"1983 yılında, Turgut Özal'ın başbakan olmasının ertesi günü yayınlanan birkaç ciltlik resmi gazeteyi inceledim. Resmi gazete serbest piyasa ekonomisine geçildiğine dair bir takım kararlar dizisinden oluşuyordu. Türk parasını korumakla ilgili her şey yasaktı. Bu karar üzerine bizim mesleğimizin nereye gideceğini anladım. Ve finans avukatı olmaya karar verdim."
Türkiye'nin önde gelen hukuk bürolarından Pekin Hukuk Bürosu'nun sahibi Ahmet Pekin yıllar önce aldığı bu karar ile meslektaşları tarafından "kovboy" olarak görülse de geçen yıllar onu haksız çıkarmadı. Hukuk büroları globalizasyon ile ekonominin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Yıllar önce "kaza-bela" çıkmadıkça avukata gitmeyen Türk şirketleri değişimle birlikte profesyonel hukuk bürolarının en büyük müşterileri oldu. Bu değişimin sonucu bünyesinde bir taraftan dev bir hukuk ordusu kurmak için gaza basan hukuk büroları, diğer taraftan da tıpkı şirketlerde olduğu gibi birleşmelere ve ortaklıklara gebe...
Türkiye'nin en önemli avukatlık bürolarından biri olan Cerrahoğlu Hukuk Bürosu'nun sahibi Prof. Fadlullah Cerrahoğlu, "Ekonomi geliştiği sürece profesyonel hukuk bürolarına olan talep de artacak. Önümüzdeki birkaç yılda şirketlerde olduğu gibi hukuk büroları arasında da birleşmeler yaşanacak. Amerika, İngiltere'de 2-3 bin avukatı olan hukuk büroları var. Yakın zamanda bizde de böyle bürolar görmeye başlayacağız. Genç avukatlara büyük iş imkanları doğacak" diyor.
Şirketler deneyim kazandı
24 Ocak Kararlarının üzerinden çeyrek yüzyıldan uzun bir zaman geçti. Serbest piyasa ekonomisinin kurallarına göre dünyadaki ticari hayata entegre olmaya çalışan şirketler dış ticarette deneyim kazandı ve olgunlaştı. Bu arada yaşanan ekonomik krizler, bankacılık krizleri, anayasa krizleri şirketlere hukukun ne kadar önemli olduğunu öğretti. Şirketler artık hukuki boyutunu etraflıca incelemeden yatırım yapmanın kumar oynamak anlamına geldiğini çok iyi biliyor.
Gelinen nokta hukukçulara uçsuz bucaksız yeni bir iş fırsatı doğurdu. ELIG, Cerrahoğlu, Pekin&Pekin, Çakmak, Derman, Yarsuvat, Koç&Görür, Esin-İsmen, Somay gibi Türkiye'nin önde gelen hukuk bürolarının iş dağılımında ağırlık artık ekonomiden yana. İstihdam, kurumsallık yolunda hızla yol alan hukuk büroları artan iş yükü ile küçük ofislerden plazalara bile taşındı.
33 kişilik hukuk ordusu ile çalışan Türkiye'nin en önemli avukatlık bürolarından biri olan Cerrahoğlu Hukuk Bürosu'nun sahibi Prof. Fadlullah Cerrahoğlu Türk hukuk sektöründe yaşanan değişimin dışa açılan ve gelişen ekonominin en büyük göstergesi olduğunu söylüyor. Ekonomi geliştiği sürece profesyonel hukuk bürolarına olan talebin artacağını anlatan Cerrahoğlu, önümüzdeki birkaç yılda şirketlerde olduğu gibi hukuk büroları arasında da birleşmeler yaşanacağını açıklıyor.
Hukukun önemini sermaye öğretti
Türkiye'de profesyonel anlamda uzman hukuk bürolarının fikir babası Ahmet Pekin, Taksim'deki sekiz katlı ofisinde 40 avukatla çalışırıyor. Pekin&Pekin hukuk bürosunda çalışanlar bu kadar da değil. Hukuk ordusunun arkasında 45 kişilik de teknolojik donamına sahip bir ekip var.
"Finans avukatı olacağım dediğim de bana kovboy yakıştırması yaptılar. Ama mesleğimizin nereye gideceğini çok iyi görmüştüm" diyen Ahmet Pekin, 2007 yılında 2.7 milyon YTL vergi tahakkuk ederek vergi rekortmenleri listesinde 27'inci sırada yer aldı.
Yabancı sermayenin girmeye başlamasıyla hukuk alanında da birçok değişim yaşandığını anlatan Ahmet Pekin, şöyle devam ediyor: "Bizim ülkemizde yabancı sermayenin girişinden önce şirketler sadece hukuki uyuşmazlıkta avukatların kapısını çalıyordu. Yabancılar ülkemize gelirken avukatlarıyla geldi. Buradaki hukuk bilgisi ve düzeyinden emin değillerdi. Kendi avukatları da Türk hukukunda yetersiz kaldıkları için Türk avukatların kapısını çalmaya başladı. Bu Türk şirketlerine de örnek oldu. Türk şirketleri ilk başta inandığından değil karşıdakinin bir bildiği vardır diyerek, avukatlarla çalışmaya başladı. Fakat bunun faydasını görünce de sürekli hale getirdiler."
Avukatların her şeyi bilmesinin mümkün olmadığını belirten Ahmet Pekin "Bir ihtisas söz konusu. Bankacılıksa banka hukukunu bileceksin. Markaysa marka hukukunu bileceksin. Şirketler avukatlığın ihtisas gerektirdiğini öğrendi. İhtisaslı avukatın daha iyi bildiğini öğrendiler. Tapu ceza gibi her konuda yorumlar yapan avukatlar oluyor. Fakat hukuk bilimi çok geniş bir bilim. Bir avukatın bunun hepsini bilmesi imkansız. Bizim memleketimizde 14 bin tane 15 bin tane yazılı kanun var. Kaç bin tane karar name kaç bin tane yönetmelik var ben bilmiyorum mümkün değil bilemezsin. İhtisaslaştığın hukuk alanı da kendi içinde ayrı bölümlere ayrılır hale geldi" dedi.
İnternet de geliştirdi
Güven&Koyuncu Hukuk Bürosu ortaklarından Avukat İbrahim Koyuncu, özellikle 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu'nun çıkması ile hukukçulara düşen işlerin arttığını söylüyor. Koyuncu, "5-6 yıl öncesine kadar yabancıların Türkiye'de yatırım yapması bir hayli zordu. Yabancıların şirket kurması veya mevcut şirketleri satın alması için biz hukukçuların elinde çok uzun bir "yapılması gereken işler" listesi vardı. Ancak kanun çıktıktan sonra hukukçular "peki, biz şimdi ne yapacağız!" diye bir şaşkınlık yaşadılar. Fakat yabancı yatırımlardaki bürokrasinin azaltılmasıyla hukukçuların işleri azalmadı. Tam tersine ön izin mekanizmalarının kaldırılmasıyla yabancı yatırımlarda ve ticari işlemlerde önemli bir artış meydana geldi" açıklamasını yapıyor. Faaliyet konusu ne olursa olsun bütün şirketlerin ticari hayatı düzenleyen yasaları çok iyi bilmesi ve buna uygun hareket etmesi gerektiğini belirten Koyuncu, hukuku önemsemeden ticari işlem yapmanın çok ciddi sonuçları olacağını vurguluyor. Koyuncu, internetin ve iletişim teknolojilerinin gelişmesininin de iş yüklerini artırdığını söylüyor.
■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■
İstanbul'u adalet merkezi yapacağız
İsmail Esin ve Tolga İsmen'in sahibi olduğu Esin-İşmen Hukuk Bürosu 40 kişilik hukukçu kadrosu ile İstanbul Maya Plaza'da hizmet veriyor. Birleşme ve devralmalar, özelleştirme, Gayrimenkul hukuku ve rekabet hukuku alanlarında faaliyetlerini yoğunlaştıran şirket, yerli ve yabancı birçok önemli firmaya hukuk alanında yol gösteriyor. Esin-İsmen Hukuk Bürosu ortaklarından Dr. İsmail Esin, eskiden Türk şirketlerinin başları derde girmedikçe avukata gitmediğini ama artık attıkları her adımı hukukçulara danışır hale geldiklerini söylüyor.
Esin-İsmen Hukuk Bürosu yabancılara yol göstermenin yanı sıra İstanbul'un tahkim hukuku merkezi haline getirmek için de kolları sıvamış durumda. Dr. İsmail Esin, Tahkim mahkemelerini Türkiye 'ye getirerek İstanbul'u "adalet dağıtan bir merkez" haline getirmek istediklerini söyledi. Küreselleşme ile birlikte uluslararası şirketlerin iç hukukla uğraşmamak için hukuki problemlerde tahkim yolunu seçtiklerini söyleyen Esin, "Yabancı sermayeyi çekmek isteyen Türkiye'nin bu sürecin dışında kalmaması gerekiyor" dedi. Tahkimin İstanbul'un prestiji ve ekonomisi açısından da çok önemli olduğuna değinen İsmen, bir tahkim davasının, davanın yapıldığı yere ortalama olarak 6-7 milyon dolar gelir getireceğini söylüyor.
■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■
Kendilerine göre ekonomik kriz göstergeleri var
Türkiye'de yatırım yapmak isteyen tüm şirketlerin kapısını çaldığı ekonomi avukatları, ekonomiyi farklı yollardan yorumluyor, krizleri kendilerine has yöntemlerle fark ediyor. Hukukçılar cephesinde ekonomide işlerin iyi olup olmadığına dair en önemli gösterge şirketlerin yabancılarla yürüttükleri projelerde gereksiz pürüzlerin ortaya çıkması. İcra iflas davalarının artması, şirket ortaklıklarında daha fazla sorunlar çıkması kötü gidişin diğer önemli göstergeleri.
Prof. Fadlullah Cerrahoğlu avukat olarak artık ekonomiye yabancı sermaye gözüyle baktıklarını belirterek "Biz 40 senedir buradayız. Nice krizler atlattık. İş yoğunluğumuzun niteliği bizim için ekonomideki durumun habercisidir. Biz son zamanlarda yabancıların yatırımları ile ilgileniyoruz ve iş yoğunluğumuz her sene artıyor. Buna dayanarak ekonomide işler yolunda diyebiliriz" diyor.
Ahmet Pekin ise "2000 yılı Kasım ayında katıldığım bir televizyon programında 'ekonomide dibe battık' diyen ekonomistlere 'siz daha dibi görememişiniz' cevabını verdiğini hatırlatarak şu açıklamayı yapıyor: "Kriz olacağı zaman önceden farkedebiliyoruz, boyutlarını anlayabiliyoruz. Yabancı çalışma ortaklarımızın yüzünden, tutumundan bile anlayabilirsiniz bunu. Ama şu anı değerlendirdiğimde durum farklı. Artık taş gibi ekonomimiz var."
■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■