Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, "AK Parti bünyesinden Soylu’nun iş tutma tarzına yönelik sancılı haberler geliyor. Soylu’ya MHP’nin ve Perinçek’in sahip çıkmasının arka planı sorgulanıyor. Ak Parti’nin hangi kodları nerelerde duruyor? Biz neyiz bugün? Emniyet bürokrasisi, Yargı bürokrasisi ne durumda? Cumhurbaşkanı’nın tek başına her şeye hakim olması mümkün mü? Soylu’nun satır aralarında verdiği mesajlar bir anlamda içeriye yönelik tehditler de içermiyor mu?- soruları soruluyor." değerlendirmesini yaptı.
Taşgetiren yazısında, "Bugüne gelirsek, olan bitene baktığımızda, “memleketin bağırsaklarında ne çok cüruf birikmiş” demek gerekmiyor mu? Meğer 90’ları çözmemişiz daha. Faili meçhulleri çözmemişiz. Yeşil’i kırmızıyı çözmemişiz. Adamın biri, dün 'kan banyosu' tehditleri görülmeyen, belli korku iklimi yaratması açısından kollanan birisi, başka türlü oynamaya başladı, memlekette bir kere daha kıyamet koptu. Genelde şöyle bakılıyor iktidar çevrelerinde: Herkes konuşur, ortalık toz duman olmuş gibi gözükür, sonunda Reis -bu reis Sedat Peker’i değil Erdoğan’ı ifade ediyor- konuşur ve her şey menziline iner. Peker konuştu, videoları 100 milyona yakın seyredildi, medyada tüketildi, tüketildi, tüketildi, Bahçeli konuştu, Perinçek konuştu, Soylu konuştu, toz dumanı artırmaktan başka sonuç vermedi. Sonunda kürsüye Cumhurbaşkanı Erdoğan çıktı. Soylu’nun yanında ağırlığını koydu ve ortalık süt liman oldu. İşte bu. Reis konuşur ve her şey rayına oturur. Öyle mi acaba? Her şey duruldu mu acaba? Soylu dosyası kapandı mı acaba? Pek öyle gözükmüyor." ifadesini kullandı.
Taşgetiren şunları kaydetti:
"Her yerden sorular sökün ediyor. Soylu’nun Ak Parti bünyesine attığı kılçık orada öylesine uslu uslu durur mu yani? Soylu’nun bürokrasiye attığı kılçık tepki doğurmaz mı yani? Peker’in ortaya attığı isimler, konular başka başka infilakları doğurmaz mı yani? Korkut Eken Kıbrıs’a Atilla Peker ile gitmiş. O arada Kutlu Adalı öldürülmüş. Hadi sormayın da görelim. Atilla Peker hangi misyonla Korkut Eken’e eşlik etmiş. Ne demiş Eken? “Bu tür olaylarda o günkü devlet stratejisine göre ‘eleman’ kullanılıyordu. “ Vay, vay, vay… Ne elemanlar ne işler yapmışlar? Hadi kapansın bakalım dosyalar?
Sedat Peker diyor ki: “Kürt iş adamları PKKyı destekliyor diye infaz edildi, oysa bu infazlar uyuşturucu rotasına el koyma amacı taşıyordu.”
Sonra isimler, isimler, isimler… "Hadi kapansın bakalım. Devlet Ajansı AA, besbelli ki -sipariş- haber yapıyor tartışmaların en civcivli zamanında. Peker’e koruma verilmesinde “FETÖ izi” buluyor, onu da götürüp Selami Altınoluk’la, Vasip Şahin’le iltisaklandırıyor. Selami Altınok Ak Parti milletvekili, Vasip Şahin İstanbul - Ankara valisi. Her ikisi de Tayyip Erdoğan’ın güvendiği sanılan isimler. Nasıl atılıyor ateşin içine? Ne menem şey bu “FETÖ izi” al vur yakmak istediğin insanların üzerine. AA neyi oynuyor”
15 Temmuz’un İstanbul Emniyet müdürü Mustafa Çalışkan hedefe konuyor. O da Soylu’ya meydan okuyor. Ne olacak şimdi? Ak Parti bünyesinden Soylu’nun iş tutma tarzına yönelik sancılı haberler geliyor. Soylu’ya MHP’nin ve Perinçek’in sahip çıkmasının arka planı sorgulanıyor. -Ak Parti’nin hangi kodları nerelerde duruyor? Biz neyiz bugün? Emniyet bürokrasisi, Yargı bürokrasisi ne durumda? Cumhurbaşkanı’nın tek başına her şeye hakim olması mümkün mü? Soylu’nun satır aralarında verdiği mesajlar bir anlamda içeriye yönelik tehditler de içermiyor mu?- soruları soruluyor. Sorular soruluyor da, nerede ise hiç kimsenin duymayacağı kulis ortamlarında soruluyor. Kim bilir belki de herkes “FETÖ izi” damgası yeme endişesi taşıyor. Devlet ajansı korsancılık oynayabildiğine göre. Ben uyarayım, bu gidiş bir gün yeniden “Allah affetsin” sözünün söyleneceği bir ortama doğrudur. Allah memleketi kasıp kavuran böyle günahları affeder mi bilmem."