Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) “Hayat Boyu Öğrenme Kurumları Yönetmeliği” önceki gün yayımlandı. Kaldırılan dershanelerin ve özel etüt merkezlerinin yerini halk eğitim merkezleri ve açık öğretim kurumları alacak.
Birgün'den Mert Mustafa Bildircin'in haberine göre, yönetmelik çerçevesinde açılacak destekleme ve yetiştirme kurslarında, mezun durumdaki öğrencilerin yanı sıra örgün eğitime devam eden öğrencilere de eğitim verileceği öğrenildi. Müfredatın örgün eğitim müfredatıyla sınırlı tutulmasını isteyen MEB, kursların fiziki kapasitesi yeterli olan resmi ortaokullarda, imam hatip ortaokullarında ve ortaöğretim kurumlarında açılabileceğini duyurdu. Kurslarda görev alacak müdürlere, “Öğretmenleri performansa göre değerlendirin” talimatı verildi. Bu yolla, hükümete yakınlığıyla bilinen Eğitim Bir Sen’in yetkili sendika olarak komisyonda etkili olmasına olanak sağlandı. MEB, halk eğitim merkezlerinde açılacak destekleme kurslarında sözleşmeli usta öğreticileri de devreye sokmaya karar verdi. Yönetmelikte dikkat çeken bir diğer nokta ise destekleme kurslarında görev alan müdürlerin görev ve yetkileri oldu. Eğitimcilerin, “Güvencesiz istihdama yol açacak” gerekçesiyle tepki gösterdiği “Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemi”nin henüz kabul edilmemesine karşın, kurs müdürlerinden, öğretmenleri performans değerlendirme sistemine uygun şekilde denetlemeleri istendi. Müdürlerin görevleri arasında, “Performans izleme ve değerlendirme sistemine uygun bir şekilde, kurum etkinlikleri ile personeli izleyerek değerlendirmek” yer aldı.
Yönetmelikle halk eğitim merkezlerinin dershane gibi çalışmalarına olanak sağlandığını söyleyen Eğitim Sen Genel Eğitim ve Yükseköğretim Sekreteri Özgür Bozdoğan, dershanelerin yerini bu kurumların alacağını ve MEB’in sonraki yıllarda buna uygun bir istihdam yönelimi içerisine gireceğini belirtti. Performans Değerlendirme Yönetmeliği’nin henüz taslak olmasına karşın hazırlanan bu yönetmelikle uygulamaya konulmasına tepki gösteren Bozdoğan, “MEB, bu yönetmeliği hazırlarken bu taslağın bu haliyle uygulanacağı ön kabulu ile hareket etmektedir. Bu durum bizler açısından kabul edilebilir bir durum değildir” dedi.
Bozdoğan, eğitim sendikalardan sadece o ilde yetkili olan sendikanın “İl Halk Eğitim Komisyonu”na katılmasının çoğulcu yaklaşımı dışlamak anlamına geldiğini belirtti. Komisyonlarda farklı görüşlerin ifade edilmesi ve diğer sendikaların kendi üyelerini temsilen orada bulunmalarına engel olunduğuna dikkat çeken Bozdoğan, “Toplu sözleşmelerde dahi en fazla üyeye sahip üç konfederasyonun başkanı heyetin doğal katılımcısıdır. Bu bakış açısı bu anlamıyla sorunludur” diye konuştu.