Yumurtalık kanseri olan Ümmühan Gülay, gereken ilacı bulamadığı için kemoterapi tedavisi göremiyor. Eşinin iki kez ameliyat geçirdiğini ve kanser tedavisi için Lastet 25 mg adlı ilacın şart olduğunu söyleyen Yaşar Gülay çaresizliğini “Bir aydır ilaç arıyoruz. İlacı bulamadığımız için eşim tedavi olamıyor. Eşimin tedavisi için gerekirse ilacı karaborsadan almam lazım” diye anlatıyor.
Radikal’den İdris Emen’in haberine göre, Ümmühan Gülay, hastalığının yanı sıra bir de ilaç bulma derdiyle boğuşan hastalardan sadece biri. İlaç fiyatlandırma konusunda ilaç firmaları ile Sağlık Bakanlığı arasında yaşanan anlaşmazlık, kanser ilaçlarının karaborsaya düşmesine neden olmuş, Radikal gazetesi de bu durumu 25 Mayıs’ta ‘Kanser çetesi işbaşında’ başlığıyla duyurmuştu. Daha sonraki süreçte Sağlık Bakanlığı ilaçlarda yeni bir fiyatlandırmaya gideceğini, piyasada bulunamayan ilaçların da Türkiye ’de üretileceğini bildirmişti. Ancak bakanlığın yeni ilaç politikası da piyasada bulunamayan ilaçların temini için çözüm olmadı. İstanbul Eczacı Odası’nın verilerine göre 61’i kanser ilacı olmak üzere 310 ilaç piyasada bulunmuyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan ilaç sayısı 10 bin civarında. 10 bin ilaçtan 310’u, başta fiyat anlaşmazlığı olmak üzere çeşitli nedenlerden dolayı ithal edilmiyor. Piyasada bulunamayan ilaçların 61’i kanser tedavisinde kullanılırken, piyasada bulunamayan ilaçlar arasında zatürree, verem ve Hepatit B gibi hastalıklarda kullanılan aşılar da yer alıyor. 310 ilaçtan 180’inin etiket fiyatı 10 liranın altında. Piyasada olmayan en yüksek fiyatlı ilaç 200 lira.
Bakanlık 15 lira ve altındaki ilaçların Türkiye’ye getirilmesi için mayıs ayında yeni bir ıskonto düzenlemesine gitti. 15 liranın altındaki ilaçlarda yüzde 50 ile yüzde 100’lük oranda indirim yapılınca 15 lira ve altındaki ilaçlarda ortalama beş liralık artış yaşandı. Ancak ilaç fiyatlarındaki bu artış da piyasada bulunamayan ilaçların temini için çözüm olmadı. Iskonto kesintisi ilaç ithalinin önündeki engellerden sadece biri. Bakanlığın ucuz ilaç temin etme politikasından kaynaklı olarak ilaç ithalini engelleyen en büyük problem ise farklı kur hesaplaması. Sağlık Bakanlığı, euro ile ithal edilen ilaçları fiyatlandırırken kuru 2 lira 66 kuruş üzerinden değil, 1 lira 95 kuruş üzerinden hesaplıyor. Bu durumda 100 euroluk ilaç ithal eden firmalar ilacı Türkiye’de satarken 71 lira zarara uğruyor.
Iskonto indiriminin ilaç temin etme sıkıntısını gideremediğini söyleyen İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Semih Güngör durumu şöyle özetliyor: “Bakanlık piyasada bulunamayan ilaçların Türkiye’de üretilmesi için bazı teşviklerde bulundu. Ancak ilaçların Türkiye’de üretilme projesi kısa vadede ilaç tedarik etme sorununu çözemiyor. Çünkü bir ilacın üretim aşaması 6 ay ile 1 yıl arasında değişiyor. Düşük fiyat uygulamasından dolayı Türkiye’ye getirilmeyen ilaçların tedarik edilmesi için bakanlık ıskonto fiyatlarında ufak değişiklikler yaptı. Ama bu değişikliğe rağmen firmalar, getirdikleri ilacı değerinin altında satmak zorunda. Durum böyle olunca ilaçların ithal edilmesinde gelişme yaşanmadı. İlaç üretim teşvikinin yanı sıra özellikle kanser gibi hayati ilaçlarda özel fiyatlandırma yapılmalı. Özel fiyatlandırma sistemi sıkıntıyı kısa vadede büyük oranda çözer.”
Eşi yumurtalık kanseri hastası olan ve kemoterapi görmesi gereken Yaşar Gülay da ilaç sıkıntısı yaşayanlardan:
“Eşim iki kez ameliyat geçirdi. Tedavi sürecinde yumurtalıkları ile rahmi ameliyatla alındı. Şimdi yumurtalık bölümünde üç tane tümör tespit edildi. Acilen kemoterapi görmesi lazım. Ancak eşimin kemoterapi öncesinde kullanması gereken Lastet 25 mg adlı ilacı bir aydır bulamıyoruz. Eşimin kemoterapi görmesi için bu ilacı kullanması şart. İlacın eşdeğeri de bulunmuyor. Bu gidişle ya tedaviyi yarım bırakacağız ya da ilacı karaborsadan satın alacağız.”
Radikal’de yayımlanan haberin tamamını okumak için tıklayınız...