Kanserden korunmak için sağlıklı kiloda kalın

Kanserden korunmak için sağlıklı kiloda kalın
Obezitenin kanserle ilişkisi bilim insanları tarafından ispatlanmış durumda. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Hürriyet gazetesindeki yazısında (15.02.09), kanserle mücadelede yiyip içtiklerimizin öneminden bahsediyor. Müftüoğlu’nun yazısı şöyle: “Kanserden koruyucu hazır bir reçete olmasa da şu çok önemli noktaları bir kenara not edebilirsiniz. Beslenmenize, yani yiyip içtiklerinize dikkat edin. Sağlıklı bir kiloda kalmaya çalışın. Çok kilolu veya çok zayıf biri olmayın. Besin seçimlerinize mutlaka meyve ve sebzeyi dahil edin. Her gün iki tenis topu büyüklüğünde meyve, üç yumruk büyüklüğünde sebze mönünüzde yer alsın. Kırmızı ete fazla yüklenmeyin. Özellikle ateşte yakarak yememeye özen gösterin. Sosis, sucuk vb. kırmızı et ürünlerini az yiyin. Yağlı etlerden uzak durun. Ayrıca tam tahılları (bulgur, kepekli ekmek, kahvaltı gevrekleri) ve bakliyat grubu besinleri (fasulye, nohut, bezelye) ihmal etmeyin. Sigaraya elinizi sürmeyin. Alkol içmeyin. İçiyorsanız en az miktarda tüketin. Aktif olun, hareketli bir yaşam sürmeyi alışkanlık haline getirin. Temiz bir çevrede yaşamaya, doğal, temiz su içmeye özen gösterin. Katkılı besinlerden, hormonlu yiyeceklerden, genetiğiyle oynanmış ürünlerden uzak durun. Stresinizi azaltmaya, dinlenmenizden ve uykunuzdan fedakârlık yapmamaya çalışın. Güneş ışınlarından korunun. Solaryumdan uzak durun. Kanserden korunacağım diye sürekli aynı şeyleri yemeyin. Şu bitki bu kanseri, bu ot öbür kanseri, şu tohum filanca tümörü önlüyormuş telaşına kapılıp vücudunuzu bir bitki çöplüğüne çevirmeyin. Sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin. Mevcut sağlık problemlerinizi en kısa zamanda çözümleyin. Uzun süreli öksürük, kan tükürme, idrardan veya gaitadan kan gelmesi, iyileşmeyen yaralar, uzun süre devam eden akıntılı lezyonlar ve iltihabi problemlerin kanser işareti olabileceğini bilin ve böyle bir sorununuz varsa sebebini en kısa zamanda öğrenin, tedavisinde gecikmeyin. Egzersiz için en uygun zaman nedir? Eğer amacınız yağ kaybetmekse, egzersiz için en uygun zaman sabah saatleri. Sabah saatlerinde yapılan egzersizler metabolizmayı daha çok hızlandırıyor. Sabah uyandığınızda aç karna kanınızda şeker ve insülin değerleri, karaciğerinizde glikojen deposu çok düşük değerlerde bulunuyor. Eğer uyanır uyanmaz bir bardak su içip düşük glisemik yüklü bir parça meyve yedikten (yarım elma, 12 kuru kayısı olabilir) hemen sonra, 20-30 dakika egzersiz yaparsanız yağ kaybınız hızlanıyor. Egzersizi ne kadar uzatırsanız, göreceğiniz fayda da o oranda artıyor. Benim önerim hızlı ve tempolu bir yürüyüş yapmanız. Böyle bir egzersiz size aynı zamanda zindelik ve keyif de sağlayacak. Sabah egzersizinin etkisini arttırmak istiyorsanız, egzersize başlamadan veya egzersizden sonraki en az 1,5 saatlik zaman dilimi içinde yoğurt, haşlanmış yumurta beyazı, peynir gibi proteinden zengin bir kahvaltı yapmanızı tavsiye ederim. Böyle bir kahvaltı kas kitlenizi güçlendirecek, yağ yakmanızı hızlandıracak. Eğer genel bir yarar bekliyorsanız günün her saatinde egzersiz yapabilirsiniz: Ardıç kuşu iseniz sabah çok erken, baykuş iseniz geceleri bile egzersiz yapabilirsiniz. Tiroit hormonu hangi ilaçlarla birlikte alınmaz? Demir ve kalsiyum destekleri ile kullanılmamalı. Ayrıca kolesterol düşürücü ilaçlar da (statinler) tiroit hormonunun emilmesini azalttığı için bu ilaçlarla birlikte alınmamalı. Mide rahatsızlıklarında kullanılan antiasitlerin de birlikte kullanılmaması gerekiyor. Eğer bu ilaçları kullanıyorsanız, tiroit hapınızı birkaç saat önce ya da sonra almalısınız. Fazla miktarda soya tüketenlerde de tiroit hormonu emiliminin bozulabileceği belirtiliyor. Bir başka önemli nokta kullandığınız markayı değiştirmemeye çalışmanız, hep aynı marka ilacı kullanmanız. Emilen hormon miktarındaki ufak değişiklikler bile sağlığınızı derinden etkileyebiliyor. Marka değişikliğinde, aynı dozda kullanım halinde bile emilen hormon miktarı değişebiliyor. Kebap yemek zararlı mı? Mangalda yüksek ateşte ızgara yapılan etlerde oluşan bir kimyasal bileşimin kanserojen etki oluşturabileceğini gösteren bulgular var. Bu bileşimin farelerde prostat kanserini başlatabildiği ispatlanmış. Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma bu zararlı maddenin (ya da maddelerin) özellikle etin çok yüksek ateşte kızartılması sonucu oluştuğunu ortaya koymuş. Diğer taraftan yüksek ateşte kızartılarak pişirilmiş etin başta kalınbağırsak kanseri olmak üzere sindirim sisteminin diğer noktalarında da (örneğin mide) kansere yol açabileceğini düşündüren bulgular var. Kısacası sorun kebap yemekten çok, yüksek ateşte (örneğin mangal ateşinde), neredeyse yanacak şekilde ızgara edilen etlerde oluşan kimyasal bileşimden kaynaklanıyor. Eğer çok sık yemezseniz ve pişirme şekline dikkat ederseniz ızgara et yani kebap, kanser yapmaz ama önlem almakta, dikkatli olmakta fayda var. Sık cinsel ilişki, çocuk sahibi olma şansını azaltır mı? Çok sık cinsel ilişkinin sperm sayısını azalttığını ve çocuk sahibi olma olasılığını düşürdüğünü söylemek mümkün. Bununla birlikte cinsel ilişkiye çok ara vermek de sorun yaratır. Uzmanlar uzun süre ara verilmiş bir cinsel ilişkiden sonra sperm sayısı artsa bile, hareketlilik oranının düştüğünü söylüyorlar. Bu nedenle doğru olanı düzenli bir cinsel ilişki oluşturmaktır. Ayrıca kadınların yumurtlama dönemlerine yakın günlerde yapılan cinsel ilişki de çocuk sahibi olma şansını arttırıyor. Yirmi sekiz günde bir âdet gören kadında 10-20’nci günler arasında cinsel ilişki gebe kalma olasılığını yükseltiyor. Depresyonun fiziksel işaretleri neler? Eğer sürekli tekrarlayan kas ve eklem ağrılarından yakınıyorsanız, sebepsiz yere ortaya çıkan inatçı ve zonklayıcı baş ağrılarınızın nedenlerini merak ediyorsanız bunların depresyonla ilişkili olabileceği aklınızda olsun. Depresyonlularda sindirim sistemi hastalıklarına, özellikle “mutsuz bağırsak sendromu”na ilişkin işaretlere (gaz, şişkinlik, karın ağrısı, ishal veya kabızlık) ve ayrıca yanma, ekşime, kaynama, reflü gibi mide şikâyetlerine de sık rastlanıyor. Bu fiziksel işaretlerin uyku bozukluğu (uyku bölünmeleri, erken uyanmalar, uyku kaçmaları), sabah yorgunlukları, genel bir halsizlik, isteksizlik, cinsel istek kaybı, ağlama eğilimi, sinirlilik, alınganlık gibi ruhsal işaretlerle birlikte olduğu durumlarda daha da uyanık olmakta yarar var. Tarçının sağlık yararı var mı? Tarçın sağlığa yararları konusunda son yıllarda en fazla ilgi çeken bitkilerin başında geliyor. Tarçını doğrudan veya toz halinde tüketmenin özellikle kan, şeker ve kolesterol dengesini ayarlamada ciddi avantajlar sağladığı belirtiliyor. Tarçın ayrıca gaz, mide ağrıları, hazımsızlık gibi sorunlarda, nezle ve grip gibi problemleri önlemede, kanserden korunma, bağışıklık sistemini güçlendirmede de işe yarıyor. Tarçından çay şeklinde faydalanmanız da mümkün ama en çok önerilen kullanım şekillerinden biri tarçını doğrudan toz halinde yiyeceklere eklemektir. Toz tarçın eklenmiş sütlaç mükemmel bir seçim olabilir. Bal ve tarçın karışımı da iyi bir çözümdür. Yavaş yemek zayıflatır mı? Kilo almayı kolaylaştıran faktörlerden biri de çok hızlı yemek yemek. Hızlı yiyenlerde tokluk hissinin oluşması gecikiyor. Yemeği iyice çiğnemek sadece lokmaları daha iyi hazmetmeyi değil, tokluk duygusunun ortaya çıkmasını da kolaylaştırıyor. Kısacası yavaş yemek doyma sinyallerinin midenizden beyne ulaşması için gerekli zamanı sağlıyor. Bu sistemi iyi çalıştırmanın yollarından biri de yemeğe çorbayla başlamaktır. Yemeğe başlarken sıcak çorbanızı yavaş yavaş içmeniz hem yeme sürenizi uzatıyor, hem de daha az yemenizi sağlıyor. Yemeğinize az yağ ile hazırlanmış bir sebze çorbasıyla başlamanız kilonuzu yönetmeyi kolaylaştırıyor. Kısacası hızlı yemek kilo almayı kolaylaştırıyor, yavaş yemek kilo kontrolü sağlıyor.”