TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporda "Darbelerin hazırlanmasında rol oynayan karanlık cinayetlerin belgeleri kozmik odalarda araştırılmalı, sorgulanmalıdır" denildi.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporun “genel değerlendirme” bölümünde “faili meçhullerin belgeleri kozmik odada”, “darbe riski aşılamadı”, “TSK çok konuşuyor”, “Cinayetlerin arkasında JİTEM var”, “Çete mantığı ile devlet yönetilirse eşkiyadan hükümdar olur”, “Atatürk de darbe önlemi aldı” gibi çarpıcı tespitler yer aldı.
Raporun sonuç bölümünde yer alan bazı değerlendirmeler şöyle:
TSK ÇOK KONUŞUYOR: Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) diğer ülke orduların göre fazla konuşan ama kendisi hakkında konuşulmasından bir o kadar rahatsız olan bir kurumdur. Demokrasilerde genel olarak ordudan siyasal ve toplumsal konularda dilsiz olması istenir. Türkiye’de ise asıl istenen toplumun ordu konusunda ya dilsiz olması ya da konuştuğunda övücü sözler dışında bir şey söylememesidir.
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) yoluyla yürütme bütünüyle askerin denetimi ve kontrolü altına sokulmuştur.
28 ŞUBAT CAHİL CESARETİ: 28 Şubatçılar toplumsal çeşitliliği ortadan kaldırarak bütün bir toplumu tek biçimli hale getirmek istemişlerdir. Devlet merkezli kaba bir milliyetçilik anlayışını hâkim kılmaya çalışmışlar, bu anlayışı karanlığın örtüsü yapmışlardır. Kürt kimliğini ve İslami hassasiyetleri resmi düşman ilan etmiş ve buna göre icraat yapmış, yaptırmışlardır. Kışla düzeniyle toplumu demirden bir disiplin altına almak istemişlerdir. 28 Şubat bilim karşıtı, dogmatik bir harekettir. 28 Şubat kalkışması tipik bir cahil cesareti örneğidir.
DÖNÜŞÜM OLMADI: Asker sorununun çözülmesinde Türkiye için henüz riskli eşik aşılamamıştır. Askeri vesayetin kurumsal ve hukuki temellerine yönelik sistemik bir dönüştürme iradesi henüz ortaya çıkabilmiş değil, hâlâ tereddütler mevcut.
MGK TAMPON: MGK, Genelkurmay’ın bağımlı bir değişkeni. MGK’nın bir anlamda askeri eylemlerin sivilleştirildiği bir tampon mekanizması görevi yaptığı açıktır. Bu özellik, MGK’nın ayrıcalıklı bir müdahale aracı olarak kullanıldığı 28 Şubat günlerinde iyice belirginleşmiştir.
MGK’nın bir toplantısında aldığı kararın kamuoyuna duyurulması anayasaya aykırıdır. MGK, kamuoyu ile doğrudan ilişki kuramaz.
SİYASİLER TAŞERON: Kendi mevkilerini ordunun gözünde görece sağlamlaştırmak ve iktidar rantından daha büyük pay almak isteyen, farklı konumlardaki siyasi örgütlenmeler de rejimin milli güvenlik temelinde militerleşmesi sürecine taşeronluk yapmışlardır.
GİZLİ ORDU ÖZEL HARP: Özel Harp Dairesi’nin tarihi aynı zamanda Türkiye’nin gizli tarihidir. Türkiye’nin gizli ordusunun yani Özel Harp Dairesi’nin adı gizlendi. Daire, kağıt üzerinde Seferberlik Tetkik Kurulu olarak gözüktü. Darbeler gizli orduların dünyanın birçok yerinde uyguladığı özel bir harp metodudur.
50’DEN FAZLA ÇETE VAR: Türkiye’de gerginlik ve kutuplaşma iklimini oluşturan ve tetikleyen gayri kanuni çetelerin sayısının 50’den aşağı olmadığı tahmin edilmektedir.
EŞKİYADAN HÜKÜMDAR OLUR: Türkiye, çeteleri yani bu illegal iç buhran gönüllülerini tabandan zirveye tespit ve tasfiye etmelidir. Bu noktada sorumluluk, siyasi iktidar, ana muhalefet, TBMM’de grubu bulunan partiler, Genelkurmay Başkanlığı ve STK’ların omzundadır. Yoksa kendini ve milleti yiyen bu kurt, ülkeyi ateşe verecektir. Çete usul ve mantığı ile devlet yönetilirse eşkiyadan da hükümdar olur.
ÇOK GİZLİ BİLGİ YALAN: ‘Çok gizli’ denen bilgi, soğuk savaş dönemine özgü yalanlar ve bu yalanlar üzerine kurulmuş örgütlenmelerden oluşuyor. Genelkurmay’ın çok gizli tuttuğu bilgiler, NATO veri tabanından rahatlıkla takip ediliyor. Bilgilerin gizlenmesi, Türkiye’de ordunun dokunulmazlık alanını simgelemek açısından anlamlıdır.
Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunda ‘kozmik oda’ sırrına değinildi. Roporda şöyle dendi:
"Adullah Çatlı, Türkiye’yi askeri darbeye götüren bütün kritik cinayetlerde önemli bir isim olarak var. Özel Harp Dairesi bugüne kadar sivil güçlerin denetimine açılmadı. Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla bir hâkim, kozmik odaya girdi, not tutmasının dışında hiçbir imkân tanınmadı. ‘Fotokopi çekemezsin, belgeleri dışarıya götüremezsin’ dendi. Darbelerin hazırlanmasında rol oynayan karanlık cinayetlerin belgeleri kozmik odalarda araştırılmalı, sorgulanmalıdır."
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporda “yok” denilen JİTEM’in varlığı ‘faaliyetleri’ sayılarak kabul edildi. Rapordaki tespitler şöyle:
"JİTEM tamamen illegal bir yapı. JİTEM’in kurulmasıyla birlikte Güneydoğu’da faili meçhul cinayetler başladı. Büyük çoğunluğunun cesetleri bile bulunamadı. Bu cinayetlerin arkasında hep aynı örgüt vardı, JİTEM. Eylemleri nedeniyle de JİTEM, en çok terörle mücadeleye zarar vererek sekteye uğrattı. JİTEM bölge halkı ve TSK’ya da zarar verdi."
“Devlet sırrı derin devlet, Özel Harp Dairesi, kontrgerilla gibi korkunun, ölümün, suikastların kol gezdiği çevrelerde dolaşır. Sırlar, Dink, Doğan Öz, Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu gibi siyasi cinayetlerin meşrulaşmasına ve siyasi cinayetler üzerine Türkiye’nin daima bir OHAL düzeni içinde tutulmasına yarayan bir araç oldu.”
“1924’te bakanlık statüsü alınan Genelkurmay Başkanlığı, 1944’e kadar Cumhurbaşkanı’na bağlanarak, hükümet ve parlamento denetiminin dışında tutuldu. Dolayısıyla Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ve Fevzi Çakmak’tan oluşan üçlü troykanın kaygısı, aslında ordunun rakip bir iktidar odağa olarak güçlenme ihtimalini engellemektir. Bu tutumun arkasında, ordunun rejime sadakatini sağlayarak bir karşı darbe yapmasını engellemek fikri yatmaktadır.”