Karikatüristler Yılmaz Aslantürk ve Metin Üstündağ Arnavutköy'deki evinde ölü bulunan meslektaşları Galip Tekin'in hayatını kaybetmesiyle ilgili konuştu.
Galip Tekin'in kalp krizi dolayısıyla hayatını kaybettiğini açıklayan Aslantürk, "Yoğun bir tempoda çalışıyordu. Galiba o tempo ve sıcaklar tetiklemiş olabilir. Sosyal medyada çoğu insan, alkol ile problemi üzerine gidiyor ama öyle bir şey yok" ifadesini kullandı. Metin Üstündağ da meslektaşını "Herkes için cenazelerde söylenen kalıp cümleyi 'yeri doldurulamayacak' denilen şeyi birebir karşılayan biri" ifadeleriyle anlattı.
Türkiye'de çizgi roman geleneğinin önde gelen isimlerinden Galip Tekin bugün (6 Temmuz 2017) evinde ölü bulunmuş; vücudunda şüpheli herhangi bir bulguya rastlanmamıştı.
Türkiye'nin önde gelen karikatüristleri, Galip Tekin'in ölümü ardından T24'e konuştu.
Galip Tekin ile ölümünden önce bir proje üzerinde çalıştıklarını ifade eden Aslantürk, şunları kaydetti:
"Galip Tekin ile bir çizgi roman projemiz vardı. Ağustos ayında çıkaracaktık. Harıl harıl ona çalışıyordu. Yeni çizerler buluyorduk, onları yetiştiriyordu. Onlara hikaye yazıyordu. Çizgilerini adam etmeye çalışıyordu. Yoğun bir tempoda çalışıyordu. Galiba o tempo ve sıcaklar tetiklemiş olabilir. Sosyal medyada çoğu insan, alkol ile problemi üzerine gidiyor ama öyle bir şey yok."
Galip Tekin’in yerinin doldurulamayacağını belirten karikatürist Metin Üstündağ, şöyle konuştu:
"Boş klişe gibi bir laftır ama Galip Tekin için yeri çok doğru, çünkü çok özel bir dünyası olan, öncesi olmayan bir dünya bu. Yani, bir sürü karikatürcünün, çizgicinin işleri taklit edilebilir. Fakat, Galip Tekin’in ne çizgisi ne dünyası taklit edilemez. O başka bir, düşünme biçimi var. Fantastik, bilim kurgu, ama yerel de olabilen, yaratıklar, ruhlar bir şeyler falan. Bizim, çizgi geleneğimizde hiç olmayan işler yaptı. O yüzden kendi açtığı bir yol, kendi başlattığı evren var. Dolayısıyla, çok önemli…
"Bir de hep şeyi söylüyorum, bir sürü yazar çizerin sadece okurları vardır. Galip Tekin’in fanatikleri vardı. Bu çok önemli. Ben daha, ölü okuruyken, bu işe başlamadan önce derginin yazılarını ve Galip Tekin’in sayfasını en sona ayırırdım. Çünkü en keyif alarak, ekmekli kadayıf gibi bir tatla adlandıracağım bir şey. Çok keyif alırdım. Bir de Galip Tekin’i okursun bitmez. Sen yeniden kafanda birkaç gün, birkaç ay devam ettirirsin. Mesela, aklımda kalan o kadar çok hikâyesi var ki.
(“80’li yıllarda siyasi çizmek yasaktı ben de uzay çizimlerimle beraber bunu yapmaya çalıştım” açıklaması ile ilgili): "O da ayrı bir şey. Zaten metaforlara çok açık, oradaki yaratıkların, tiplerin mutlaka karşılığı var zaten. Ama onu bambaşka bir yerlere götürdü. Kaba saba durmuyordu. Ayrı bir estetik bitirdi. Yoksa mesela sonradan biraz ortalık sakinleşince yine aynı şeyleri çizmeye başladı. Çünkü bambaşka bir dünya çıkardı ortaya. Dolayısıyla, öyle anlatma daha hoş oldu açıkçası.
"Eserleri de hakikaten benzersiz. Hakikaten öyle biri yok. Herkes için cenazelerde söylenen kalıp cümleyi 'yeri doldurulamayacak' denilen şeyi birebir karşılayan biri. Galip Tekin için kullanılabilir bu cümle.
(Çizgi roman çizmesi ile ilgili): "Aslında önceden komik karikatürler yapıyordu. Fakat, bu çizgi romana yöneldikten sonra hep çizdi. Ayrıca, Boğaziçi Üniversitesi’nde çizgi roman üzerine dersler de veriyordu. Şimdi bizde, bu ağabey demek büyüklü küçüklü bir şey değil. Ağabey demek usta demek üstat demek. Yani, bizdeki ağabeyin karşılığı o, Galip ağabeydir o, üstattır. Son kalan birkaç ağabeydendi. Dediğim gibi bir sürü karikatürcünün çizgilerini biraz taklit edebilirsin. Ama Galip Tekin’in hem öykü kurma hem çizgisi hem de finalleri çok sürprizliydi.
"Birkaç tane mayınlı hikâyesi var mesela, hep aklımda. O kafa onu nasıl düşünüyor diye… Bir tanesi, mayının üzerinde kalıyor kaçakçı. Ayağını kaldırdığında patlayacak. Mayını söküyor, ayakkabısına bağlıyor. Bir süre öyle mayınla dolaşıyor. Her korkuyor. Ama yatarken bile çıkarmıyor.
"Bu çok acayip bir kafa. Yani, hep böyle değişik hikâyeleri vardı."