 gıda örneği çalışıldı. Her bir örnek belli bir yerleşim yerinden alındı. Bu örneklerde toplam 15.000 civarında analiz yapıldı, çalışma esnasında İngiletere'de düzenlenen uluslararası yeterlilik testlerine girilerek yapılan analiz çalışmalarının sonucu doğruluğu ve garantiliği kesinliği garanti altına alınarak son derece bilmsel bir çalışma ortaya konuldu. Ama çalışma açıklanmıyor...
Değerli arkadaşlar 2011’den 2016’ya kadar yapılmış bilimsel bir çalışma neden açıklanmaz, Sağlık Bakanlığı bunun açıklamasını yapmalıdır. Cesaret edip açıklayan bir bilim adamını da susturmak, hakkında da dava açmak hangi sorumluluğa sığar. Bir çok ağır metal araştırılmış aliminyum antimon arsenik bakır baryum berilyum bizmut civa çinko gümüş demir kanbiyum kalay kobalt krom kurşun manganez molibden nikel selenyum stronsiyum malatyum sezyum lityum taryum elementlerinin kalıntı düzeyleri araştırılmış. 330 ornekten pestisit kalıntı analizi yapılmış. Örnekler; Kocaeli’de bir kara lahana incelenmiş kanserojen berilyum elementi kanserojen berilyum elementi test edilmiş. Kocaeli’den alınan bir kara lahana da yüksek oranda bizmut elementi test edilmiş. Aliminyum manganat nikel çinko analiz edilen gıda örneklerinn tümünde rastlanmış. Alınan gıda örneklerinde yapılan analizde 4 çeltik 5 ısırgan otu 1 karalahana 2 marul 8 sarımsak 14 yeşil soğan olmak üzere toplam 54 gıda örneklerinde yüksek oranlarda bulunmuş.
Arsenik bulunmuş, son derece tehlikeli bir maddedir. Çok net bir şekilde yüksek oranda bulunmuş, Kocaeli Milletvekili olarak Dilovası ile ilgili olarak bir buçuk ay önce bir araştırma önergesi verdim. Bu kirliliğin tüm araştırmalarını okuyarak araştırdım. Sonuçların çok vahim olduğunu gördüm. 2006’da TBMM’de kurulmuş olan Dilovası araştırma heyetinin analiz yaptığı bilimsel araştırmaları ki 200 sayfa olan araştırmaların hepsini okudum. 29 öneride bulunmuş arakadaşlar bunlar çok acı türkiye örnekleridir arkadaşlar. 29 önerinin 2019’a giriyoruz hiçbiri yapılmamış. Yapılana da işte böyle dava açıyorlar. Rapor bulguları çok net bir şekilde açıklıyor. Dilovası bir kanser ovası olmuştur.Dilovası’nın sağlığı bozulmuştur. Hormonal ve nöral hastalıklar da artıyor. Bir hekim olarak bir milletvekili olarak bunu söyledim. Araştırma önergesi olarak dile getirdim TBMM’ye AKP ve MHP oylarıyla reddedilmiştir.Bakın bunlar basit olaylar değil. Halkın sağlığıyla oynanıyor. İktidar partisi kendi iktidarları sarsılmasın diye sağlıkla ilgili çok çarpıcı gerçekleri örtbas etmeye çalışıyorlar. Örnekler bitmedi arkadaşlar. Bakın Kocaeli ve Ergene bölgesinden alınan örneklerde baryum,vanadyum,kobalt ve molibden içeriği oldukça yüksek. Yine Ergene havzasında Antalya ve Kocaeli illerine göre stronsiyum çok yüksektir. Yine Ergene havzasında radyoaktif sezyum bulunmuş arkadaşlar. Araştırmacılar da buna şaşırmış çünkü radyoaktif madde bulunmuş. Bu nereden gelebilir büyük ihtimal Çernobil’in yansıması denmiş. Çernobil faciası ne zaman oldu? Halen Ergene havzasında Çernobil’in etkileri var. Bunu ispatlayan bir bilimsel araştırmayı halka açıklamıyorlar. Pestisit kalıntılarına geliyorum. Bakın 228 gıda örneğinde yüzde 17,3 izin verilen limitin üzerinde pestisit kalıntısı var. Bu pestisit gıdalara sıkılan tarım ilaçları burayı açıklayalım. Bu oldukça yüksek.
Antalya bölgesinde bunun yüksekliğini görüyoruz. Mesela Kocaeli’nde alınan toplam 283 örneğin %38 ‘inde Antalya’da 572 örneğin % 60’ında ve Ergene bölgesinde %14’e yakın pesmisit tespit edilmiş.
Çok geniş bir rapor. Sadece gıda ve su çalışması. Bu raporun gıda ve su bölümü 200 sayfa içeriyormuş maalesef hala açıklanmıyor. En az 5 Milyon insanı ilgilendiren bir sonuç bu. Sadece Kocaeli Milletvekili değilim Türkiye’nin tüm sorunlarıyla ilgileniyorum. Sadece Kocaeli’yi Dilovası’nı ilgilendiren sorunlar değil Ergene Havzası,Kırklareli’yi,Tekirdağ ve Edirne’de bizim ilgi alanımızda ve oradaki sağlığı ihlal eden gelişmeler de bizim takip ettiğimiz sonuçlar. Bakın bu Sağlık Bakanlığı’ndan biz yine talep ediyoruz. Bu olağanüstü kapsamlı araştırma projesinin sonuçlarını kendileri de açıklaması lazım. Açıklayan hakkında dava açıyorlar. Devam ediyoruz. Türkiye’de her 8 ölümden birinin nedeni kanserdir. Edirne’de her 4 ölümden biri kanser, Dilovasın’da her 3 ölümden biri kanser, Antalya ilinde ise her 10 ölümden biri kanser. Burada bakın çok değişik su örneklerinden alınan polisiklik aromatik hidrokarbon bileşikleri Ergene Havzasında ne kadar yüksek bakın. Bunlar tespit edilmiş çok ayrıntılı ama vaktimiz kısıtlı özetlerle geçeceğim size.
Sigara’nın etkisi yetişkinlerde de fazladır ama çocuk yaşta sigaraya başlamak çok daha kötüdür. Çocuk yaşta kansorejen maddeye maruz kalmak çok daha kötüdür. Neslimizi mahvediyorlar.
Araştırma projesi çalışma sahasının genişliği ve kapsadığı nüfus itibariyle Dünya’nın en büyük halk sağlığı çalışmalarından biri. Türkiye sonunda Dünya’nın en büyük halk sağlığı çalışmalarından birisini yapmış ama açıklamayı yapmamış. Bu işin trajikomik yanı burası. Yıllar yıllar sonra yaklaşık 80- 90 yıl sonra çok ciddi halk sağlığı çalışmasına imza atıyorsunuz , sonra sonuçları açıklamaya yanışmıyorsunuz. Bu sonuçların kamuoyundan gizlendiğini düşünüyorum demiş Bülent Şık ve bunu açıkça yazmış ve söylemiş. Bundan dolayı hakkında dava açılıyor maalesef. Bakın ne diyor; 524 gıda’nın %51,1’inde birden çok sayıda pestisit kalıntısı çıktı. Kansere neden olan pestisit özellikle anne karnındaki bebekler ve çocuklar için büyük tehlike var. Bakın şu anda ki hastalıkların artışından ziyade anne karnında doğacak çocukların başına gelecek hastalıklara yol açıyor. Bu kadar da önemli bir çalışma. Şu anda hastalıklar çok yüksek oranda olmayabilir anne karnındaki çocukları zehirliyorsunuz. Onlar büyük hastalıklara yeni hastalıklara çıkacak.
Tıbbi olarak bilhassa bebeklerde çocuklarda zararlı etki çok daha fazladır. Sigara’nın etkisi yetişkinlerde de fazladır ama çocuk yaşta sigaraya başlamak çok daha kötüdür. Çocuk yaşta kansorejen maddeye maruz kalmak çok daha kötüdür. Neslimizi mahvediyorlar.
Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da bulunan vatandaşlarımıza duyuruyorum. Bölgeniz arsenik kusuyor.
Bakanlık bir yazılı açıklama yapmış ve iddiaları kabul etmemiş. 'Halen devam etmektedir' denmiş geçen sene. 'Proje daha tamamlanacaktır' şeklinde açıklamalar yapmış. Ancak bilim adamları projenin 2015 sonunda bittiğini ve bakanlığın o sırada 2017’de açıklama yapacağını halen bakanlığın açıklama yapmadığını zaman geçirdiğini söylüyorlar.
Ergen Havzası bakın Arsenik kusuyor. Bilim adamı böyle söylüyor. Normalin üstünde bile değil diyor resmen arsenik kusuyor diyor. Edirne,Kırklareli ve Tekirdağ’da bulunan vatandaşlarımıza duyuruyorum. Bölgeniz arsenik kusuyor.Bakın yine gıda ve sularda halk sağlığını korumak amacıyla yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçların kamuoyu ile açıklandığı tek bir çalışma yok. Bu çalışmayı yapanlar cezalandırılıyor. Dilovası bölgesinde Onur Hamzaoğlu hoca bir çalışma yaptı ve ardından cezalandırıldı. Yine son birkaç cümle ile bitiriyorum.
Antalya’da alınan 100 su örneğinin 18’inde aliminyum çıktısı kalıntısı çıkarken, Kocaeli’nde alınan örneklerde bu değer 56 olarak belirlenmiştir. Çok yüksek rakamlar.
Kocaeli’nde analiz edilen 106 su örneğinden yaklaşık yarısında alimunyum bulundu. %10 sınır değeri taşıyor. Ergene Havzası’nda analiz edilen suların yaklaşık %42’si arsenikli ve bu değer Antalya’dan 15 kat fazla. Türkiye’yi hem kirli sular gerçeği bekliyor hem de suların azalması gerçeği bekliyor. Hem sularımız azalıyor hem de varolan sularımız kirleniyor. Ergene Nehri’ne sanayi tesislerinden boşalan atıklar nehrin doğal debisi’nin 6 katıdır. Her gün 240 bin metre küp kentsel kullanımdan ortaya çıkan atık su herhangi bir arıtma sistemi kullanılmadan nehre boşaltılıyor.Resimde gösterdiğim gibi simsiyah akıyor.Niye simsiyah akıyor? 240 bin metre küp kentsel kullanımdan ortaya çıkan atık su herhangi bir arıtma kullanılmadan nehre boşaltılıyor çünkü. Ergene havzasında 2000’den fazla sanayi tesisi var ve bu tesislerin %82’si Tekirdağ’da %10’u Kırklareli ‘de % 8’i ise Edirne’dedir. 100 örneğin yarısında aliminyum’a rastlanmış Bakın Kocaeli’nde benim ilimde çok dehşet verici rakamlar var. Antalya’da alınan 100 su örneğinin 18’inde aliminyum çıktısı kalıntısı çıkarken, Kocaeli’nde alınan örneklerde bu değer 56 olarak belirlenmiştir. Çok yüksek rakamlar. Antalya ve Ergene Havzası’nda bulunan sularda arsenik kalıntısı farkı tabloda görmüş olduğunuz gibidir. Dehşet veren farklılıklar tespit etmiş bilim adamları. Grafik olarak dökmüşler. Ağır metaller maalesef kol geziyor ve araştırma çok geniş bir araştırma. Bu raporları medya organlarında bulabilirsiniz. Çok nitelikli bir çalışma. Bülent Şık’ın yaptığı açıklama.
Bilimsel bir çalışmanın açıklanmasının hiçbir suç unsurunu taşımadığını hepimiz biliyoruz. Anayasa Madde 27 çok açık.
Biz Sağlık Bakanlığı’ndan davayı geri çekmesini istiyoruz ve bir bilim adamının yaptığı açıklamanın suç unsuru olamayacağını hatırlatıyoruz. Çünkü Anayasa Madde 27 var. Bilimsel bir çalışmanın açıklanmasının hiçbir suç unsurunu taşımadığını hepimiz biliyoruz. Anayasa Md. 27 çok açık. Bu bilim adamının yaptığı açıklamalar raporuyla ilgili hiçbir yanlış veri açıklamamış. Tüm bilimsel verileri kendi çapında kendi bulunduğu kompartmanın verilerini açıklamış. Çünkü vicdanı müsaade etmemiş. Niye açıklanmıyor. Bu vahim sonuçlar niye açıklanmıyor diye sormuş ve hakkında dava açılmış.
Şu anda biz Sağlık Bakanlığı’ndan bu yaptığı ayıbı bitirmesini, davayı geri çekmesini, suçlamayı geri çekmesini, raporu tüm kamuoyuna açıklamasını, gereken tüm tedbirleri almasını, Kocaeli’nde ve Ergene Havzası’nın illerinde Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’de tüm çevre kirliliği ile ilgili önlemleri almasını istiyoruz. Ne kadar haklı olduğumuz ortada. Ancak iktidar bunları örtbas etmeye çalışıyor. Sümenaltı etmeye çalışıyor. Daha 1.5 ay önceki araştırma önergemiz reddedildi. Bunun nedenlerini de biliyoruz. Çünkü bir takım bilmediğimiz ilişkiler var. Ve bundan dolayı gerçeklerin kamuoyuna yansıtılması engellenmeye çalışılıyor.