Karayılan: Bir halkla barış istiyorsanız, önderini hapiste tutamazsınız

Karayılan: Bir halkla barış istiyorsanız, önderini hapiste tutamazsınız

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, “Artık lafla süreç yürüyemez. Hükümet pratik adımlar atmalıdır. Aksi halde herkes kendi yoluna gider” dedi. Karayılan, “Kürt halkı, Başkan Apo’yu Önderliği olarak görüyor. Eğer sen bir halkla barış yapmayı istiyorsan, onun önderini zindanda tutamazsın. Bunun önünün açılması gerekiyor” diye konuştu.

“Bugün bölge kaynıyor ve herkes kendi hakkını arıyor. Kürt halkı da artık ayaklar altında ezilemeyecektir. Türk devletinin ve tüm ilgili güçlerin bu gerçeği iyi bilmesi gerekiyor” diyen Karayılan, “Önümüzdeki gün ve haftalar, netleşme dönemidir. Türk devleti artık netleşmek zorunda” dedi.

Türkiye’nin NATO’nun oluşturduğu IŞİD’le mücadele platformuna PKK karşıtlığı üzerinden dahil olduğunu belirten Karayılan, “Yeni Dışişleri Bakanı ağzından baklayı çıkardı; açıkça teröristlerin eline silah geçmesini istemediklerini belirtti. Peki terörist kimdir? IŞİD’i kim silahlandırmış? Türkiye kılıcını çekmiş, ‘PKK’nin eline silah geçmesin’ diyor. İyi de hani biz barışacaktık! Bu düşmanlık ne anlama geliyor!” dedi.

Özgür Gündem’de yer alan habere göre, Karayılan, çözüm sürecine ilişkin şu uyarılarda bulundu:

“Yeni kurulan hükümet açıkladığı programında çözümü geliştireceğini belirtti. Eğer bunda gerçekten samimilerse, o zaman Kürtlere ve Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı yapılan düşmanlığa son vermeleri gerekmektedir. Ve artık pratik adımlar atılmalıdır. Bunun için öncelikle çözümün yol haritasının hemen netleştirilmesi gerekmektedir. Demokratik müzakere heyeti oluşturulmalı ve izleme heyeti kurulmalıdır. İlkeler paketi açıklanmalıdır. Tabii ki Kürt tarafının baş müzakerecisi olarak Önder Apo’ya artık çalışma imkanları oluşturulmalıdır. Sekreterlerinin devreye girmesi gerekmektedir, danışmanlarının olması lazımdır. Yani müzakerelerin ve çözümün gelişmesi açısından artık İmralı koşullarının aşılması gerekiyor. AKP hükümeti bu konuda bir ciddiyeti taşıyorsa, bilmeli ki artık sadece konuşmayla ve lafla sürecin devamı mümkün değildir.

Eğer Kürt halkı ve Türk devleti bu önemli dönemde gerçekten bu sorunu çözecekse, o zaman ciddi adımların atılması gerekmektedir. Şüphesiz bu adımlardan en önde geleni de artık Önder Apo’nun birinci muhatap olarak rolünü oynayabilmesi için bizimle ve gerekli her yerle diyalog yapabilmesinin koşullarının oluşturulmasıdır. Kimse bunu artık göz ardı edemez. Kürt halkı, Başkan Apo’yu Önderliği olarak görüyor. Eğer sen bir halkla barış yapmayı istiyorsan, onun önderini zindanda tutamazsın. Bunun önünün açılması gerekiyor. Yani acil olarak gerekli olan şeyler bunlardır. Bunun için daha fazla zaman kaybedilmesine gerek yoktur; en hızlı bir şekilde adımların atılması gerekmektedir. AKP hükümeti bu konuda bir ciddiyeti taşıyorsa, bilmeli ki artık sadece konuşmayla ve lafla sürecin devamı mümkün değildir; pratik adımların atılması dönemi başlamak zorundadır.”

 

Çaresiz değiliz

 

“Kürt halkı kimseden bir şey beklemeden inisiyatif alarak kendi çözüm sistemini kurmalı ve yaşamsallaştırmalıdır” diyen Karayılan son olarak şunlara dikkat çekti: “Bugün bölge kaynıyor ve herkes kendi hakkını arıyor. Kürt halkı da artık ayaklar altında ezilmeyecektir. Türk devletinin ve tüm ilgili güçlerin bu gerçeği iyi bilmesi gerekiyor. Artık her şey bu dönemde netleşmek durumundadır. Önümüzdeki gün ve haftalar, netleşmenin yaşanacağı gün ve haftalardır. Tamamen bir netleşmenin yaşanması gerekiyor. AKP hükümeti bunu doğru anlamalı, Kürdistan’da çözüm adımları atmalı, Türkiye’de demokratikleşmeyi geliştirerek demokratik cumhuriyeti bir gerçeğe dönüştürmeyi hedeflemelidir. Aksi takdirde, yani ülkeyi demokratikleştirmezse kendisi de tehlikelerle yüz yüze kalacaktır. Çünkü çözüme ve Türkiye’nin demokratikleşmesine karşıt olanlar da vardır. Elbette onlar da sadece izlemiyorlar, kendi açılarından çeşitli çabalar sergiliyorlar. Şartlarımız bugün sorunun çözümü için her dönemdekinden uygundur. Eğer böyle olmazsa ve bu olumlu koşullar değerlendirilmezse, süreç tıkanır ve herkes kendi yolunda gider.”

 

Terörist kim? Hani biz barışacaktık!

 

Bölgede yaşanan çatışmalar ilişkin uyarılarda bulunan Karayılan şunlara dikkat çekti: “Şu an NATO’ya bağlı 10 devletten oluşan bir IŞİD’e karşı mücadele platformu oluşturulmakta. Türkiye de bu 10 devletin içerisinde yer almakta. Ama Türkiye’nin aktif olmayacağını, pasif bir konumda yer alacağını belirtiyorlar. Bu, Türkiye’nin esas olarak ne için bu platformun içerisinde yer aldığını daha iyi ortaya koyuyor. Türkiye, PKK’nin eline silah geçmemesi için bu sürecin dışında kalmak istemiyor. Yeni Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ağzından baklayı çıkardı; açıkça teröristlerin (yani PKK’nin) eline silah geçmesini istemediklerini belirtti. Peki terörist kimdir? Şimdiye kadar IŞİD’in eline geçen silahlar kimin yoluyla gitmiş? IŞİD’i kim silahlandırmış? Rojava Devrimi’ni tasfiye etsin diye her türlü desteği sunan kimdir? Bunların hepsi artık tüm kamuoyu tarafından bilinen şeylerdir. Şu an IŞİD’e karşı savaşan güçlere silah yardımı yapılması tartışması söz konusu. Türkiye ise kılıcını çekmiş ve ‘PKK’nin eline silah geçmesin’ diyor. Tamam, iyi de hani biz barışacaktık! Hani aramızda bir çözüm süreci vardı! O zaman bu uluslararası düşmanlık ne anlama geliyor! Şu an en önemli konuların başında Türk devletinin uluslararası düzeyde de Kürt Özgürlük Hareketi’ne ve Kürt halkına karşıtlığını durdurmamış olması gelmektedir. Ancak sadece uluslararası alanda değil, ülkenin içinde de Kürtlere karşıt bir duruş vardır. Gerek diplomatik, gerekse de toplumsal ve askeri olarak bir karşıtlık devam ettirilmektedir. Bu bizde büyük bir şüphe oluşturuyor."