Karar yazarı Kahveci: Enflasyon, çalışanları açlık sınırının altına düşürdü; bu sorun asıl sorumlu olan kamu ve ülke yöneticilerinin ekseninde çözülmeli

Karar yazarı Kahveci: Enflasyon, çalışanları açlık sınırının altına düşürdü; bu sorun asıl sorumlu olan kamu ve ülke yöneticilerinin ekseninde çözülmeli

Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, son 11 yıllık dönemde yüzde 240 enflasyona karşı ortalama brür ücretin yüzde 343, asgari brüt ücretin ise yüzde 370 oranında arttığını kaydetti. Kahveci söz konusu oranın enflasyonun üzerinde bir ücret artışına işaret ettiğini ancak bunun büyük bir kısmının vergi yoluyla devlete gittiğini ifade ederek "Ola ki işvereniniz size azıcık yüksek maaş ödedi; ola ki okudunuz vs ile yüksek ücret alıyorsunuz... İşte o parayı devlet, ya da devleti yönetenler hemen alıvermişler." dedi.

Kamuda ise emekli maaşlarının söz konusu süreçte enflasyonun altında kaldığına dikkat çeken Kahveci "Özel sektörün çalışanlarını sadece gıda karşısında koruyan ücretlerine rağmen kamu-hükümet emeklileri gıda harcamasında reel kayba uğratmıştır. 2010 yılında 1 emekli 1 aylık maaşı ile 334 kg ekmek alıyordu. 2021 yılında 1 emekli 1 aylık maaşı ile 284 kg ekmek alıyor. Emeklinin aylık 50 ekmeğine kim el koydu?" diye sordu.

Kahveci yazısının devamında şunları kaydetti:

"Ülkemizde ücretli kesimin maaş düzeyi oldukça düşük seviyede ve refahtan (gıda özelinde) pay alamamaktadır. Asgari ücret ile ortalama ücret farkı giderek azalmakta ve bu durum eğitimle orta-sınıf bilinci oluşmasının önüne set çekmektedir. Oysa demokrasilerin gelişmesi ve hak arayışlarının sağlanması bu sayede güçlenebilir. Özel sektörün ödediği ücretler nispeten daha fazla artış göstermiş olsa da özellikle emeklilik sistemi adeta yokluk maaşına hapsolmuş durumdadır. Kaybet-kaybet formülünü bir an önce kazan-kazan formülüne geçirmemiz gerekiyor.

Son aylarda yaşanan yüksek enflasyon ve özellikle gıda-kira artışları çalışanları açlık sınırının altına düşürerek yeni bir hak arayışını zorunlu kılmaktadır.

Bu durum sadece özel sektör ödemeleri ile değil, asıl sorumlu olan kamu ve ülke yöneticilerinin sorumluluğu ekseninde ele alınmalıdır."

Yazının tamamı için tıklayın