Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, yargının, yürütmenin ve yasamanın tek elde toplandığı Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nde özgürlükleri ve hakları korumakla yükümlü olan ve bu yetkisinin Türk milleti adına kullanan yargının bağımsızlı ve tarafsızlığının tartışılır hale geldiğini belirterek, "Bir yargı sistemi düşünün ki, iddianame hazırlayıp imzalayan savcı sonra HSK üyeliğine tayin oluyor. Ve bir başka savcı Osman Kavala iddianamesini hazırladıktan sonra Adalet Bakanlığı’na tayin oluyor.
Bir yargı sistemi düşünün ki, yerel mahkeme Anayasa’nın açık hükmüne rağmen, Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu ile ilgili “hak ihlali” kararını tanımıyor. Bir yargı sistemi düşünün ki FETÖ liderinin, bir tecavüz davasına karışan yeğenlerini kurtaran hakim, daha sonra pek çok siyasi davada da önemli kararlar verebiliyor." diye yazdı.
Siyasetin hukuktan üstün hale gelmesinin, ülkede yargıya olan güveni azalttığını belirten Ocaktan, "Kuşkusuz esas vahim olan, bu hukuk tablosuyla Türkiye’nin gerek ekonomik anlamda, gerek dış politikada, gerekse özgürlükler anlamında her geçen gün daha da yalnızlaşmasıdır.
Unutmayalım ki toplumdaki adalet duygusunu zaafa uğratan bu hukuk yapısıyla Türkiye dünyada saygın ülkeler kategorisinde yer alamaz, demokrasi liginden düşen bir Türkiye ise yabancı yatırımcı için cazibe merkezi haline gelemez. Ve yeni yatırımlarla kalkınmasını sağlayamayan bir Türkiye, halkının ekmeğini büyütemez. Kısacası ekonomik ve demokratik standartlarını yükseltemeyen bir Türkiye, krizler ülkesi olmaktan kurtulamaz." ifadelerini kullandı.
Yazının tamamı için tıklayın...