Karar yazarı İbrahim Kahveci, kötü giden ekonomiye karşın AKP'nin hala yüzde 30'larda oy aldığını, ancak yine de "AKP'nin kalesi" denilen yerlerde ciddi oy kayıplarına uğradığını belirtti. Kahveci, muhalefetin ise kendi kalelerinde oy kaybettiğini ifade ederek "Adeta iktidar kaybetmek isterken muhalefetin de kazanmamak için oynadığını düşündüren bir tablo" dedi.
Dünyada neo-liberal politikaların etkisiyle tarihi gelir adeletsizliklerin yaşandığına dikkat çeken Kahveci, yine de sol partilere kayma olmadığını dile getirerek şöyle dedi:
"Türkiye’de de sol hâlâ yeterli ilgiyi görmüyor. Bunda iktidarın meydanlarda ve medya gücü üzerinden din ve milliyetçiği (ve mezhepçiliği) sonun kadar kullanması elbette etkin. Lakin tek neden bu mu?
Eski sol ve kamuculuk neyi ifade ediyor? İktidara gelince kamulaştırma ve olabildiğince kamuya istihdam almak mı? Soralım şimdi: 2019 yerel seçiminde kazanılan büyükşehirler kaç yeni personel aldı? Yeni personel alımı ve alınan personele ülke ortalamasının üzerinde maaş verdiğinizde sorun çözülmüş mü oluyor? Yapılması gereken zorunlu yatırımlara para kalmayınca yurtdışı borçlanmak mı çözüm?
Ya işe giremeyenlerin hakkı? Ya özel sektörde çok daha düşük maaşla çalışmak zorunda kalanların hakkı? İmtiyazlı kesimler açısından ne değişiyor ki?
Bir ülkede ücretler toptan artmadıktan sonra neye yarar ki... Ya da sendikaların ücret artışı ile bir kesim kazanabilir ama işe girememişler ne olacak?
80’lerde ‘Arz İktisadı’ ile yeniden oluşan Neo-Liberalizm aslında bir ihtiyaçtan oluştu. “Girişimciyi destekle ki daha çok yatırım ve üretim yaparak istihdamı artırsın” denildi. Bu sayede ücretler bir bütün olarak artacaktı. Hatta hatırlayın 2008-09 kürsel krizden çıkış için FED iki parametreyi takip edeceğini söyledi. 1- Talep artışı ile enflasyon artışını 2- Aynı zamanda ortalama ücret artışını...
Bir ülkede işsizlik düşmeden ücret artışı sadece imtiyazlı bir kesim yaratır. Mesele hem istihdamı artırmak hem de ücretleri artırmaktır. Yeni sol tam da bu kavramlar üzerinde çalışmak zorundadır."