Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, vatandaşın ekonomik sıkıntı içinde olduğunu söyleyerek, “Şimdi açıkça sormak istiyorum bu iç karartan tablonun müsebbibi kim? Sanayicimiz, çiftçimiz, esnafımız mı? Ay sonunu zor getiren, memurumuz, emeklimiz, işçimiz mi?” diye sordu. Karamollaoğlu, “Çok açık bir şekilde cevap vermek gerekirse; bu perişan halin tek sorumlusu var o da; ülkeyi yöneten iktidardır, iktidarın meselelere yanlış yaklaşımı, keyfi yönetim anlayışıdır” dedi.
Karamollaoğlu, devamında şunları kaydetti:
“Allah aşkına bir ülkenin en az 5 yıl görevde kalması hukuken sabit kılınmış Merkez Bankası Başkanı sürekli değişir mi? 2 yılda 4 başkan değiştirildi! Sanki yaşanan kötü gidişatın sorumlusu MB Başkanıymış gibi önce faizleri düşürmedi diye başkan görevden aldılar sonra da faiz arttıracak adamları bulup yine kendileri tayin ettiler. Son değişikliğin bu ülkeye yüklediği külfet doların gecelik 1 lira artışı ile 435 milyar liralık yük olmuştur. Bir gecede fakirliğimiz katlandı ama bu vahim durum iktidarın umurunda dahi olmadı! Nasıl olsun ki!
“Bu keyfi yönetim sadece ekonomide mi? Hayır, bu arkadaşlar her alanda keyfiliği ciddiyetsizliğin içerisindeler Mecliste yaşanan hadise bunun en çarpıcı delilidir” diyen Karamollaoğlu, güvenlik soruşturmasını da kapsayan kanun teklifi oylamasının tekrarlanması tartışmasına ilişkin olarak da konuştu. Karamollaoğlu, şu görüşleri dile getirdi:
““TBMM’de maddelerinin görüşülmesine geçilmesi reddedilen Güvenlik Soruşturması Kanun Teklifi, İç Tüzük ve Anayasaya aykırı hükümlerine rağmen ikinci gün AK Parti milletvekillerinin itirazı üzerine ertesi gün yeniden oylandı ve kabul edildi. Bu da TBMM Başkanı tarafından doğru görüldü. Bu arkadaşlarımız da şu anlayış var; yapmak istedikleri bir icraata yönetmelik izin vermiyorsa onu değiştiriyorlar. Ama kanun varsa kanunu değiştirmeden kendi fikirlerini uyguluyorlar. Anayasa ise hiç umurlarında bile değil hatta AYM’ye ihtiyaç kalmadı kaldırılsın diyebiliyorlar. Emin olun dünyada bunun örneğine rastlayamazsınız. Değil sadece demokratik ülkelerde anti demokratik ülkelerde bile rastlayamazsınız onlar da bir kılıf bulmaya çalışırlar.”
“Türkiyemizin bir an öce vakit kaybetmeden bu keyfilikten kurtulması gerekmektedir” diyen Karamollaoğlu, “İktidar ve onun küçük ortakları bu ülkeye yük olmaktan başka bir işe yaramıyor. İnanıyorum ki ilk seçimde milletimiz bu yükü sırtından atacaktır” diye konuştu.
Karamollaoğlu devamında şunları kaydetti:
Hepsi ama hepsi son birkaç haftada ve hepimizin gözü önünde yaşandı. Şair'in ifadesiyle; "her şey biz yaşarken oldu." Evet; ama biz Saadet Partisi olarak, tarihin ve milletimizin şahitliğinin huzurunda "her şey biz susarken oldu" dememek için, haksızlıklar, hukuksuzluklar, keyfi tutum ve davranışlar karşısında susmadık, susmayacağız! İktidara sesleniyorum; yanlış yapıyorsunuz, daha da kötüsü bu yanlışlıkları bilerek, isteyerek, hatta inadına yapıyorsunuz!
Biz, Türkiye'yi yönetme tarzınıza razı değiliz! Gençlerimizin boğazının sıkılmasına razı değiliz! Adeta; "bir tanesi Balgat'ta, diğeri Söğütözü'nde olmak üzere iki siyasi parti açık kalacak, bunlar dışındaki bütün partiler kapatılacak Türkiye’de sessizlik hakim olacak intibaını doğurmaya çalışacak birileri. Her saniye kriz üstüne kriz yaşayan, her gün gerilimin ve kutuplaşmanın tırmandığı bu iklimin artık son bulmasını istiyoruz. Bu nedenle; siz, insanlarımız arasında inadına duvarlar örmeye çalışırken; bizlerde Milli Görüşçülerde "inadına kardeşlik" diyerek, örmeye çalıştığınız o duvarların tuğlalarını tek tek sökeceğiz. Siz "kutuplaşma" diyeceksiniz; biz "kucaklaşma" diyeceğiz! Siz "hesaplaşma" dedikçe; biz "helalleşme" diyeceğiz.
Muhterem arkadaşlar… Halimiz bu ama hiçbir vatandaşımız karamsar olmasın. Karanlığın en koyu olduğu an şafağın en yakın olduğu andır. Herkes bilmeli ki; şafak yakın bu sebeple dert var, sorun var ama Allah’ın izni ile çözüm de var. Bizler bunun için; Bugün itibariyle Saadet Partisi olarak, tüm il ve ilçe kademelerimizle her bir insanımızın geçim mücadelesine destek olmak, onları dinlemek, seslerini duyurmak, çözümler üretmek, tencerelerinde dert değil aş pişirebilmek için seçimden önce Geçim İttifakı kuralım diyoruz.
Hayat pahalılığına, adaletsiz gelir dağılımına, üretmeyen ekonomiye, işsizliğe, ağır vergilere, “Hayır!” diyen tüm vatandaşlarımızla Geçim İttifakı’nda buluşma kararı aldığımızı huzurlarınızda ilan ediyorum. Toplumumuzun her kesimine sesleniyorum; memurumuza, işçimize, sanayicimize emeklimize, esnafımıza, işsiz gençlerimize, engellilerimize, kadınımıza erkeğimize herkese sesleniyorum. Bütün STK’lara, Sendikalara, Partilere sesleniyorum; Gelin, milletimizle el ele verelim, İnsanımızın ortak gündeminde buluşalım... “Geçim İttifakı”ndan başka hiçbir şey konuşmayalım, Gündemi oyalayan gereksiz tartışmalara prim vermeyelim. İnsanımızın derdine hep birlikte tercüman olalım. Bir araya gelerek çözüm yolları arayalım.