Karar yazarı Beki: Sedat Peker’e son mesaj

Karar yazarı Beki: Sedat Peker’e son mesaj

Karar gazetesi yazarı Akif Beki, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in Beykoz’daki evine düzenlenen silahlı saldırıyı bugünkü köşesine taşıdı. Beki, "Devlet, suçluları sustururmuş meğer, öyle mi? Anlatmak, yapmaktan daha büyük suç yani. Sedat Peker’in bir türlü almadığı mesaj buysa, o mesaj sadece ona değil. Temiz siyaset, suçla etkin mücadele ve hukuk düzeninde yaşamak isteyen herkesedir." düşüncesini dile getirdi.

Beki yazısında, "Yakınlarda, Beykoz’daki evine “çöküldü”ğünü söylemişti. Milli Parklar’a devrine karar verilmiş. Beykoz’daki işte o eve, dün sabah silahla saldırıldı. Evi bekleyen adamlarına kurşun sıkıldı, biri vuruldu. Hemen öncesinde Peker’in; Dubai’de tekrar ‘dijital tecrit’e alındığı, sosyal medyadan uzak tutulduğu, günlerdir Tweet atmadığı konuşulmaya başlamıştı. Bu sessizliği, evinde patlayan silah sesleri bozdu. Peşine, suikast timleri takıldığı da konuşuluyor. “Uluslararası çetelere davet çıkarılmış, başına ödül konmuş, sağa sola haber salınmış, kiralık katiller Dubai’ye yollanmış” gibi detaylarla. John Wick entrikalarını aratmayan, aksiyon filmlerinde rastlanabilecek senaryolar bunlar.Interpol’ün başında, Emirlikler’den bir güvenlik yetkilisi var üstelik. General el Reisi. Hem de İstanbul’daki genel kurulda seçildi. Sedat Peker ise 194 ülkede organize suçtan aranıyordu güya, hakkında Kırmızı Bülten çıkarılmıştı. Emirlikler’le arayı da düzelttiğimize göre, niye yakalanıp iade edilmesi istenmiyor da... Emirlikler’e baskı uygulanarak Peker’in dışarıyla iletişiminin kesilmesine, yalıtılmasına uğraşılıyor?" diye sordu. 

Beki şunları kaydetti:

"Ve doğruysa kim, neden peşine kiralık katiller takıyor? Öldürmek yerine sağ getirilip konuşturulması, yargılanması, karştığı ve ifşa ettiği suçların aydınlatılmasına, adaletin yerini bulmasına hizmet etmez miydi? Bu, polis yöntemlerine benzemiyor sanki pek. Suçla mücadeleye de yarayacak türden değil.Yapmanın değil anlatmanın sorun olduğu düzenler, suç kardeşlikleriydi. Omerta kuralı, orada geçerli. Sicilyalıların meşhur suskunluk yasası, hukuk dünyasında işlemiyordu.Tam tersine, suçla  mücadeleden sorumlu devlet teşkilatlarının görevi, suçluları konuşturmaktı. Susturmak değil.

Ortada da emniyet görevlilerini zahmete sokmadan konuşan biri duruyor. Yaptıklarını, yapılanları, karıştığı ve bildiği suç eylemlerini, duyumlarını anlatıyor. Daha da anlatacakları olduğunu önden anons ediyor. Ama ifşa ve ihbarları, hiçbir hukuki sonuca dönüşmüyor. Karanlık dünyanın kara kutusu, bir çok bileni; sorgucuları yormadan dehşet verici itiraflarda, ifşalarda bulunuyor. Bırakın yeri yerinden oynatmayı; polisi, yargıyı, siyasi yetkilileri harekete bile geçirmiyor. Polisle savcı kriminal kişilerin, suç örgütlerinin lafıyla hareket etmezmiş.

Kimin lafıyla hareket edecekti peki, cami hocasının mı? Devlet; suçluların kirli itiraflarına, ifşalarına mı itibar edecekmiş. Hadi ya! Eskiden suçluların ağzından iki laf almak için ölümüne işkence edenler, bunu bilmiyordu demek. Devlet, suçluları sustururmuş meğer, öyle mi? Anlatmak, yapmaktan daha büyük suç yani. Sedat Peker’in bir türlü almadığı mesaj buysa, o mesaj sadece ona değil. Temiz siyaset, suçla etkin mücadele ve hukuk düzeninde yaşamak isteyen herkesedir."