Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir'in emir-komuta zincirinin dışına çıkmakla suçladı. Karadayı, "Görülüyor ki süreçte by-pass edilmişim" dedi. Karadayı'nın yaklaşık 3.5 saat süren savcılık ifadesinin ayrıntılarına ulaşıldı. Karadayı ifadesinde özetle şu bilgileri verdi:
"28 Şubat ‘postmodern darbe’ diye açıklama yapanlar aptalca bir isim koymuşlardır. 28 Şubat bir darbe değildir, şiddet yoktur, baskı yoktur, hükümet üzerinde kamuoyu baskısı oluşmuştur. O dönemi o günkü koşullarda değerlendirmek gerekir. Görev yaptığı dönemde Başbakan Sayın Necmettin Erbakan ile aramız gayet iyiydi. Özellikle terörle mücadele konusunda tüm taleplerimizi yerine getirmiştir. Ortak çalışmalarımız gayet güzeldi.
O dönem bizim hükümet üzerinde hiçbir baskımız olmamıştır. O dönem çok gergin bir dönemdi, sokaklarda huzursuzluk vardı. Bana gelen raporlarda toplum çok gergindi. Orduda yaşanan rahatsızlıkları ben devletin başı olan Cumhurbaşkanına aktardım. Yani her şey yasal zeminde konuşuldu. 28 Şubat kesinlikle darbe değildir. Her şey anayasal sınırlar içinde olmuştur. Böyle bir darbe olmaz, zor kullanma yok. Kendisi istifa eden bir hükümet. Tek taraflı yaşanan bir olay. O günün koşullarını düşünün, bütün bu işler siyasidir. Milletin iradesine müdahale olmadı. Meclis’e yönelik hiçbir baskımız olmadı. Dönemin hükümetiyle de ilişkilerimiz gayet iyiydi. Meclis kendine göre çözüm buldu. Aynı milli iradeden başka bir hükümet çıktı. O günün koşullarında her şeyi değerlendirmek gerekir. Hükümet kamuoyu baskısından etkilenmiştir. Bizim baskı ve müdahalemiz söz konusu değildir."
İfadesinde, kendisi hakkında suç duyurusunda bulunan eski Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir'i suçlayan Karadayı şunları söyledi:
"Demokrasiye bağlılığımızın hiçbir zaman dışına çıkmadık. Ben 53 senelik askerim, şeref madalyası taşıyan bir subayım. Meclis Darbe Komisyonu'na kendi rızamla gittim. Çevik Bir bundan alınganlık gösterip, suç duyurusunda bulunmasaydı, bu muameleye maruz kalacak mıydım? Ama her şeye rağmen bir hırsla bu açıklamaları yapmıştır. Ona kırgın değilim."
Edinilen bilgiye göre soruşturma savcısı Mustafa Bilgili, Karadayı'ya Batı Çalışma Grubu belgelerini gösterdi ve "Bunlardan bilginiz var mı?" diye sordu.
Belgeleri inceleyen Karadayı, Çevik Bir'in emir-komuta zinciri dışına çıktığını iddia etti ve şöyle devam etti:
"Askeriyenin içinde MİT’ten ayrı bir istihbarat servisi kurulduğundan bir bilgim yoktur. Böyle bir şey olması söz konusu olamaz. Dış ülkelerin içişlerine müdahale etmek söz konusu olamaz. Bunlar askerlerin işi değildir. Hükümetlerin işidir. Bana göstermiş olduğunuz Batı Çalışma Gurubu, belgelerini ilk defa burada görüyorum. Şu size izah etmek isterim. Bana göstermiş olduğunuz Çevik Bir’in imzasının bulunduğu ve Kuvvet Komutanlıklarına gönderildiği belirtilen belgelere göre askeri kaidelerde böyle olmaz. Yani Kuvvet Komutanlıklarına ikinci Başkan imzasıyla genelge gönderilmez. Birinci başkan kendi imzasıyla ancak genelge gönderir. Bu askeri tammüllere aykırıdır. Ayrıca sevk yazısında imza ve parafı yoktur. Bana gösterdiğinz hiçbir belgede gördüğünüz gibi hiç paraf ve imzam yoktur. Ancak gerek görülürse alt kurumlara gönderilecek emirlere paraf yaparım.
Şerefimle temin ederim ki, bu belgeleri hayatımda ilk kez görüyorum. İkinci başkan olarak Çevik Bir'in kuvvet komutanlarına hitaben kaleme aldığı bu belgeler askeri yazışma usullerine uygun degildir. İkinci komutan, kuvvet komutanlarına benim bilgim, talimatım olmadan yazı yazamaz, talimat veremez. Ben kurmay binbaşı iken Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bir yazı yazdım ortalık birbirine girdi. Kuralların dışına çıkılmıştır. Görülüyor ki süreçte by-pass edilmişim."
Karadayı kendini savunurken, dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, "Karadayı kendisine yakışmayacak bir davranışta bulunmamıştır" açıklamasının bulunduğu gazete kupürünü savcıya delil olarak sundu.
Karadayı, 1960 darbesinde dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Edelhun'u örnek göstererek, "27 Mayıs da dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’un bilgisi dışında gerçekleşmişti. Erdelhun, darbeye karşı çıkmasına rağmen albaylar cuntası darbeyi yapmıştı ve onu da yargılamışlardı" diye konuştu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü 28 Şubat soruşturması kapsamında önceki gün önemli bir gelişme yaşanmıştı.
Savcının talimatı üzerine Ankara'ya getirilen dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, 3.5 saat süren savcılık sorgusunun ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmişti.
Ankara Özgürlük Hakimi Halil İbrahim Kütük, "Soyut şüphe başlı başına tutuklama gerekçesi yapılamaz. Adli kontrol yeterliyse tutuklama istisnadır" kanaatiyle Karadayı'yı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmıştı.
Hakkında yurtdışı çıkış yasağı konulan Karadayı, her çarşamba karakola giderek imza verecek.