Karar gazetesi yazarı Taha Akyol, "Devleti yönetenlerin suskunluğunu anlamak mümkün değil. Suç örgütü lideri olmaktan hakkında soruşturma yürütülen Sedat Peker’in iddiaları üzerine yargıyı harekete geçirmeleri gereken yetkililer, başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, muhalefeti suçluyorlar..." değerlendirmesini yaptı.
Akyol yazısında, "Cemil Çiçek’in açıklaması ise tamamen farklı ve son derece önemlidir: 'Binde biri doğruysa felaket ve sıkıntılıdır. Binde birken önünü alamazsanız, bu yüzde bir, sonra onda bir olur sonra bir bakarsınız ki bütün vücudu kaplamış… Videoları seyreden, gazetede okuyan ilgili savcı ya da savcıların harekete geçip gereğini yapmaları lazım. Devlete güveni sağlamak açısından bu gereklidir.' (DW, 12 Mayıs) Cemil Çiçek, merhum Turgut Özal’dan itibaren ve AK Parti hükümetleri döneminde Devlet ve Adalet Bakanı, Meclis başkanı olarak görevler yaptı. Hukuk sistemimizin AB standartlarına ulaşması yönünde TCK gibi önemli kanunlar onun Adalet Bakanlığı sırasında çıktı. Bu birikimle, sözleri alarm niteliğindedir. Ama Adalet Bakanı Gül’den henüz tek kelime duymadık, iddialar ihbar sayılıp bir soruşturma da açılmadı." ifadesini kullandı.
Akyol şunları kaydetti:
"Diyelim ki, soruşturma açıldı… Bakan Süleyman Soylu da “her şeyin açığa çıkması için yargıya taşıyorum” dediğine göre muhtemelen nitelikli hakaret suçlarından dava açacak… Her iki durumda da adli süreç nasıl işler? AİHM’nin içtihatlarındaki kavramla “etkin soruşturma” yapılabilir mi?Bu noktada hukuk sistemimizdeki ağır sorunlar karşımıza çıkıyor. Görevlendirilecek savcı tabii delil toplanmasını polisten isteyecek… Ama Emniyet teşkilatı İçişleri Bakanlığı’na bağlı! İçişleri Bakanlığı’nın hoşuna gitmeyecek bir araştırmayı, soruşturmayı Emniyet yapabilir mi? Bu mesele kişilerin dürüstlüğünden bağımsız bir sistem meselesidir."