Karar yazarı: İktidar, Ergenekon kararı sonrası iç muhasebe yapmalı: hep kandırılmak pek makbul olmasa gerek

Karar yazarı: İktidar, Ergenekon kararı sonrası iç muhasebe yapmalı: hep kandırılmak pek makbul olmasa gerek

Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, Yargıtay'ın Ergenekon davasında yerel mahkemesinin hükmünü bozmasıyla ilgili olarak, "Şimdi Yargıtay’ın kararından sonra olan şudur; Türkiye’nin önüne gelen muhteşem bir demokratikleşme ve kirliliklerden arınma fırsatı maalesef bu ‘Paralel iktidar hırsı’ yüzünden heba edilmiştir" dedi. "Eğer Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde adil bir yargılama gerçekleştirilebilseydi, Veli Küçük benzeri isimler ve fiili darbe girişimi içinde yer alan üç beş general hem yargısal anlamda, hem de millet vicdanında mahkum olmuş olacaklardı. Ama bu yapılamadı ve onlar bugün tertemiz" ifadelerini kullanan Ocaktan, "Bu arada Ergenekon kararından sonra siyasi iktidarın da, bu dava süreçleriyle ilgili bir iç muhasebe yapmasında yarar olduğu kanaatindeyim. Öyle ya, Ergenekon-Balyoz süreçlerinde kandırılmış, Paralelin himmet süreçlerinde kandırılmış... Her olayda kandırılan bir pozisyonda olmak herhalde pek makbul bir durum olmasa gerek" diye yazdı.

Mehmet Ocaktan'ın, "Demokratik fırsat zulme dönüşürse" başlığıyla yayımlanan (22 Nisan 2016) yazısı şöyle: 

9 yıl sonra Ergenekon Davası’nda karar dün açıklandı. Ergenekon Davası’nın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Yargıtay, Ergenekon terör örgütünün varlığına ilişkin somut delil ortaya konulamamasını da esastan bozma gerekçesi yaptı. Böylece hukuku ifsat ederek adaletin tecellisine müdahale eden Paralel çetenin ipliği de bütün çıplaklığı ile pazara çıkmış oldu.

***

Her sabah olduğu gibi dün de ‘bugün ne yazayım’ telaşına kapıldığım saatlerde Ergenekon haberini görünce, acaba geçmişte bu konuda ne yazmışım diye arşivlerimi yeniden gözden geçirdim. Gördüm ki o dönemde milletvekili olduğum için yazı yazmamışım.

Ama 2010 yılında ‘Türkiye buluşmaları’ kapsamında Zonguldak’ta yaptığım bir konuşmada şunları söylemişim: “Eğer Ergenekon süreci başlamamış olsaydı demokratikleşme yürüyüşünde mesafe alınması mümkün olmazdı.”

***

Bugün baktığımda aslında bu ifadelerde bir yanlışlık görmüyorum. Askeri ve yargısal vesayetin kuşatması altındaki o günün Türkiyesi’nde, karanlık örtülerin altında bir takım kirli işler yapılmıyor muydu? Elbette yapılıyordu... Mesela Danıştay cinayetinin üzerindeki kanlı örtünün altında gerçekten kimler vardı, bugün bile hala sırrına vakıf olabilmiş değiliz. Son karardan sonra artık bir daha hiç öğrenemeyeceğiz demektir.

Maalesef Paralel yapı Türkiye demokrasisine öylesine büyük bir kötülük yaptı ki, daha uzun yıllar bu kötülüğün sıkıntılarını yaşamaya devam edeceğiz.

Şunu açıkça ifade etmekte yarar var, Ergenekon’da da, Balyoz’da da gerçekten karanlık işlere bulaşmış, fiili anlamda darbe girişimlerinin içinde yer almış bildiğimiz kanlı, canlı insanlar vardı. Sadece ‘darbe günlükleri’nin izini sürmek bile sonuca gitmeyi sağlayabilirdi. Ama her iki davada da yasal anlamda suça bulaşmış kişilerin sayısı iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıdadır.

***

Ancak Paralelci zihniyet öylesine zalimane bir yöntem uyguladı ki cemaate yan bakan, kendileriyle aynı hizada durmayan, gelecekte kurmayı tasarladıklarıHaşhaşi yönetim modelinde kullanışlı hale getirmeyi düşündükleri asker, gazeteci, yazar, sivil toplum mensubu herkesi çuvalın içine doldurarak yargılamayı adeta bir engizisyon uygulamasına dönüştürdüler.

***

Biliyoruz ki bütün demokratik hukuk devletlerinde en basit ifadesiyle suçlular ve onları yargılayan kurumlar vardır. Oysa Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde birileri çıkıyor, suçlu suçsuz ayrımı yapmadan gözüne kestirdiği herkesi çuvalın içine atıp yargı karşısına çıkarıyor ve kafasına gör cezalar veriyor. Herhalde Kuzey Kore diktatörü bile böylesine keyfi ve zalimane bir uygulama içinde değildir.

Şimdi Yargıtay’ın kararından sonra olan şudur; Türkiye’nin önüne gelen muhteşem bir demokratikleşme ve kirliliklerden arınma fırsatı maalesef bu ‘Paralel iktidar hırsı’ yüzünden heba edilmiştir. Eğer Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde adil bir yargılama gerçekleştirilebilseydi, Veli Küçük benzeri isimler ve fiili darbe girişimi içinde yer alan üç beş general hem yargısal anlamda, hem de millet vicdanında mahkum olmuş olacaklardı. Ama bu yapılamadı ve onlar bugün tertemiz...

***

Bu arada Ergenekon kararından sonra siyasi iktidarın da, bu dava süreçleriyle ilgili bir iç muhasebe yapmasında yarar olduğu kanaatindeyim. Öyle ya, Ergenekon-Balyoz süreçlerinde kandırılmış, Paralelin himmet süreçlerinde kandırılmış... Her olayda kandırılan bir pozisyonda olmak herhalde pek makbul bir durum olmasa gerek...