Karar yazarı Taşgetiren 28 Şubat davasını yazdı: Acılar da bir gerçek, 80’lik- 90’lık, insanların belki de cenazelerinin cezaevinden çıkacak olması da bir gerçek

Karar yazarı Taşgetiren 28 Şubat davasını yazdı: Acılar da bir gerçek, 80’lik- 90’lık, insanların belki de cenazelerinin cezaevinden çıkacak olması da bir gerçek

Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren 28 Şubat davasına ilişkin olarak, "Kime ne diyeceksiniz? Acılar da bir gerçek, 80’lik – 90’lık, çoğu yürümekte zorlanan insanların belki de cenazelerinin cezaevinden çıkacak olması da bir gerçek." yorumunu yaptı. 

Taşgetiren yazısında, "Malum, 28 Şubat davasında yargılanan 103 sanıktan aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Halil Kemal Gürüz’ün de bulunduğu 21’i müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bir kısmı tutuklandı. Ceza alanların yaşları bir hayli ileri. 80-90’larda. Dolayısıyla bir yandan 'bu ileri yaşlardaki insanlar cezaevine konmalı mı? Cumhurbaşkanı affetse ne olur?' tartışması sürüyor, bir yandan da '28 Şubat döneminde yaşanan acıların hikâyeleri' anlatılarak 'Bunlar keselerine mi kalmalı?” sorusu soruluyor." ifadesini kullandı. 

Taşgetiren şu ifadeleri kullandı: 

"Kime ne diyeceksiniz? Acılar da bir gerçek, 80’lik – 90’lık, çoğu yürümekte zorlanan insanların belki de cenazelerinin cezaevinden çıkacak olması da bir gerçek. Düşündüm de, ne kadar çok hesaplaşma duygusu biriktiriyoruz. Mesela Selahattin Demirtaş’ın “Kokmanıza gerek yok, sizi asmayacağız, yargılayacağız.” sözü girdi siyasi hafızamıza ne yazık ki. Yargılamakla – asmayı yan yana kullanan bir devr-i sabık düşüncesi… Sorsanız Doğu – Güneydoğu’da birikmiş dünya kadar acı dosyasını koyacaktır önünüze, tabii bir çok insan da 6-8 Ekim olayları dolayısıyla Demirtaş’a ilişkin yüklü bir -acı dosyası-ndan söz edecektir. PKK’nın yıllar içinde oluşturduğu acı dosyaları ise bir başka fecaat.

27 Mayıs’ın acıları. 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün acıları. İdamlar, idamlar, idamlar… Yaşı büyütülerek yapılan damlar. En tepeden savrulan “Asmayalım da besleyelim mi” herzeleri. 28 Şubatın acıları. Mamak ve Diyarbakır Cezaevleri’nin acıları, gözaltında işkence acıları, Balyoz vs davalarındaki kumpaslar, 15 Temmuz’un acıları, 15 Temmuzdan sonra gelen olağanüstü dönemlerin biriktirdiği acılar. Henüz yeterince konuşulmuyor, ama orada bir yerlerde hem de yüzbinlerce insanın yüreğinde adaletsizlik isyanlarının biriktiği, üstelik bu isyan duygularının çocuklara intikal ettirildiği bir gerçek. Bülent Arınç’ın Diyarb akır Cezaevinde yaşananlar için söylediği “Bunları ben yaşasaydım ben de dağa çıkardım” sözleri, aslında insanların yüreğine konan “hesaplaşma duygusu”nun tercümesi.Nesillere kin, öfke, nefret ve sonunda “hesaplaşma duygusu” miras bırakıyoruz. Küme küme kin, nefret adaları oluşuyor."