Katar, ticari ve ekonomik açıdan Batı'nın yerini tutabilir mi?

Katar, ticari ve ekonomik açıdan Batı'nın yerini tutabilir mi?

Özge Özdemir

Türkiye ile Katar arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler, son dönemde yaşanan gelişmeler ile tekrar gündeme geldi.

ABD ile Türkiye arasında yaşanan gerilim ile beraber döviz kurlarında oynaklığın artması, Türk Lirası'nın hızlı bir şekilde Dolar'a karşı değer kaybetmesine yol açmıştı.

Tam da böyle bir dönemde öncelikli olarak Katar'ın Türkiye'ye 15 milyar dolar yatırım yapacağı açıklandı. Daha sonra iki ülkenin merkez bankaları arasında swap anlaşmasının imzalandığı duyuruldu.

İki ülkenin Merkez Bankası Başkanları Murat Çetinkaya ile Abdullah Bin Suud Es-Sani tarafından imzalanan anlaşma kapsamında piyasalara likidite sağlanması ve finansal istikrarın desteklenmesi amaçlanıyor.

Anlaşma kapsamında ilk aşamada kullanılacak kaynağın 3 milyar dolar olacağı belirtildi. Türkiye Merkez Bankası, anlaşmayla ilgili olarak internet sitesinde şu açıklamayı yaptı:

"Söz konusu anlaşma 3 milyar USD karşılığı Türk Lirası ve Katar Riyali cinsinden imzalanmıştır. Anlaşmanın temel hedefi yerel para birimleri üzerinden gerçekleştirilen ticareti kolaylaştırmak ve iki ülkenin finansal istikrarına destek sağlamaktır."

Türkiye de geçen yıl Katar ve Körfez ülkeleri arasında yaşanan gerilim sırasında Katar'a destek olmuştu.

Uzmanlar, Katar ile atılan adımların yatırımcılara güven vermesi açısından kısa süreli bir yardımının dokunacağını, ancak uzun dönemde özellikle Türkiye'nin dış finansman açığı göz önünde bulundurulduğunda Batı'nın yerini tutamayacağını söylüyor.

İhracatta payı yüzde 1'in altında

Türkiye, Katar'a 2017 yılında 649 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirdi.

Bu tutar, Türkiye'nin geçen yıl gerçekleştirdiği toplam 157 milyar dolar değerindeki ihracatın içinde yüzde 1'inin de altında kalıyor.

Türkiye'nin Katar'dan ithalatı ise 2017 yılında 264 milyon dolar olarak gerçekleşti. Katar'ın Türkiye'nin ithalatından aldığı pay yüzde 0,11.

Ekonomi Bakanlığı'nın verilerine göre Katar'a ihraç edilen ürünlerin başında gemiler-yatlar, elektrikli-elektronik ürünler, makineler ve mobilyalar geliyor.

Katar'dan ithal edilen başlıca ürünler ise mineral yakıtlar (LNG), plastik ürünleri, alüminyum ve ürünleri.

Katar yatırımda 19. sırada

Doğrudan yabancı yatırım verileri açısından da Batı ülkelerine kıyasla Katar gerilerde kalıyor.

Ticaret Bakanlığı'nda yer alan uluslararası doğrudan yatırım verilerine baktığımız zaman son 8 yılın rakamları toplandığında Katar'ın yabancı yatırımcı ülke olarak 19'uncu sırada bulunduğunu görüyoruz.

Katar'ın Türkiye'ye son sekiz yılda yaptığı toplam yatırım 1 milyar 683 milyon dolar.

Bu tutar 2017 yılında 100 milyon dolar, 2016 yılında 420 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Türkiye'ye en büyük doğrudan yatırımı gerçekleştiren ilk 5 ülke ise Hollanda, ABD, Avusturya, İngiltere ve Lüksemburg.

Financial Times'a bu konuyla ilgili olarak konuşan Renaissance Capital'ın başekonomisti Charles Robertson, Katar'ın yapacağı 15 milyar dolarlık yatırımın neredeyse Türkiye'ye son 8 yılda yapılan yabancı yatırımın yıllık ortalamasına eşit olduğunu vurgulamış, o yüzden bu rakamın önemli olduğunu söylemişti.

Ancak Türkiye'nin önümüzdeki bir yıl içinde çevirmesi gereken dış borcun 200 milyar doların üzerinde olduğunu vurgulayan uzmanlar ise bu tutarın yetersiz olduğunu söylüyor.

230 milyar dolar dış finansman ihtiyacı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) açıkladığı verilere göre Türkiye 2017 yılını 47 milyar 100 milyon dolar cari açık ile kapadı.

Bu, dış finansman ihtiyacının sadece bir ayağını oluşturuyor.

TCMB'nin açıkladığı Haziran ayına dair verilere göre ise Türkiye'nin bir yıl içinde döndürmesi gereken kısa vadeli dış borç stoku 179 milyar dolar.

Bu da Türkiye'nin bir yıl içinde ihtiyaç duyduğu dış finansmanı 230 milyar dolar seviyesine kadar çıkarıyor.

Londra merkezli ekonomik danışmanlık kurumu Capital Economics'ten ekonomist Yasemin Engin, Türkiye'nin 230 milyar dolar seviyesinde olan dış finansman ihtiyacı yanında Katar'ın vaat ettiği 15 milyar dolarlık yatırımın 'yeterli olmadığını' söylüyor.

Engin'e göre yatırımcılar, ortodoks para politikası ile sıkı mali politika görmeyi talep ediyor.

Türkiye'nin geçen yaz Körfez ülkelerinin uyguladığı abluka sırasında yardım eli uzatmasından beri Katar'ın Türkiye'den ihracatını artırdığını söyleyen Engin, yine de bu durumun Batı'ya alternatif oluşturamayacağı görüşünde:

"Türkiye'nin Avrupa Birliği ve NATO ile olan tarihi bağlarına baktığımız zaman, Katar ve Türkiye arasındaki güçlü ekonomik ve askeri ilişki soluklaşıyor. AB halen Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı."

Katar menşeili 131 şirket

Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2017 sonu itibariyle Türkiye'de Katar sermayeli 131 şirket faaliyet gösteriyor.

Katar'ın Türkiye'de yaptığı yatırımlar ve kurduğu ortaklıklar açısından en çok ses getiren şirketler QNB Finansbank, Digiturk, Abank, Banvit, BMC ve Boyner oldu.

Katar Ulusal Bankası (QNB), Finansbank'ın yüzde 99,81 hissesini 2015 yılında Yunanistan'ın en büyük bankası National Bank of Greece'den (NBG) satın almıştı.

Merkezi Londra'da bulunan BlueBay portföy yönetimi şirketinin gelişmekte olan piyasalar masasından stratejist Timothy Ash, Katar'ın Türk bankacılık sektörü için önemli bir yatırımcı olduğunu, o yüzden 'bu kriz dönemini atlatacağı sırada Katar'ın desteğini sürdürmesinin Türk bankacılık sektörü için yararlı olacağını' söylüyor.

Ash, swap anlaşmasının Merkez Bankası'na likidite sağlayacağı için bankacılık sektörü adına iyi bir gelişme olduğunu, ancak bu miktarın da 3 milyar dolar ile sınırlı olduğunu belirtiyor.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Ash ayrıca Suudi Arabistan ile yaşadığı gerginlik yüzünden Katar'ın kendi sorunları olduğunu ve Batı'nın yerini tutacak kaynağı olmadığını vurguluyor.

Ash'e göre Türkiye'nin Doğu'daki ortaklarına güvendiğini çok sık dile getirmesine rağmen, sadece Katar'ın 15 milyar dolar yardımla ortaya çıkması, Türkiye'nin gelecekteki politikalarını gözden geçirmesi açısından önemli:

"Orta Doğu, Çin ya da Rusya'dan bir yardım geldiğini görmedik. Bu Türkiye'deki siyasetçilere, yeni bir yönelimleri olduğunu söylemelerine rağmen Türkiye'nin piyasalar, finans ve yatırım kaynaklarının üçte ikisinin Batı'dan geldiğini göstermeli. Bu durum çok yakın bir zamanda değişecek gibi de görünmüyor."