‘Kara operasyonu çözüm değil’

‘Kara operasyonu çözüm değil’

Paris’teki terör saldırılarını IŞİD’in üstlenmesinin ardından dikkatler bir kez daha Suriye’de konuşlu IŞİD'e dönük kara operasyonu planlarına çevrildi.

Cihatçı örgütlerle ilgili Türkiye ve Irak’ta saha çalışmaları yapan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu Masası Başkanı Serhat Erkmen, Paris’teki terör saldırılarının IŞİD’le mücadeleyi uluslararası düzeyde hangi boyuta taşıyabileceği ve bu mücadelede Türkiye’yi nelerin beklediğine ilişkin olasılıkları DW’ye anlattı.

Fransa’nın IŞİD’e karşı savaş söylemini kuvvetlendirdiğini hatırlatan Erkmen, bu söylemin belli bir operasyondan çok belli bir ideolojiye dönük kapsamlı bir stratejiyi içermesini umduğunu söyledi. Bu stratejide Türkiye’nin de mutlaka yer alacağını anlatan Erkmen, Paris’teki terör saldırılarının olası sonuçlarını şöyle özetledi:

“Uluslararası alanda IŞİD’le mücadele için işbirliği ağı genişleyebilir. IŞİD’le sahada savaştığı bilinen YPG gibi unsurlara destek artacaktır. Türkiye ile Fransa’nın IŞİD’le mücadelede daha da yakınlaşacağına tanık olabiliriz. Ama şu sonuç önemlidir ki; Avrupa, teröre karşı kolektif bir tedbir geliştirmek zorundadır. Saldırıları yapanların kimliği ortaya çıktıkça yeni soru işaretleri ortaya çıkacak ve tartışmalarımızın da boyutları genişleyecektir. Ama daha da önemlisi; IŞİD’e karşı kapsamlı bir strateji geliştirilmek zorunluluğudur”

“Kapsamlı strateji gerekli”

Paris’teki saldırıların devamının gelebileceği ihtimaline dikkat çeken Erkmen, ‘kapsamlı strateji geliştirmenin’ hayati önemde olduğuna vurgu yaptı. Erkmen, bu stratejiye ancak ‘örgütün yapısının iyi analiz edilmesiyle’ oluşturulabileceğini anlatırken, IŞİD konusunda şu bilgileri verdi:

“IŞİD; melez bir organizasyondur. 3 şeyi bir arada yapma kapasitesine sahiptir: Konvansiyonel savaş üretebilir, asimetrik savaş üretebilir ve çıkar amaçlı suç örgütü gibi hareket edebilir. Bugün Türkiye dahil tüm dünya, Suriye’deki IŞİD varlığına dönük bir kara operasyonuna odaklanmıştır ki; kara harekatı ancak IŞİD’i konvansiyonel olarak sıkıştırır, etkin sonuç getirmez. Tüm dünyada mazlumların hakkını koruyan bir örgüt olarak görüldüğü dikkate alındığında IŞİD’le çok yönlü bir mücadelenin gerekliliği ortaya çıkar. Türkiye dahil herkes bu konuda kafa yormak durumundadır. Köklerini El-Kaide’den alan, Ortadoğu’da revizyonist bir hareket olarak ortaya çıkan IŞİD’e katılımların artması muhtemeldir. Türkiye de geçiş güzergahındadır. Avrupa; yeni dönemde Türkiye üzerinden geçişlere de ekstra önlem almak durumunda kalacaktır.”

“Yeni bir sorunla karşı karşıyayız”

Terör uzmanı Nihat Ali Özcan da; Paris’teki saldırıların ardından dünyanın “yeni bir sorunla” karşı karşıya olduğunu anlatırken, IŞİD kaynaklı bu sorunun ayrıntılarının ne olabileceği konusunda DW’ye değerlendirmelerde bulundu.

IŞİD’in bir coğrafyayı kontrol ettiğine dikkat çeken Özcan, “Herkes, IŞİD’in varlığına karşı bir operasyondan söz ediyor ancak kimse o yapı kalktığında yerine neyin geleceği konusunda anlaşamıyor. Dünya bu anlaşmayı sağlamakta çok zorlanacak. Bu süreç de çok uzayacak” diye konuştu. Özcan, “Kara operasyonundan sonra da IŞİD’in ideoloji olarak yaşayacağını bilmemiz gerekiyor. Bunu en çok da Türkiye dikkate almalı” dedi.

Özcan, kara operasyonu konusunda özellikle Türkiye’nin ısrarının dikkat çektiğini belirtirken, “Operasyonun, Suriye’nin geleceğini daha karmaşık hale getireceği açık. Paris’teki terör saldırılarından sonra bu konunun üzerinde daha uzun durulacaktır ve muhtemelen kara operasyonu konusunda da endişeler daha çok konuşulacaktır. Kısa süreli çözümlerin IŞİD’le mücadeleyi etkin hale getiremeyeceği Paris saldırılarıyla ortaya çıkmıştır. Dünya; kapsamlı ve samimi bir strateji geliştirmek zorundadır” değerlendirmesini yaptı.

“Politikalarda değişiklik yaşanacak”

Özcan'a göre önümüzdeki süreçte sadece Avrupa ve Amerika’nın değil Türkiye’nin de Suriye, IŞİD ve Irak’la ilgili politikalarında değişiklik yaşanacak.

Bu değişikliklerin özellikle ‘terörle mücadele alanına’ doğrudan yansıması gerektiğini anlatan Özcan, “Terörizmle mücadelede; terörü yaratan ideolojiyle mücadele etmenin gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmıştır. IŞİD’in temel ideolojisine bakıldığında, örgütün Hristiyanlıkla savaşan bir Müslüman dünyayı kucakladığının görülmesi gerekir. Hristiyan ve Müslüman dünyanın bu noktada çok dikkatli olması ve teröre karşı tavizsiz savaşması gerekiyor. Siyasi liderler bu konuda ne kadar başarılı olacaklar, zaman gösterecek. Avrupa’nın her Müslümanı tehdit görmesi ne kadar büyük yanlış olacaksa, Müslüman dünyanın da Hristiyanlara önyargıyla yaklaşması herkesin başına daha büyük belalar açacaktır” uyarısında bulundu.