Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, "AK parti iktidarı, ya da bu iktidarın yukardan aşağı düzenlemelerle “dindar gençlik” üretebileceğinden heyecanlananlarımız, 20 yılda toplum değerleri açısından nereden nereye gelindiğine bakabilir. Siyasi nabız ölçümleri AK Parti’nin gençlerde önemli zemin kaybı yaşadığını, eğitim ve gelir seviyesi yükseldikçe insanların AK Parti ile arasına mesafeler girdiğini ortaya koyuyor." düşüncesini dile getirdi.
Taşgetiren yazısında, "Son zamanlarda iktidar gücü “ideolojik” diye nitelenebilecek ve genelde “yasaklar” diye tanımlanabilecek uygulamalarla gündeme geliyor. Bu sebeple de İran bağlantılı yorumlara muhatap oluyor. Muhafazakâr ailelerimiz bünyesinde de, çocukların (daha çok kız çocuklarının) giyim tarzları üzerinde hassasiyet olduğu ve bunun zaman zaman tartışmalara sebep olduğu biliniyor. Her ailede olmasa bile, anne – baba otoritesinin belirleyiciliği ile gençlerin özgürlük talepleri arasındaki makas açılıyor. Dindar bir anne-babanın çocuklarının islâmî hassasiyetle yetişmesi beklentisi elbette anlaşılabilir. Benzer biçimde muhafazakâr bir siyasi kadronun icraatlara kendi rengini verme arzusu da anlaşılabilir. Ama bunun hem aile bünyesinde hem toplumsal zeminde nasıl, hangi hassasiyetle, hangi yöntemle, insanların özgürlük sınırlarına müdahale etmeden gerçekleşebileceği sorusu hem hayati hem çok zor bir sorudur." yorumunu yaptı.
Taşgetiren şu ifadeleri kullandı:
"İran, devrimin 43’üncü yılını yaşıyor. Türkiye devrimlerin 100’üncü, Ak Parti kendisine biçtiği “özel misyon”un 20’inci yılını yaşıyor. Aileler çocuklarıyla her günü yaşıyor. İran’da rejimin kodlarını sokağa taşıyan ahlak polisi, Türkiye’de Kemalist devrimlere kutsallık atfedenler ve Ak parti iktidarından toplumu bir biçimde değiştirmesini bekleyenler gelinen noktada hep birlikte ulaşılamayan hedeflerin yakınmasını yaşıyorlar. Belki de herkes, insan denen varlığın tornadan geçirilemediği gerçeğini ıskalıyor. Torna operasyonunda da Mahsa Amini gibi kurbanlar veriliyor."