Türkiye’nin modernleşme sürecinde bir dönüm noktası olan 1908 Devri’minin yaşandığı 100 yıl öncesine yolculuk... ‘Türkiye’nin geçmişteki çokkültürlü yapısı ve bunun yok oluş sürecine ilişkin kitaplar yayımlayan’ Birzamanlar Yayıncılık, mutlakiyetçi bir yönetimden cumhuriyete geçişte temel basamak olan 1908 Devrimi’ni, bir başka deyimle 2. Meşrutiyet’i Osman Köker editörlüğünde hazırlanan ‘Yadigâr-ı Hürriyet’ adlı bir albüm/kitap’la selamlıyor. Kitapta Orlando Carlo Calumeno Koleksiyonu’ndan derlenen Meşrutiyet kartpostalları ve madalyalarının yanı sıra Aykut Kansu’nun devrim sürecini anlatan, sonuçlarını değerlendiren yazısı yer alıyor. 300’e yakın kartpostal, madalya, fotoğraf, afiş, hatıra objesini bir araya getiren ‘Yadigâr-ı Hürriyet’, Manastır’daki Bulgar çetelerinden Selanik’te anayasanın ilanını, İstanbul Tarlabaşı’nda, İzmir Ermeni mahallesinde, Amasya ve Maraş’taki kutlamaları resmeden, bazısı Osmanlıca, Ermenice, Rumca, Ladino ve Fransızca olmak üzere beş dilde hazırlanmış kartpostallara; Anayasanın yeniden yürürlüğe konması nedeniyle basılmış resmi ve gayrıresmi madalyalara; tütün tabakasından kibrit kutusu kaplarına, saatlere kadar uzanan çok çeşitli görsel malzeme, devrim süreci hakkında daha somut bilgi edinmemizi sağlarken ‘hürriyet’ coşkusunu da günümüze taşıyor. ‘Yadigâr-ı Hürriyet’in sunuş yazısında, 10 yıl önce yayın yönetmenliğini yaptığı Toplumsal Tarih dergisinde ‘İlan-ı Hürriyet’in 90. yıldönümü’ başlığıyla iki sayı süren bir yazı yazdığını hatırlatan Osman Köker, o dönemde, Türkiye’nin modernleşme tarihinde çok önemli bir aşamayı ifade eden bu tarihsel olayın 2008’deki 100. yıldönümünün, tarihçiler arasındaki tartışmalardan gazete stünlarındaki politik değerlendirmelere ve halk katılımlı kutlamalara kadar görkemli geçeceğini umduğunu ama yanıldığını ifade ediyor: “2008 yılında Türkiye’nin içinde bulunduğu politik atmosfer maalesef böyle yaygın bir geçmiş değerlendirmesine fırsat tanımıyor ve 1908 Devrimi Türkiye’de ve yurtdışında düzenlenen toplantılarla yine esas olarak tarihçilerin gündemini meşgul etmekle kalıyor.” Anayasa kabul olundu Osmanlı’nın hızla dibe doğru battığı 1876 yılında, yaşanan kriz ortamından kurtulmak amacıyla birtakım hak ve özgürlüklerden bahseden bir anayasa (1. Meşrutiyet) kabul edilmişti. Ancak hak ve özgürlüklere yeterince açılım getirmeyen ve iktidarı da seçilmiş siyasetçilere deslim etmeyen bu anayasa bile kısa süre içerisinde mutlakiyetçi çevrelerde ciddi rahatsızlık yaratmış, Rusya ile yapılan savaş bahane edilerek rafa kaldırılmıştı. II. Abdülhamid’in 30 yılı aşkın süredir devam eden İstibdad rejimine son veren 1908 Devrimi ise Osmanlı Devleti’ni oluşturan farklı unsurların kendi milli kimliklerinin üzerini örtmeksizin giriştikleri ilk ve son siyasal hareket oldu. 1789 Fransız Devrimi’nin ‘Hürriyet, Eşitlik, Kardeşlik’ sloganlarının yanında ‘Adalet’ sloganının da öne çıkarıldığı devrim, bir bakıma gecikmiş bir Fransız Devrimi’dir ve Cumhuriyet’e giden yolun da başlangıcı sayılır. (RADİKAL)