National Geographic’in Şubat sayısında, gerçeküstü bir tarih yolculuğu var. Dergi, okurlarını İstanbul’un tılsımlı dünyasını keşfe çağırıyor. Kent halkını yılanlardan ve depremlerden koruyan sütunlar, düşman gemilerine ateş püsküren dev heykeller, dünya döndükçe İstanbul’un başına neler geleceğini anlatan resimler... National Geographic Türkiye’nin bu ayki kapak konusu İstanbul’un tılsımları... Evliya Çelebi’nin “Seyahatnamesi”nden günümüze ulaşan gerçeküstü hikayelere göre, şehrin 7 tepesindeki 24 tılsım arasında Sarayburnu’ndaki 3 başlı ejderha da var, kış geceleri sarnıçtan çıkıp uykuları kaçıran cadılar da. Tılsımlı anıtlardan bazıları yangın, deprem ya da yapılaşma nedeniyle yıkılmış, Çemberlitaş gibi bazı anıtlar ise onarımlarla da olsa hala ayakta. Bazıları ise gelişen kent hayatı içinde kıyıda köşede kalmış. Dikilitaş da dünya döndükçe İstanbul’un başına neler geleceğini gösteren resimlerle süslenip tılsımlanmış olduğuna inanılan bir anıt.Darwın’in ilk ipuçları Evrim kuramının yaratıcısı Charles Darwin, henüz tanınmamış bir doğabilimcisi iken efsane Beagle gemisiyle Büyük Okyanus’un doğusuna yaptığı yolculukta neler gördü? Uruguay’da bir çiftçiye “su aygırı büyüklüğünde bir hayvanın başını getirmesi için” neden 18 pens ödedi? Galapagos adalarındaki ispinozların gagasındaki farklılıklar evrim kuramını geliştirmesini nasıl etkiledi? National Geographic Türkiye, Şubat sayısında, doğumundan 200 yıl sonra Darwin ve onun izinden giden modern Darwin’lerin heyecan verici keşiflerine yer veriyor. “Discoverer of the Genetic Code” kitabının yazarı Matt Ridley, NG için kaleme aldığı makalesinde “Evrimin babası bugün yaşasaydı, teorisinin esin verdiği bilim karşısında heyecan duyardı” diyor. Mustang atları ABD’de, 1930’lu yıllarda milyonlarca kilo yaban atı eti, kedi-köpek maması ya da tavuk yemi yapılmıştı. Yabanıl mustangler, yemek olmaktan kurtulabilmek için, 1971’de çıkan ve onları yakalanma, damgalama ve kötü muameleye karşı koruyan federal yasaları beklediler. Ancak şimdi otlaklarının yok olması tehlikesiyle karşı karşıyalar. Giderek daha dar alanlarda koşturmak zorunda bırakılan mustanglerin bu arazilerde özgürce dolaşmaları da engelleniyor. Arazilerin kaldırma kapasitesi nedeniyle yıl boyunca Arazi Yönetim Bürosu tarafından toplanan mustangler kendileri için ayrılan ağıllarda tutuluyor. National Geographic Türkiye, mustanglerin efsanevi öykülerini ve özgürlük ve esaret arasındaki yolculuğunu sayfalarına taşıyor. Sicilya’daki ölüler evi Sicilya’nın Palermo kentindeki sıradışı müze, yıl boyunca pek çok ziyaretçi ağırlıyor. 1800’lerden kalma erkek cesetleri, 90 yıl önce zatürreden yaşamını yitimiş bir kız çocuğunun hiç bozulmamış yüzü, pelerinin altından iskeleti görünen bir rahip ve yüzlercesi... Palermo gibi, Sicilya’nın pek çok kentinde, doğal nedenler sonucu kuruyan ve din adamlarına mumyalaştırma konusunda esin kaynağı olan 2 bini aşkın ceset ziyaretçiler için sergileniyor. Yüzyıllar öncesindeki yaşama ve ölüme dair bilgiler sunan, Sicilya’nın Ölüler Evi’nin öyküsü, National Geographic Türkiye’nin Şubat sayısında yer alıyor. Kuzey Kutbu’nun arka bahçesi Rüzgâr ne kadar hızlı esebilir? Dünyanın bir yer istasyonunda ölçülen en hızlı rüzgârı 12 Nisan 1934’te ABD’deki Washington Dağı’nda kaydedildi: Saatte 372 km... Kış aylarında, saatte 198 km hızla esen rüzgâr, burada normal karşılanıyor. Ancak kabus gibi çöken kış ve ölümcül rüzgâr, macera tutkunları için bu dağı bir cazibe merkezi yapıyor. National Geographic Şubat sayısında Washington Dağı’nın hikâyesini yazan dağ rehberi Neil Shea, dağın öldüren cazibesini anlatıyor. (AA)