Hepatit B virüsü (HBV), dünyada sigaradan sonra ikinci en sık kanser nedeni... Kanser tedavisinde yeni umut ışığıKansere anne karnında teşhisVKV Amerikan Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Prof. Dr. Fehmi Tabak, Cumhuriyet Bilim Teknik’e verdiği röportajda, kanser ve enfeksiyon arasında ilişki hakkında bilgi veriyor.
Soru: Kanser ile enfeksiyon arasındaki ilişkiyi anlatır mısınız? Yanıt: Kanser hastalarını ikiye ayıracak olursak: Özellikle kan hücreleri ile ilişkili kanserlerde (lösemiler), gerek hastalığa bağlı kemik iliğinin kanser hücreleri tarafından istila edilmesi, gerekse hastalığın tedavisi için kullanılan ilaçların kemik iliğine zarar vermesi sonucu, beyaz kan hücrelerinde, özellikle vücuda giren mikropları yakalayarak ortadan kaldıran nötrofil adını verdiğimiz hücrelerde azalma olur.. Hasta, mevcut hastalığının olumsuz etkileri yanında, bir de enfeksiyonlar ile karşı karşıya kalır. Bu hasta grubundaki kayıpların en önemli nedeni enfeksiyonlardır. Diğer kanser türü olan böbrek, mide, meme, bağırsak ve akciğer gibi herhangi bir organda ortaya çıkan kanserlerde ise, tümörün mekanik etkisi veya yine kanser ilaçları nedeniyle beyaz kan hücrelerinde azalmaya bağlı olarak gelişen enfeksiyonlar da var. Bu hastalardaki enfeksiyonların tedavisi nispeten daha kolay. Olayın diğer boyutu ise, herhangi bir mikroorganizmanın kansere neden olmasıdır. Bu konuda değişik virüslerin kan kanserlerine, Hepatit B ve C virüsünün karaciğer kanserine neden olduğu uzun yıllardır biliniyor. Son yıllarda ülser ve gastrite yol açtığı bilinen Helicobacter pylori isimli bakterinin mide kanseri ve mide lenfomasına yol açtığı gösterildi.
• Acaba hangi enfeksiyon ajanları kansere neden olabiliyor? Yanıt: Bunların sayısı çok fazladır. Aşağıdaki tabloda bazı mikroorganizmalar ve yol açtıkları kanserler görülmektedir. Bu tabloya bakarak değişik etkenlere bağlı enfeksiyonları geçirenler veya hali hazırda bu etkenleri taşıyanların gereksiz yere mutlaka kanser olacağım korkusuna kapılmalarının yersiz olduğunu belirtmek isterim. Etkenlere baktığımızda çoğu virüslerdir.
Soru: Her hastada bu etkenlerin kansere yol açmadığını söylediniz. Bunu biraz daha açar mısınız? Yanıt: Etkenlere baktığımız zaman özellikle Hepatit B virüsü (HBV), dünyada sigaradan sonra ikinci en sık kanser nedenidir. Tüm dünyada yaklaşık 400 milyon kişinin, ülkemizde de 3-4 milyon kişinin HBV’nü taşıdığı tahmin edilmektedir. Karaciğer kanserinin en sık olduğu bölgelere baktığımızda HBV taşıyıcılığının en sık olduğu Güney Doğu Asya ülkelerini görmekteyiz. Özellikle son yıllarda yapılan çalışmalarda kanda dolaşan HBV yükü ile doğru oranılı olarak karaciğer kanser riskinin arttığı gösterilmiştir. Yine kronik hepatit B ve C’nin etkili tedavisi ile karaciğer kanser riskinin de azaldığı gösterilmiştir. Ülkemizde de maalesef taşıyıcılık sıklığı %4-5 civarındadır. Üç-dört milyon taşıyıcının çoğunluğu sağlıklı taşıyıcı olup, bunlarda karaciğer kanseri gelişme riski vardır. Fakat bu risk kronik hepatitlilere göre çok azdır. Ama yine de ülkemizde her yıl 3-4 bin kişinin karaciğer kanseri nedeniyle kaybedildiği tahmin edilmektedir. HBV enfeksiyonu açısından sevindirici bir olay, bu hastalığın etkin olan bir aşısının bulunmasıdır. Bu özelliği ile hepatit B aşıları, karaciğer kanserini de engelleyen bir aşı olma niteliğindedir. Ülkemizde her yenidoğanın aşılanması 10 yılını doldurmuştur. Aşılama oranları da %95’lerin üzerindedir. Mide kanseri ve lenfomasına yol açan Helicobacter pylori açısından da toplumdaki dağılımına baktığımızda yaşla beraber arttığını, tüm toplumun 40’lı yaşlarda %40’ında, 50’li yaşlarda %50’sinde, 60’lı yaşlarda %60’ında bulunduğunu bilmekteyiz. Kişide bulunması, mutlaka ülser ve gastrite yol açmadığı gibi mide kanserine de mutlaka neden olmamaktadır. Bu bakteriyi taşıyanların çok çok azında mide kanseri ve lenfoması ortaya çıkıyor.
Enfeksiyonlar neden ve nasıl kansere dönüşüyor? Yanıt: Enfeksiyon ajanlarının yol açtığı kronik, uzun süren inflamasyon (yangı), kanser gelişimine neden oluyor. Bu tür kanser gelişimine neden olan ajanlara Helicobacter pylori ve hepatit B ve C’yi örnek gösterebiliriz. Virüsler genellikle hücrelerde büyümeyi, çoğalmayı sağlayan yolları aktive ederken, diğer taraftan tümör gelişimini baskılayan ürünlerin inhibisyonuna neden olurlar.
Antibiyotik tedavisi ile düzelen kanser var mı? Yanıt: Helicobacter pylori’nin yol açtığı mide lenfoması bu bakteriyi ortadan kaldıran değişik antibiyotikler ile önemli ölçüde gerileyebilmektedir.
Kanseri aşı ile önleyebilir miyiz? Yanıt: HBV’nün sigaradan sonra ikinci sıradaki kanserojen olduğunu söylemiştim. Etkili bir aşısı olması nedeni ile Hepatit B aşısı ile HBV’ne bağlı karaciğer kanserleri önlenebilir. Hanımlarda serviks kanserine Human Papilloma virus (HPV) yol açabilmektedir. HPV aşıları da son yıllarda kullanıma girdi. Bu açıdan kanser önlemede bu iki aşı etkin olarak kullanılıyor.