Karayılan'dan suikast iddiası ve tehdit: Türkiye'de bir tek lider kalmaz

Karayılan'dan suikast iddiası ve tehdit: Türkiye'de bir tek lider kalmaz

T24- Yakalandığı yönünde İran kaynaklı haberler çıkan PKK liderlerlerinden Murat Karayılan, kendisine yönelik suikast planlarının yapılmakta olduğunu iddia ederek tehditlerde bulundu. Başbakan Erdoğan’ın tehditlerine karşılık güçlerinin sadece yüzde 5’ini hareket geçirdiklerini belirten Karayılan, “Eğer biz savaş gücümüzün önünü açar, resmi savaş karar ve talimatını verirsek, Türkiye’yi alt-üst ederler. Başbakan kendisini kaybetmemelidir!” dedi. Karayılan, Öcalan’dan da üç haftadır haber alamadıklarını belirterek, “Eğer Önderliğimize herhangi bir şey olursa o zaman Türkiye’de bir tek lider bile kalmaz. Bu durumda herkes çok pişmanlık yaşar” diye konuştu.

 PKK’ya yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı’nın haberine göre, Murat Karayılan 15 Ağustos’un yıldönümü nedeniyle yapılan kutlamaya katıldı. Karayılan, burada yaptığı konuşmada Türkiye için “AKP devleti” tanımını kullanırken, hakkındaki yakalanma haberlerini yalanladı ve sert uyarılarda bulundu. Karayılan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “tehditleri” ile Öcalan’a uygulanan tecrit ve görüş engellerine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

İran’ın 16 Temmuz’dan beri Kandil’e yönelik gerçekleştirdiği saldırılara da dikkat çeken Karayılan, bu saldırıların salt PKK ve PJAK’a yönelik olmadığı, Kürt halkının iradesine yönelik olduğunu da belirtti. Karayılan şöyle konuştu: 

 “Kandile yönelik bu saldırı bir yıl öncesinden Irak, Türkiye ve İran tarafından planlanmıştır. Bu saldırının amacında hem Demokratik Özerkliğin boşa çıkarılması hem de ulusal birliğin gelişmemesi amacı vardı. Bu bir plan ve komplodur. Kürt siyaseti tarafından ilan edilen Demokratik Özerklik aslında AKP’nin gerçek yüzünü daha da açığa çıkardı. Demokratik Özerkliğin ilanı ardından Kandil’e yönelik saldırılar gerçekleştirildi. 14 Temmuz’da Özerklik ilan edildi, DTK yaptığı kongrede ulusal birliğe ilişkin bir komisyonun oluşturulduğunu dile getirdi. Bunun üzerine hem ulusal birliğin gelişmemesi hem de Demokratik Özerkliğin boşa çıkarılması amacıyla Kandil’e yönelik saldırılar gerçekleştirildi. Saldırı elbette sadece İran tarafından gerçekleştirilmedi. 

Suikast planları iddiası 

Bu saldırı planının 12 Haziran seçimlerinden önce de karar altına alındığını belirten Karayılan, “Kandil’e yönelik planların altında hareketin yönetimine darbe vurmak, suikast yapma amacı vardır. Basına yansıyan tutuklama haberlerini sadece yalan-yanlış haberler, psikolojik savaş yöntemleri ve haberleridir, diyerek ele almamak gerekiyor. Konseptin çapı geniştir” diyerek, devamla şunları belirtti:“Bu plan seçimlerden önce de vardı ama şimdi gündeme girdi. Hareketin komuta kontrol merkezini darbelemek, hareketin yönetimine saldırmak ve suikast yapma girişimleri var. Kandil’e yönelik bütün planların altında bunlar var. Bunu bir komplo olarak algılayabiliriz. Konseptin çapı geniştir. 2008 yılında Türkiye öncülüğünde bir konsept vardı. Karayılan Başbakan’ın “artık iyi niyet göstermeyeceğiz” sözlerine işaret ederek, bir savaş kararının alındığına vurgu yaptı ve şöyle devam etti: “Bütün bunlarla birlikte bir de ‘biz artık iyi niyet sergilemeyeceğiz. Biz artık yeni strateji ve uygulamalarla ezeceğiz’ diyorsun. Önderlik ‘ben bunu kabul etmiyorum’ diyerek 27 Temmuz’da ‘ben aradan çekiliyorum’ dedi. Protokollere olumlu cevap verilmesi gerekiyordu ama bırakalım olumlu cevap, sertleşme gelişti. Çünkü AKP Kürt sorununu şiddetle çözme kararını almıştır yani savaş kararını almıştır. Önderliğin aldığı bu kararda bize dönük de eleştirileri vardı. Biz Önderliğin eleştirilerine anlam veriyoruz. Çözüme yeten bir pratiğimiz olmadı.

Mücadelemiz belli bir düzey yarattı ama bu, çözümü geliştirecek düzeyde olmadı. Biz bunun özeleştirisini veriyoruz ve üzerinde durulması gerektiğini düşünüyoruz. Ama esas olarak Önderliğimizin tavır almasının nedeni biz değiliz, AKP devletidir! Süreci yumuşatmak, protokollere yanıt vermek ve 12 Haziran seçimlerinin sonuçlarına doğru cevap vermeleri gerekirken savaş kararı aldılar. Şimdi bazıları ‘Öcalan neden geri çekiliyor’ diyorlar. Halbuki hükümet savaş kararı almış; Önderliğimiz nasıl ben barış için daha da çaba harcayacağım, diyebilir ki? Önderlik 18 yıldır barış için çaba harcıyor. Erdoğan ise kendi konuşmasında bizzat ‘bundan böyle yeni taktik ve stratejilerle yöneleceğiz’ diyor. Elbette ki Önderliğimiz de bunun üzerine bu tavrı aldı. Ancak yine de Önderlik bir açık kapı bırakarak ‘devletle bir kez daha görüşeceğim’ dedi.”“Güçlerinin henüz yüzde 5’ini bile harekete geçirmediklerini, savaş güçlerinin önünü açarlarsa Türkiye’nin alt-üst olacağını iddia eden Karayılan, ”Başbakan kendisini kaybetmemelidir! Bizi tehdit ederek, askeri güçleri bizim üzerimize çekmek istiyor ve Medya Savunma Alanları’nı hedeflemek istiyor. Yine sivil siyasete yönelerek, bir ezme hareketini geliştirmek ve Önderliğimizi tecrit altına almak istiyor”  diye konuştu. “Türk devletinin bizi vurmak için Özel kuvvet elemanlarını Ranya’ya, şuraya-buraya gönderdiğini iyi biliyoruz. Ama bu bizi korkutmayacaktır ve onlar asla bu konuda sonuç almayacaklardır. Bu tehditlerin hepsi boştur” diyen Karayılan sözlerini şöyle sürdürdü:  Eğer Önderliğimize herhangi bir şey olursa o zaman Türkiye’de bir tek lider bile kalmaz. Bu durumda herkes çok pişmanlık yaşar. Onun için herkesin akli selim olması ve oynanmaması gereken şeylerle oynamaması gerekiyor. Biz barışçıl ve demokratik yollarla çözüme hazırız. Ama savaş kararını verenlere ve şiddete karşı biz savaşa da hazırız. Bu dönemde sadece kendimizi korumayı değil, dönemin hedeflerini de yerine getireceğiz. Dönemin hedefleri Önderliğimizi özgürleştirmek ve demokratik özerkliği yaşamsallaştırmaktır. Bu hedefimizi pratikleştireceğiz. Mücadelemiz buna yönelecektir. Bundan böyle artık sorunun çözülmesi demek öncelikle Önderliğimizin sağlık sorununu çözmek, güvenlik ve özgürce hareket edebilme sorununu çözmek anlamına geliyor. Bu pratikleşmezse artık bu sorunun çözümünde gelişme de olmaz.”