Karar yazarı Taşgetiren: Geçim sıkıntısından boğulmakta olan halkın payına sadece “sabır” mı düşmektedir?

Karar yazarı Taşgetiren: Geçim sıkıntısından boğulmakta olan halkın payına sadece “sabır” mı düşmektedir?

Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, "Geçim sıkıntısından boğulmakta olan halkın payına sadece 'sabır' mı düşmektedir?" diye sordu. 

Taşgetiren yazısında, "Başkan Kavcıoğlu, faiz artıran büyük ekonomilerin yaşadığı 'Resesyon – Durgunluk riski'ne işaret ediyor. Yani faiz artırınca resesyon geliyor. Başkana göre faizi düşürünce enflasyonun yükseliyor olması, 'ihracata dayalı büyüme' tercihinin sonucu ve 'ilerde' kimin yaptığının doğru olduğu anlaşılacak. Buradaki soru şu: Acaba MB Başkanı gerçekten inanarak mı söylüyor bunu, yoksa başka türlüsünü ifade edememekten kaynaklanan bir gerekçe üretme zaruretiyle mi?" düşüncesini dile getirdi. 

Taşgetiren şu ifadeleri kullandı: 

"Malum ortada bir özdeyiş var: “Faiz sebep enflasyon sonuç!” Bu söz, bizdeki gibi sistem yapılanmalarında kolay itiraz edilemeyecek bir “İrade”den çıkıyor. Buna göre faiz düşürülünce enflasyonun da düşmesi gerekiyor ama, bizde bu faiz politikasına rağmen enflasyon düşmüyor, yükseliyor. Yani MB Başkanlarına söz dinletilse bile “enflasyon söz dinlemiyor!”

Enflasyonun düşüşü o “Yüksek İrade” tarafından en son 2023 Şubat - Mart aylarına ertelendi. Acaba en son enflasyon tahminini yukarılara doğru güncelleyen Kavcıoğlu da aynı kanaatte midir? Yani “kimin doğru, kimin yanlış olduğunu”nun ortaya çıkacağı zaman Şubat – Mart ayları mıdır? Yoksa, siyasi iradenin önüne sağlıklı raporlar, öngörüler koymaları beklenen teknokrat kadrolar bütün söylemlerini “Yüksek İrade”ye uyum çerçevesinde belirleme çabasına mı girmektedirler?

Bazı basit sorular var:

-Ekonomi yönetimi enflasyonun hangi oranını risk olarak görmekte, mevcut enflasyonu risk olarak değerlendirmekte midir?

-Döviz kurları hangi takvimde hangi seviyede olacak ve döviz kurları ile gelen enflasyon nasıl kontrol edilecektir?

-Türkiye’nin risk primi nasıl düşürülecektir?

--Türkiye ihracata dayalı politikayı alternatif olarak gördüğüne göre ihracat yapılan ülkelerdeki resesyonun geri yansıması Türkiye’yi nasıl etkileyecektir?

-Bütün bu gelişmeler içinde geçim sıkıntısından boğulmakta olan halkın payına sadece “sabır” mı düşmektedir?

Ekonomide hedeflerin tutturulduğuna dair bir inanç oluşabilse ekonomi otoritelerinin söyledikleri otoyolda bizim ters yolda olmadığımıza ilişkin bir güven oluşturacak ama asıl sorun da bu “Güven”de. Ne yazık ki herkesin yüreği ağzında…"