Karamollaoğlu: Tek adam diyorlardı Erbakan Hoca'ya; şimdiyle mukayese bile edemiyorum

Karamollaoğlu: Tek adam diyorlardı Erbakan Hoca'ya; şimdiyle mukayese bile edemiyorum

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, hem Milli Selamet Partisi'nin yerel örgütlerinde hem de kendisinin Meclis'e girmesinin ardından uzun süre birlikte çalıştıkları, ancak daha sonra AKP'nin kuruluşuyla birlikte siyasi olarak daha uzak noktalara düştükleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili olarak, "Tek adam diyorlardı Erbakan Hoca’ya şimdi ben mukayese bile edemiyorum" yorumunda bulundu. 

24 Haziran seçimleri öncesi, CHP, İyi Parti ve Demokrat Parti ile kurdukları Millet İttifakı'na dair bir pişmanlığı bulunmadığını ancak süreci seçmenlerine iyi aktaramadıklarını kaydeden Karamollaoğlu, "İttifak kararında yüzde 10 barajı temel sebepti. Bu ittifak aslında koalisyon ittifakı gibi değil; doğrudan doğruya seçime giderken ortaya suni olarak konan barajın bertaraf edilmesiydi. Bu, özellikle bize gönül veren kesimlerde yanlış anlamaya sebep oldu. Sanki biz her konuda CHP ile İYİ Parti ile aynı noktaya gelmişiz gibi algılandı; halbuki bunu açık ve net ifade etti herkes" diye konuştu.

Millet İttifakı'nın belli ilkeler üzerine kurulduğunu da hatırlatan Karamollaoğlu, "Bu ilkeler üzerinde mutabakat sağlarsak AK Parti ile de kurulabilir” yorumunda bulundu. Mart 2019'da gerçekleşmesi planlanan yerel seçimlerle ilgili olarak da "Genel merkezler nezdinde bir ittifak benim kanaatim olmaz" diyen Saadet Partisi lideri, yerelliklerde ise partilerin teşkilatları arasında dirsek teması yapılabileceğini, birlikte hareket edilebileceğini söyledi. Karamollaoğlu, AKP'nin ise yerel seçimlerde büyük şehirleri kaybedeceği tahmininde bulundu.

“Tayyip Bey’le bir dönem aynı idealleri paylaşıyorduk, ailecek hiç birlikte olmadık”  

Saadet Partisi’nin (SP) yakın tarihini yansıtan genel merkez binasında T24’ün sorularını yanıtlayan Genel Başkan Temel Karamollaoğlu, şunları söyledi:

Cumhurbaşkanı Erdoğan'la 'kişisel hukukunuz' ne düzeyde? Daha önce birlikte çalıştınız mı; bugün onun karşısında bir ittifakın parçası olmaya varan süreç nasıl gelişti?

Biz Tayyip Bey’le çok uzun bir zamandır aynı kulvarda siyaset yaptık. Ben askerden ayrıldıktan sonra, -biraz geç yaptım askerliği, o zamanki Milli Selamet Partisi’nin (MSP) Fatih İlçe Teşkilatı’nda bir görev almıştım. O dönemde Tayyip Bey de henüz üniversitede gençlik kollarındaydı. Bizim temasımız o zaman fazla olmadı ama ben Meclis’e girdikten sonra 1977’de Tayyip Bey’le çeşitli vesilelerle birlikte çalıştık. İl Başkanı olduğu zaman daha sık temasımız oldu. Daha sonra belediye başkanlığı döneminde bir temasımız vardı. Belediye başkanı olduktan sonra da temasımız devam etti. Bu temaslarımız samimi bir arkadaşlık da doğurdu. Hiç ailecek birlikte olmadık, çünkü o İstanbul’da ben Ankara’dayım. 

“Farkında değildim; Fazilet Partisi kurulduğu zaman bir çalışma başlamış”

Biz o dönemlerde aynı idealleri paylaşıyorduk ancak daha sonra özellikle 1994 seçimlerinde Tayyip Bey’in İstanbul Belediye Başkanı olması sonrasında, -1996 yılında; o zaman ki Refah Partisi'nin (RP) hükümet kurması biraz daha münasebetlerimizi sıklaştırdı ama 28 Şubat döneminden sonra gelen baskılar partide birtakım farklı görüşlerin doğmasına vesile oldu.

Erbakan Hoca’mızın daha otoriter daha kendisine göre istikrarlı bir yürüyüşü vardı, bazı arkadaşlar bunun değişmesi gerektiği kanaatine geldiler. İlk sinyaller 28 Şubat’ın arkasından Refah Partisi’nin (RP) kapatılmasıyla başladı. Fazilet Partisi (FP) kuruldu, kurulduğu zaman ben şahsen farkında değildim, ayrı bir siyasi çalışma başlamış. Ben ihtimal vermiyordum ama başlamış.

Bu dönemde Tayyip Bey’in okuduğu bir şiirden dolayı mahkumiyet alması bunun üzerine bir bakıma tuz biber ekti. Fazilet Partisi döneminde biz ilk olarak Meclis çalışmalarında farklılık hissettik. O zaman Genel Başkanımız Recai Kutan Bey’di, grup yönetimi teşekkül ederken bu farklılık ortaya çıktı. Onun arkasından da Fazilet Partisi (FP) kapatılana kadar bu su yüzüne çıkmadı. Tayyip Bey yasaklı olduğu için Abdullah Gül'ün Fazilet Partisi'ndeki genel başkan adayı olmasıyla birlikte genel kurulda bu konu oldukça ciddi bir şekilde gündeme geldi.

“Bir kopuşa ihtimal vermiyordum; AK Parti doğdu, siyaseten yollarımız ayrılmış oldu”

Zaten farklılıklar artık su yüzüne  çıkıyordu ama tekrar söylüyorum ben bir kopuşun olabileceğine pek ihtimal vermiyordum. Ama daha sonra gördük ki arkadaşlarımız aslında karar vermişler ve partiden ayrıldılar. Biz daha önce Saadet Partisi'ni (SP)  kurmuştuk, bazı arkadaşlarımız buraya katılmadılar ayrı bir parti kuracaklarını deklare etmişlerdi. AK Parti böylece doğdu, siyaseten yollarımız ayrılmış oldu.

“Milli menfaatlerimizi, dünya barışını, ülkemizin barışını önde tutmamız icap eder”

Genel seçimlerde yaptığınız Millet İttifakı'yla ilgili herhangi bir pişmanlığınız var mı? Seçim döneminde toplumun her kesiminde büyük bir ilgi uyandıran Saadet Partisi'nin Meclis'e sadece iki milletvekili sokabilmiş olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Günün şartlarına göre elbette biz karar alırız. Siyasi bir parti olarak şunu gördük, kişiler üzerinden siyaset yapmayı hiçbir zaman tasvip etmedik, ilkeler, icraatlar üzerinden bir siyasetin yürütülmesi gerektiğine her zaman önem verdik. Genel başkanlık görevine geldikten sonra muhalefetimizi biraz daha canlı hale getirdik ama hep dikkat ederseniz ilkeler üzerinde oldu.