Washington Post gazetesi'nde, Suudi Arabistan’da kadın aktivistlerin işkence gördüğünü ve çoğu Batı medyasının buna duyarsız kaldığı savunuldu. Gazetede Sarah Aziza imzasıyla çıkan makalede, "Kaşıkçı’nın bir kabus gibi öldürülmesi, Veliaht Prens'in ülkeyi nasıl yönettiği konusunda bizi uyandırdı. Oysa, bu cinayet, Veliaht Prens tarafından oluşturulmuş acımasız baskı modelinin sadece bir uzantısıydı" ifadeleri yer aldı.
Washington Post gazetesi, Suudi Arabistan’da kadın aktivistlerin hapsedilerek işkenceye maruz kaldığını ve çoğu Batı medyasının bu konuya ilgi göstermediğini savundu.
Sarah Aziza imzasıyla çıkan, “Suudi Arabistan’ın kadın reformculara karşı acımasız tavrı bizi çok önceden uyandırmalıydı” başlıklı makalede, ülkedeki kadın aktivistlere yönelik uygulamalara dikkat çekildi. İnsan hakları örgütlerinin uyarılarına rağmen, birçok batılı liderin Suudi Arabistan’daki adaletsizlikler yerine genç reformcu Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın “Suudi Rönesansı”na odaklandığı belirtilen makalede, kadınlara yönelik araba kullanma yasağı kaldırıldığı halde kadın hakları konusunda yıllarını veren aktivistlerin demir parmaklıklar ardında tutulmasındaki ironiye dikkat çekildi.
Makalede, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti konusunda ortaya çıkan delillerin, Veliaht Prens hakkında gelecekte meşru bir lideri olup olmayacağı konusunda şüphelere neden olduğu belirtilerek, “Sonunda, Kaşıkçı’nın bir kabus gibi öldürülmesi, Veliaht Prens'in ülkeyi nasıl yönettiği konusunda bizi uyandırdı. Oysa, bu cinayet, Veliaht Prens tarafından oluşturulmuş acımasız baskı modelinin sadece bir uzantısıydı.” değerlendirilmesi yapıldı.
Uluslarası toplumun Muhammed Bin Selman’ı, Kaşıkçı cinayetinden çok önce azarlaması gerektiği savunulan makalede şu yoruma yer verildi:
“Veliaht Prens yönetiminin doğasından şüphe etmek için bir zaman olduysa eğer, o çok geride kaldı. Tüyler ürpertici işkence raporları bize, yanlış yerlere yaptığımız kredilendirmeden dolayı hala büyük bir bedel ödendiğini hatırlatıyor. Ve çoğumuz bir Suudi hapisanesinin içini göremeyecek olsak da, pişman olunmamış bir Muhammed tehlikesi küresel bir tehlikedir. Veliaht Prens, acımasızlığı için anlamlı bir bedel ödemediğine kani olduğu müddetçe, biz Suudi Arabistan’da, Yemen’de ve değişik yerlerde daha çok kan dökülmesini bekleyebiliriz.”
Aynı gazetede Jennifer Rubin tarafından kaleme alınan “Jared Kushner ne yaptı?” başlıklı makalede de ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı ve baş danışmanı Kushner’in Muhammed Bin Selman ile devam eden ilişkisi, özellikle Veliaht Prens'e Kaşıkçı cinayetinden sonra tavsiyelerde bulunması eleştirildi.
Makalede “Belli ki dış politika konusunda kayınpederi gibi ahmak ve toy olan Kushner, Suudilerin yönlendirmelerine karşı onun elini kolunu bağlıyor.” yorumu yapıldı.