Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer'e, 12 Eylül döneminin askeri savcısı olan babası üzerinden yöneltilen eleştirilerin doğru olmadığını söyledi.
Karamollaoğlu, Demirören Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Geçmişe giderek hayatta olmayan insanlar üzerinden bugünkü insanları tenkit etmek, itham etmek çok büyük bir hatadır. İnancımız gereği Peygamber efendimizin en yakın arkadaşlarından bir kısmının babaları, dedeleri inkarcıydı. Ebu Cehil meşhurdur; ama Ebu Cehil’in oğlu Müslüman oldu. ‘Senin baban böyleydi’ diyebilir miyiz? Denmez. Bugün de geçmişe dönük ‘senin baban bu hataları yapmıştı’ denmez. Bugün bir insanı, babasının yapmış olduğu bir hatadan dolayı itham etmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Herkes kendisi sorumludur yaptıklarından, yapmadıklarından, hatalarından dolayı. Bu husus maalesef iktidar partisi tarafından hep göz ardı ediliyor. Sırf siyasi bir rant elde edebilmek için geçmişe atıf yapılıyor” diye konuştu.
24 Haziran genel seçimlerinde yüzde 10 barajının önemli olduğunu, bu nedenle ittifaka girdiklerini; ancak yerel seçimlerde ittifakta yer almaya gerek duymadıklarını belirten Karamollaoğlu, “Siyasette her zaman söyledik, ‘iki kere iki dört etmiyor, bazen üç, bazen beş ediyor. Çünkü toplumun ittifaklara olan yaklaşımı farklı. Çünkü toplum farklı algılıyor. Bundan dolayı biz bu seçimde böyle bir ittifakta yer almanın hem partimiz, hem ülkemiz için pek gerekmediği kanaatine vardık ve yer almadık. Ama dediğim gibi illerde, ilçelerde, oradaki arkadaşlarımızın dirsek temasında bulunmasında bir mahsur görmüyoruz” dedi.
Türkiye’nin 1950’den sonra çok partili sisteme döndüğünü; ama bugün AK Parti’nin 1950 öncesi tek partili sistemin savunucusu haline geldiğini ileri süren Karamollaoğlu, Cumhur İttifakı karşısında olan siyasi partilere ‘İllet İttifakı’, ‘Zillet İttifakı’ benzetmelerinin yapılmasına da tepki gösterdi. Karamollaoğlu, şunları söyledi: “Bu konularda sadece ‘kötü söz sahibine aittir’ diyorum. Bunun da üzerinde durmuyorum; ama ülke yönünden üzülüyorum. Çünkü bu kutuplaşmaya neden oluyor. İnsanlar birbirlerine karşı düşman gözüyle bakmaya başlıyor, hor görerek yaklaşıyor. Halbuki iktidarın ve ona destek verenlerin ülkede barışı, huzuru, kardeşliği sağlamak en önemli görevleridir. Bunu ihmal etmemeleri icap eder. Ama millet yavaş yavaş uyanıyor. Kamplaşmak istemiyor. Kendi ailesinin içinde farklı kanaatlere sahip insanların olduğunun farkına varıyor. Ama annesiyle, babasıyla, kardeşiyle bundan dolayı kavgalı olmayı düşünmüyor artık insanlar. Düşünenler var; ama sayıları giderek azalacak bunların. Başkalarına bu çirkin ifadeleri kullananlar yarın kendilerinin aynı noktaya düştüklerini görecekler.”