Türkiye, pandemi nedeniyle sokağa çıkma kısıtlılıklarını uygulamaya başladığı Nisan 2020'den bu yana ilk kez üç hafta, kesintisiz biçimde eve kapanacak. İçişleri Bakanlığı, önceki sokağa çıkma yasakları genelgelerinde olduğu gibi üç haftalık dönemde uygulanacak kuralları, muafiyetleri gösteren genelgesini dün gece yayımladı. Ancak genelgede, üç haftalık süreçte alkol satışı yapılıp yapılmayacağına yönelik herhangi bir ifade kullanılmıyordu. Bu durum, önce, bakkal ve marketlerin açık olduğu saatlerde içki satışının da yapılabileceği yorumlarına yol açtı. Ancak daha sonra, alkol satışının yapılamayacağına yönelik açıklamalar yapılmaya başlandı. Ancak daha önceki sokağa çıkma yasaklarında da genelgelerde yazılmamasına rağmen uygulanan yasak konusundaki belirsizlik sürüyordu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da 81 ilin valileriyle yaptığı toplantı sırasında, tekel bayilerinin durumu konusunda, "İstisnada yer almıyor ve kapalı. Bu açıdan hem bir muafiyet yok hem de soru işareti de söz konusu değil" diye konuştu. Ancak Soylu'nun açıklamaları da "soru işareti söz konusu değil" açıklamasına rağmen belirsizlikler barındırıyor. Açıklamadan içki satışı da yapan bakkalların, süpermarketlerin, zincir marketlerin satış yapmasına yasak getirilip getirilmediği anlaşılmıyor.
Buna karşılık, "soru işareti yok" ifadesi aynı zamanda kesinlik içeriyor. Daha önceki kısa süreli kapanmalarda olduğu gibi bakkalların, süpermarket ve zincir marketlerin de satış yapmayacağının net bir biçimde ifade edilmesi anlamına geliyor.
Peki, hangi kurala, hangi kanuna göre?
Tam kapanma süresince alkollü içki satışı yapılamayacağını söyleyen isimlerden biri Türkiye Tekel Bayileri Platformu Başkanı Özgür Aybaş. Aybaş, bugün boyunca yaptığı açıklamalarda, önce "İçişleri Bakanlığı'ndan teyit aldık. Maalesef satış yapılamayacak" dedi, ardından da "Bize doğrudan bir açıklama gelmedi. Daha önceki yasaklamada da gelmedi. Niye? Yazılı bir gerekçe vermiyorlar uluslararası konjonktüre rezil olmamak adına. Mülki amirlikler bu durumu kendilerine görev olarak addediyorlar. Valilikler, kaymakamlıklar, ilçe emniyet müdürlükleri, bunlar şifahen durumu iletiyorlar oda başkanlarına; onlar da bizlere mesaj atıyorlar. Henüz daha mesaj gelmedi" açıklamasını yaptı.
Aybaş'ın işaret ettiği, "fiili yasak" aslında Aralık 2020'den bu yana Türkiye genelinde uygulanıyor. Pandemi ile alkol satışı arasında kurulabilen bir bağlantı, bu bağlantıyı gösteren herhangi bir karar yok. Aralık 2020'den bu yana açığa çıkan valilik ve hıfzıssıhha kurulu kararlarının tamamında sadece, "satış yapılamayacaktır" gibi ifadeler yer alıyor. Bazı kentlerde, böyle bir kararı da görmek mümkün değil. Yasak, Aybaş'ın işaret ettiği gibi meslek odalarından yönlendirilen mesajlarla öğrenilebiliyor.
Bu yöntemin izlenmesinin bir nedeni var. Türkiye'de, sokağa çıkma yasakları, maske takma zorunluluğu gibi pandemi uygulamaları, Hıfzıssıhha Kanunu ile valilik kararlarına dayanılarak yürütülüyor. Bakanlar Kurulu kararları ve İçişleri Bakanlığı genelgeleri söz konusu ama onların üzerinde anayasa yer alıyor. Anayasada da temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlandırılabileceği yazıyor. Hıfzıssıhha Kanunu'nda ise salgın hastalık ile sokağa çıkma yasağı arasında bir bağlantı yok. Hatta maske takma zorunluluğu ile de arasında bir bağlantı yok. Ancak, yorum yoluyla bu kurallar bugüne kadar işletildi. Alkol satışı konusunda ise hiçbir kanunda böyle bir ifade yok. Bu nedenle, yasaklar valilik kararlarıyla uygulanıyor. İçişleri Bakanlığı genelgelerinde muafiyet listesinde alkollü içki satışı yapan yerler ifadesine yer verilmeyerek, aslında düzenleme içermeyen genelge kural haline getiriliyor. Valilikler de arada bir bağlantı bulunmamasına "kamu yararı" kavramını gerekçe göstererek, sosyalleşmenin önlenmesi gibi bahanelerle söz konusu kararları alıyor. Kararlar, zaman zaman da İl Hıfzıssıha Kurulu'na dayandırılıyor. Oysa kanun buna da imkan vermiyor.
Türkiye, bu yöntemle ilk kez Aralık 2020'deki sokağa çıkma yasakları sırasında tanıştı. Önce Ankara'da, sonra diğer kentlerde polis, dükkanların açık olduğu saatte alkol satışı da yapan esnafı uyararak, satış yapamayacaklarını bildirdi. Herkes, buna gerekçe oluşturan kararı aradı ama kimse genel ve düzenleyici bir karara ulaşamadı. Ardından yasağın kaynağının İçişleri Bakanlığı kararı, valilik kararı olduğuna yönelik haberler yapıldı. Ancak belgeyi gören de yok. Kararlar, meslek odalarından mesaj yoluyla iletiliyordu.
İçişleri Bakanlığı 1 Aralık 2020'de sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu cumartesi ve pazar günleri market, bakkal, manav, kasap ve kuruyemişçilerin 10.0017.00 saatleri arasında faaliyet gösterebileceğini düzenlemişti. Genelgede, şimdi olduğu gibi tekel bayileri konusunda bir muafiyet öngörülmüyordu ancak bir yasaklama kararı da yoktu. Genelgede yasak olmamasına rağmen, tekel bayileri polis tarafından bu genelgeye göre kapatılmaya başlandı. Bu kapatmaların ardından, bakkal, süpermarket ve zincir marketlerin alkol satışı yapmaları halinde haksız rekabet yaşanacağı gerekçesiyle yasaklar burada da uygulandı.
O tarihten bugüne uygulama aynı. Üç haftalık kapanma sırasında yasağın uygulanacağına yönelik yapılan muğlak açıklamaların aslında netlik içermesinin nedeni de bu. Türkiye, sokağa çıkma yasaklarının, maske zorunluluğunun kanuni olup olmadığının bile tartışıldığı bir ortamda, pandemi ile hiçbir bağı olmayan fiili bir alkol yasağı ile üç haftalık tam kapanmaya girecek.
Ayrıca Türkiye'de, bir yıldan uzun süredir saat/gün kısıtlamasıyla da olsa açılmasına hiç izin verilmeyen tek kategori ruhsatlarında 'bar' yazan mekânlar.