'Kara paradan kara siyaset'

'Kara paradan kara siyaset'
T24 - ABD'nin terörle mücadeles çerçevesinde mevduat trafiğini şefaflaştırma yönünde adım atma isteği, kara parayla zengin olmuş İsviçre'de ciddi bir endişe yaratıyor. Bu durumun faturası da, geçtiğimiz günlerde İsviçre'de gerçekleştiriken 'minare referandumu' ile Müslümanlar'a kesilmiş durumda.Referandumdan çıkan sonuca ben de şoke oldumİsviçre'deki paranızı Türkiye'ye yatırınBasel Parlamentosu'nda vekil olan Atilla Toptaş, sağcı SVP partisinin yabancılar üzeirnden korku salan bir kampanya yürüttüğünü ifade ederek, "Bu korku, daha ziyade Alman nüfusun ağırlıkta olduğu kantonlardabaşarılı olmuştur. Zira oradaki nüfus çok daha zengin ve ozenginliklerini, ayrıcalıklarını koruma refleksinin yarattığı birürkeklik var. O ürkeklikleri kamçılandı" diyerek referandum fikrinin hangi dinamikler sonucu ortaya çıktığını örneklendiriyor.Taraf gazetesi yazarlarından Amberin Zaman'ın, Sosyal Demokrat Parti,Basel Federal Parlamentosu milletvekilli olan Atilla Toptaş'la gerçekleştirdiği "Kara paradan kara siyaset" (3 Aralık 2009) başlıklı söyleşi şöyle:Kara paradan kara siyaseteİsviçre’nin Türk asıllı milletvekili Toptaş: Minare yasağının altında kara parayla gelen zenginlik ve zırhın kaybedilmesi endişesi var. ABD’ye yönelik tepkinin faturası yabancıya çıktı.İsviçre’deki federal hükümetin tüm çabalarına rağmen referandum yoluyla geçirilen kan dondurucu minare yasağının tartışıldığı bu günlerde, Türkiyeliler'in yoğun olarak yaşadığı Basel kantonunda Sosyal Demokrat Parti’den geçen yıl milletvekili seçilen Atilla Toptaş Taraf’a konuştu.Yasağa bu kadar ezici çoğunlukla ‘evet’ denmesi sizin için sürpriz oldu mu?Vallahi şok halindeyiz. Bizim kanton, Basel, ‘Hayır’ dedi ama çoğunluk ‘Evet’ dedi. Bu oylama İsviçre’ye yakışmadı. Demokrasi yabancıları hizaya getirmek için bir şiddet aracı olarak konuşuluyor. Sonuç çok korkunç...Peki, bu sonucun altında yatan dinamikleri bize anlatabilir misiniz?Bildiğiniz gibi şu anda İsviçre’nin birinci partisi haline gelen aşırı sağcı SVP (İsviçre Halk Partisi) on yıldır yabancıları hedef alan ve yabancılar üzerinden korku salan bir kampanya yürütüyor. Bu korku, daha ziyade Alman nüfusun ağırlıkta olduğu kantonlarda başarılı olmuştur. Zira oradaki nüfus çok daha zengin ve o zenginliklerini, ayrıcalıklarını koruma refleksinin yarattığı bir ürkeklik var. O ürkeklikleri kamçılandı.Birçok Avrupa ülkesinde zenginler var ama böyle bir yasanın geçirildiğine tanık olmadık. İsviçre’nin farkı nedir?Fark şu. İsviçre kendi kaynakları ile zengin olmadı. Hep kara paranın aklandığı bir yer oldu. Bu statünün, bu zırhın kaybedilmesi endişesi yaşanıyor bu günlerde (ABD tarafından dayatılan teröre ve yolsuzlukla mücadele etmek için uluslararası mevduat trafiğini şeffaflaştıracak tedbirlerden söz ediyor) Bunun da faturası da yabancılara patlıyor.Ve özellikle de Müslümanlara. Zira İsviçrede’ki en yoğun yabancı grup Almanlar değil mi?Evet. Almanlar zaten yabancı sayılmıyor. Bir de, İtalyanlar ve eski Yugoslavlar var. Dördüncü sırada da Türkiyeliler var. Aslında buradaki yabancı düşmanlığı sadece Müslümanları hedef almıyor Türkiyelileri de ayrıca hedef alıyor.Neden? Kim bu Türkiyeliler? Sayıları kaç?Türkiyelilerin toplam nüfusu 120 bine yakın. Bunların yüzde 70’i Kürt. Birinci dalga daha çok 80 darbesinde geldi. Türk solundan. Ama Türkiye’den, göç ağırlıklı olarak 1984 ile 1992 arasında köy boşatmaların, Kürtlere yönelik şiddetin pik ettiği günlerde yaşandı. Gelenlerin çoğu eğitimsiz, ya siyasi ya da ekonomik göçmen. Devlet yardımıyla yaşıyorlar. Ve İsviçre’de eskisi gibi niteliksiz işçiye de pek ihtiyaç kalmadı. Ve bunlara karsı müthiş bir Türk fobisi geliştirildi. Basel de şu an altı Türkiye kökenli milletvekili olarak görevdeyiz. Türklerle yakın ilişki içinde olduğumuz gerekçesiyle fişlendik.Peki Türk fobisi ile İslam fobisi nasıl evlendirildi?SVP, minare aleyhindeki kampanyayı yürütürken minareleri füze gibi gösteren posterlerin yanı sıra -ki bu posterler Basel’da yasaklandı- Tayyip Erdoğan’ı da kullandı.Nasıl yani?Erdoğan’ın (12 Aralık 1997’de) Sivas mitinginde Ziya Gökalp’in şiirinden yaptığı alıntı, yani ‘camiler kışlamız, minareler süngümüz’ sözlerini bol bol kullandılar. Sırf Türkiyelilerin tehlikeli ve radikal olduklarını ispatlayabilmek için. Oysa buradaki Türkiyeli nüfus hiç öyle değil. Kaldı ki aralarında benim gibi epey de Alevi var. Bu arada çoğunlu müslüman olan Kosovalılar da bu ırkçılıktan nasiplerini aldılar. Bir ara Türk ve Kosovalı gençler arasında kavgalar yaşandı. Hemen bu olayları büyüttüler. Bir de Türklerin ve Kosovalıların hızlı araba kullanmasını da olay haline getirdiler.Anlaşılan İsviçre Avrupa’nın en zenofobik, islamofobik ülkesi haline geldi. Yazık.Evet, son beş yılda burada geçen bütün yasalar, buradaki göçmenler aleyhinde. Artık İsviçre’ye göçmek yerleşmek ve seyahat etmek fevkalade zorlaştı.Daha çok halktan imza toplayarak referanduma sunulan tekliflerden söz ediyorsunuz herhalde. Tıpkı minare olayında olduğu gibi.Evet. Başta ifade ettiğim gibi demokrasi yabancıları sindirmek için şiddet aracı haline geldi. Bundan bir kaç yıl önce yine SVP bu kez Afrikalıları hedef aldı. ‘Beyaz İsviçre’miz elden gidiyor’ şeklinde. Bu kampanyada da şöyle bir poster kullandılar. Beyaz, yani saf İsviçreli koyunlar, bir kara koyunu, yani Afrikalıyı tekmeleyerek uzaklaştırıyor.Tam bir rezalet.Maalesef öyle.İsviçreliler ayıp ettiİsviçre’de 29 kasımda yapılan referandumla, ülke sınırları içinde yeni minare yapımını yasaklamasına Ankara da tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Bu İsviçreliler için ayıp olmuştur” yorumunda bulunurken, Başbakan Erdoğan yasağın, Avrupa’da yükselen ırkçı ve aşırı milliyetçi dalgaların tezahürü olduğunu söyledi.İslamofobinin ürünüDün Ürdün’e giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hareketinden öncegazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir soru üzerine minare referandumunun temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğunu belirten Gül, “Batıda islamofobinin nasıl geliştiğini göstermesi açısından dikkat çekici bir unsurdur. İsviçreliler için ayıp olmuştur’’ dedi.Şovenist yaklaşımAKP’nin TBMM Grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise her konunun referanduma taşınmasının yanlış olduğunu söyledi. Minare yasağının Avrupa’da yükselen ırkçı ve aşırı milliyetçi dalgaların tezahür etmesi bakımından manidar olduğunu belirten Erdoğan, “Bu şovenist yaklaşımların ortadan kalkması lazım. Dünya artık bu çağda bunları yaşayamaz, görmek de istemez” diye konuştu. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da kararın hayal kırıklığı yarattığı, bu çerçevede İsviçre’nin, gelenekleriyle bağdaşmayan bu durumu düzeltici adımlar atmasının beklendiği belirtildi.Atilla Toptaş KimdirAtilla Toptaş 1971 yılında Malatya’da doğdu. Batman’da öğretmenlik yapan Toptaş, 2003 yılında İsviçre’ye yerleşti. Basel Üniversitesinde halen psikoloji masterı yapan Toptaş sosyal Demokrat Parti’den seçilerek Basel Federal Parlamentosu’nda bir yıldır milletvekilliği görevini sürdürüyor. Sıkı bir Taraf okuru.