Kanserde kişiye özgü tedavi dönemi başlıyor

Kanserde kişiye özgü tedavi dönemi başlıyor
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde (KÖGEM) kurulan onkogram laboratuvarı ile teşhisi aynı olsa bile moleküler olarak kişiden kişiye farklılık gösteren kanser türlerinin tedavisinde kullanılacak en uygun ilaç belirlenebilecek. Böylece gereksiz ilaç kullanımı ve hastada yaratacağı yan etkiler ile hem kişi, hem de ülke ekonomisi için oluşturacağı ekonomik külfet önlenmiş olacak. KÖGEM Müdürü Prof. Dr. Erdal Karaöz,  yaptığı açıklamada, her kanser hastasının moleküler düzeyde diğerinden farklı olduğunu, hastaya özgü bu karakteristik yapının kişinin tedaviye yanıtını, dolayısıyla tedavinin başarısını belirlediğini vurguladı. Yeni kanser ilaçlarının kullanıma girmesine rağmen kanser tedavisindeki başarının "çok iyi" denebilecek düzeyde artmadığını ifade eden Karaöz, bunun en önemli nedenlerinden birinin aynı teşhis konulmuş her kanser hastasına aynı tedavi yönteminin uygulanması olduğunu savundu. Aynı tür olsa bile her hastadaki kanserin parmak izi gibi kişiden kişiye farklılık gösterdiğini, bunun da kişiye özgü tedaviyi gerektirdiğini dile getiren Karaöz, tedavinin belirlenebilmesi amacıyla KÖGEM bünyesinde son yıllarda başta ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde kanser hastalarının tedavisinde hastaya özgün tedaviyi mümkün kılan bir uygulama olan onkogram laboratuvarının kurulduğunu bildirdi. Kanser ilaçları hastaya özgü seçilebilecek Prof. Dr. Erdal Karaöz, onkogram yöntemi ile kanser ilaçlarının hastada yarattığı olumsuzlukları gidermenin kısmen mümkün olabildiğini belirtti. Hastadan alınan tümörlü dokudan elde edilen hücrelerin laboratuvar ortamında çeşitli kanser ilaçlarına olan yanıtının test edilebileceğini veilaçların hücreleri öldürücü etkisinin ölçülebileceğini anlatan Karaöz, şunları söyledi: "Bu durumda, hangi kanser ilacının o hastada daha etkili olabileceğini bir ölçüde anlamak olasıdır. Böylece, hastaya özgü kanser ilaçlarının seçimine karar verilebilir. Yani hastalığa değil, hastaya özgü tedaviler oluşturulabilir. Bu tedavilerin seçimine olanak tanıyan laboratuvar yönteminin genel adı tümör kemo-duyarlılık testi veya onkogramdır. Onkogram testinin esası cerrahi yolla çıkarılan tümör dokusundan kanser hücrelerini izole edip, laboratuvar ortamında bu hücreler üzerinde kanser ilaçlarının etkinliğini test etmektir. Tıpkı antibiyogram testinde olduğu gibi. Amaç, kanser tedavisini yapan hekimin daha rasyonel ve hastaya özgü tedavi yapmasını sağlamaktır." Karaöz, dünyada 50'den fazla yayınlanmış bilimsel çalışmalarla desteklenmiş onkogram sonuçları ile hastanın tedavi sonuçları arasında anlamlı ilişkilerin saptanmasının yakın gelecekte bu testin öneminin hızla artacağının göstergesi olduğunu vurguladı. Yan etkiler azalacak, tedavi maliyeti düşecek Onkogram sonucuna göre etkisiz olduğu rapor edilen ilaçlara hastalığın yanıt vermeme olasılığının yüzde 90-95 gibi çok yüksek seviyede olduğunu belirten Karaöz, yöntem ile yeterince fayda sağlamayacağı belirlenen ilaçların kullanılmayacağını, böylece hastanın bu ilaçların yaratabileceği zararlı etkilerden ve tedavi maliyetinden korunmuş olacağını kaydetti. Bu yöntemin ülkenin sağlık için ayırdığı bütçeye de olumlu yansıyacağını öne süren Karaöz, şöyle devam etti: "Test sonucuna göre hasta ilaca dirençli bulunduğu takdirde, istenirse o ilaçların yerine onkogram sonucuna göre hassas olduğu saptanan ilaçlar seçilebilir. Onkogram, henüz klasik tedavi protokolü belirlenmemiş nadir tümörlerin tedavisinde ilaç seçimine de olanak sağlamaktadır. Bunun yanında, nüks etmiş vakalarda ve esas kaynağı bilinmeyen tümörlerin tedavisinde de değerli bir kullanım alanına sahiptir. Onkogram İngiltere, ABD, Hollanda, Almanya, Rusya, ve Japonya gibi ülkelerde yoğun olarak araştırılmakta ve bazı merkezlerde tedavi edildikten sonra tekrarlayan kanser olgularının tedavisinde diğer yöntemlere ek olarak kullanılmaktadır." ‘Kanser kök hücrelerini öldürebilirsek’ Bilim dünyasında kanserin bir kök hücre hastalığı olduğuna ilişkin geniş görüş birliği olduğunu öne süren Karaöz, laboratuvarı kurmalarındaki diğer amacın, Ar-Ge için laboratuvara getirilen kanser dokularından kanser kök hücresini izole ederek, tedavide kullanılan ajanların bu hücreler üzerindeki etkinliğini belirlemeye yönelik olduğunu bildirdi. Kanser tedavisinde kullanılan geleneksel yöntemler kemoterapi ve radyoterapi sonrası özellikle kanserin nüksetmesinde bu kanser yapıcı kök hücrelerin önemli rolü olduğunu savunan Karaöz, "Şayet kanser kök hücrelerini öldürüp, sağlıklı hücrelere en az zarar verecek ilaç tedavi protokollerini ortaya çıkarabilirsek kanserin tedavisinde hedefe yönelik yöntemler konusunda oldukça önemli bir aşamayı gerçekleştirmiş olacağız" diye konuştu. KÖGEM'in laboratuvar ve diğer olanakların tüm ülke hekimleri ve araştırmacılarının kullanımına açık olduğunu, onkogram uygulamasının kit karşılığı maliyetiyle başta Ar-Ge amaçlı olmak üzere hekimlere hizmet vereceğini belirten Karaöz, testin, Türkiye'deki ilk uygulayıcısı olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Engin Ulukaya ile birlikte çalıştıklarını söyledi. ‘Laboratuvar bölge için çok önemli’ KOÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Görkem Aksu da onkogram laboratuvarının fakülte bünyesinde faaliyete geçmesinin hem Kocaeli, hem bölge açısından oldukça önemli olduğuna işaret etti. Kocaeli ve yöresinin Türkiye'de kanser vakalarının en yoğun görüldüğü bölgelerden biri olduğunu söyleyen Aksu, "Bu nedenle bölgede gerek tanı, gerekse tedavi açısından yapılacak her türlü yenilik oldukça büyük önem taşımaktadır. Tedavi hizmetleri açısından ülkenin en donanımlı onkoloji merkezlerinden birine sahip olan fakültemizde onkogramın da devreye girmesiyle hangi hastanın hangi tip kemoterapi ajanlarından maksimum fayda sağlayabileceği çok daha iyi tespit edilebilecek ve hastalara en uygun kemoterapi rejimlerini belirlemek mümkün olacak" dedi. (AA)