Saadet Partisi lideri ve Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu, AKP’nin ekonomiyi büyük sorunlar yumağına dönüştürdüğünü, iktidarın bir dönem daha iş başında kalması halinde “İşlerin içinden çıkılmaz bir hale dönüşeceğini” söyledi.
Sözcü’ye konuşan Karamollaoğlu AKP gidince yolsuzluk ve israfın önleneceğini, bu sayede ekonominin ihtiyacı olan kaynağın ortaya çıkacağını da savundu.
Karamollaoğlu'nun değerlendirmeleri şöyle:
DAR BOĞAZA GİRDİK: Ekonomi içinden çıkılması çok zor bir mecraya giriyor. Ancak bunun üstesinden gelinebilir. Yanlış politikalar sebebiyle dar boğaza girdik. Buradan çıkmak istiyorsak kesinlikle yeni bir politika geliştirmeye ihtiyacımız var. ‘Bu hükümet bir dönem daha kalsın, ondan sonra siz düzeltebilir misiniz?' diye sorarsanız epeyce şüpheli olduğumu söyleyebilirim. Bu politikalarla Türkiye ekonomisinin götürülmesi mümkün değil.
SEÇİM RÜŞVETİ: İktidardaki yorgunluk metal değil, problemlere çözüm arayışındaki tıkanmadadır. Hükümet çözüm üretmek yerine geçici tedbirlerle durumu idare etmeye çalışıyor. Birbiri ardına seçim paketleri açıyorlar ancak halk seçim rüşvetlerine itibar etmeyecek. Biz iş başına gelirsek, adalet, ekonomi, eğitim, sağlık başta olmak üzere tüm sorunların çözümüne aynı anda başlayacağız.
DEİSTLİK KÖRÜKLENİYOR: Türkiye'de büyük bir yolsuzluk ve israf yaşanıyor. Kaynaklar heba ediliyor. Yolsuzluk ve israf önlenirse, tahmin edilemeyecek kadar çok büyük kaynaklar ortaya çıkar. Bu hükümet için yolsuzluk ve israf adeta kimlik haline geldi. Eğitimin birinci özelliği, değerler eğitimidir. Ahlaki değerlerin aşınmaması gerekir. Deistlik de buradan kaynaklanıyor. ‘Dile getirmeyelim de yaygınlaşmasın' diyorlar. Ancak onların meselelere yaklaşımı insanlara kötü örnek oluyor.
Temel Karamollaoğlu, ekonomideki gidişatın önüne geçilebilmesi için üretken olmayan yatırımların geçici olarak durdurulması gerektiğini savundu. Karamollaoğlu, şunları kaydetti: “Çanakkale Köprüsü'nün, Kanal İstanbul inşaatının durması icap eder. Ekonomiye bir şey katmayacak, tam tersi ileride yük olacak bir yatırım. Sağlık politikasının ranta dayalı çalıştırılabileceğine aklınız eriyor mu? Şehir hastaneleri yatırımları hasta garantileri nedeniyle köprü ve otoyollar gibi geleceğimizi ipotek altına alıyor. Gelecek nesillere bugünden çok büyük yükler yükleniyor. Dünyanın neresinde var böyle geleceği ipotek eden yatırımlar?”