Cumhuriyet gazetesi yazarı Utku Çakırözer, Suriye’nin başkenti Şam’ın kırsal bölgesinde 21 Ağustos’ta kimyasal silah kullanıldığı iddia edilen ve yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili, Karargah'tan gelen son biligiyi paylaştı. Çakırözer, "Türk güvenlik birimlerine ulaşan son bilgiler ışığında Genelkurmay karargâhında hâkim görüşün 'Katliamın sorumlusu yüzde 99 Suriye ordusu' İlk gelen bilgilerde kimyasal saldırının uçaktan atılan füzelerle gerçekleştiği ileri sürülmüştü. Ancak daha sonra bunun doğru olmadığı bilgisi Ankara’ya ulaştı" dedi.
Utku Çakırözer'in Cumhuriyet'te "Yüzde 99 Esad'ın Ordusu" başlığı ile (26 Ağustos 2013) yayımlanan yazısı şöyle:
Başkent Şam yakınlarında yüzlerce masum sivilin geçen hafta kimyasal silah kulanılarak katledilmesi, iki yıldır süren Suriye krizini bir dönüm noktasına getirmiş durumda. Bu saldırının hem Suriye hem de bölge açısından çok önemli sonuçları olacak. Ya Suriye yönetiminin sorumlu olduğu yönünde güçlü bir kanaat belirecek ve Esad yönetimine karşı büyük olasılıkla ‘sınırlı’ bir askeri operasyon gündeme gelecek.
Ya da saldırıda muhalefetin parmağı olduğu yönünde güçlü bulgular ortaya çıkacak ve uluslararası toplum bugüne kadar muhalefete verdiği desteği gözden geçirme durumunda kalacak.
Düne kadar Suriye yönetiminin BM gözlemcilerini saldırının olduğu yere sokmaması şüphelerin Beşşar Esad rejimi üzerinde toplanmasına neden oluyordu. Ancak uluslararası baskı neticesinde Şam yönetimi dün BM gözlemcilerine izin verdi. Şimdi tüm dünya nefesini tutarak bu incelemenin sonucunu bekleyecek. Ancak bu arada başta ABD, Rusya, İngiltere, Türkiye ve İran olmak üzere, konuya ilgi duyan ülkeler kendi istihbarat kaynaklarını kullanarak sorumluyu önceden tespit için çabalıyor. Türk güvenlik birimlerine ulaşan son bilgiler ışığında Genelkurmay karargâhında hâkim görüş şöyle: "Katliamın sorumlusu yüzde 99 Suriye ordusu.” İlk gelen bilgilerde kimyasal saldırının uçaktan atılan füzelerle gerçekleştiği ileri sürülmüştü. Ancak daha sonra bunun doğru olmadığı bilgisi Ankara’ya ulaştı. Kesinleşen bilgiler, kimyasal silahların uçaktan değil, karada konuşlu top bataryalarından atıldığı yönünde. Uzmanlar bu tür kimyasal silah atma yeteneğine sahip top bataryalarının sadece Suriye ordusunda bulunduğuna dikkat çekiyor. Batı’nın onayı ile Arap ülkelerinden muhaliflere silah gönderildiği bilinen bir gerçek. Hatta bunun Türkiye üzerinden gönderildiği yönünde de güçlü iddialar var. Ancak Türk güvenlik birimlerinin elindeki bilgilere göre muhaliflerin elindeki silahlardan hiçbiri, o kimyasal saldırıyı gerçekleştirecek güçte değil. Bu bilgilerin değerlendirildiği kurumlarda da hepimizin kafasındaki soru işaretlerine yanıt aranıyor: Saldırıdan iki gün önce BM heyetini Suriye’ye davet eden Esad böyle bir saldırıyı neden yapsın? Bu noktada net bir kanaat ortada yok. Saldırıyı ordu birlikleri talimatla mı yaptı? Yoksa Esad’a bağlı askeri birimlerin içinde bir karşı komplo mu sözkonusu? Bilen yok.
Eğer BM raporu da Türkiye’nin elindeki bilgiyi doğrularsa, Esad yönetimine karşı askeri seçenekler gündeme gelecek. İşte bu seçenekler İstanbul ve Ürdün’de yapılacak bir dizi toplantı sonrası netleşecek. ABD ve Türkiye’nin de aralarında olduğu bir dizi ülke önce siyasi sonra da askeri seviyede yapılacak bu toplantılarda Esad’a nasıl bir karşılık verileceğini belirleyecek. Askeri toplantılara Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in katılacağı iddiaları gündeme gelmişti. Ancak askeri kaynaklar, Org. Özel’in gidişinin söz konusu olmadığını, Türkiye’yi toplantıda Genelkurmay 2. Başkanı Org. Yaşar Güler ya da Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Erdal Öztürk’ten birinin temsil edeceğini belirtiyor. 30 Ağustos öncesi TSK içindeki vedalar nedeniyle, Ürdün’de yapılacak askeri toplantıya 2. Başkan Org. Güler’in gönderilmesi olasılığı daha düşük olarak değerlendiriliyor. Çdk büyük bir olasılıkla Harekât Başkanı Korg. Öztürk toplantıya katılacak.
Toplantıda kimyasal silah saldırısının sorumlusunun Esad rejimi olduğunun ortaya çıkması durumunda atılacak adıma ilişkin seçenekler masaya yatırılacak. Oluşturulacak bir ‘Gönüllüler koalisyonu’nun yürüteceği sınırlı bir hava operasyonundan, NATO’nun üstleneceği ‘Suriye içinde uçuşa kapalı bölge uygulaması’na kadar çok çeşitli askeri operasyon seçenekleri bu toplantıda gündeme gelecek
Diplomatik temas trafiğinin yoğunlaştığı gündemde, uluslararası haber ajansları dün önemli bir haberi dünyaya duyurdu. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, kimyasal saldırıdan bir gün sonra, perşembe günü, Suriye Dışişleri Bakanı Velid el Muallim ile bir telefon görüşmesi yaptığı bilgisi yer aldı bu haberlerde. Bu telefon görüşmesi çok büyük olasılıkla, ABD ile Suriye arasında, son iki yıl içinde yapılan ilk üst düzey doğrudan temas olarak tarihe geçecek.
Kerry’nin Şam’ı arama gerekçesi belli: ABD yönetimi üzerinde ‘askeri operasyon’ baskısı var. Obama ise askeri güç kullanımına isteksiz. Amerikalı bakan, bizzat Esad yönetimini arayarak, tarafsız BM incelemesine izin vermeleri için baskı yapıyor. Ya küçük bir ihtimal de olsa ABD’nin askeri operasyonu engellenecek, ya da süreç bir operasyona gidecekse bunun uluslararası meşruiyeti yaratılacak.
Kerry’nin aylar sonra Muallim’e ettiği bu telefon, bir kez daha gösterdi ki, en büyük ülkeler dahi ulusal çıkarları söz konusu olduğunda arzu etmedikleri opsiyonlar dahil her tür adımı denemek zorundadır.
Acaba Kerry’nin krizin ortasında Şam’a açtığı bu telefondan Ankara’da ders çıkaranlar olacak mı?