Cumhuriyet yazarı Hakan Kara, "katil robot" olarak da bilinen "otonom silah sistemlerinin" ölümcül etkileri konusunda yapılan uyarılara ilişkin olarak "Hâlâ katil robotların durdurulması konusunda dünyada somut bir adım atılabilmiş değil. Bu arada ülkeler otonom silahlar geliştirmeye devam ediyorlar. Amerika, Rusya, İsrail, Güney Kore bu konuda öncü konumundalar. Otonom insansız hava araçları, sınır güvenliğini sağlayacak, savaşta kullanılabilecek robotlar kullanılmaya başlandı bile" dedi.
Hakan Kara'nın "Katil Robotlar’ı durdurabilecek miyiz?" başlığıyla yayımlanan (27 Ağustos 2017) yazısı şöyle:
Bunu söylemeye gerek var mı bilmiyorum: Gerçekte katil olan robotlar değil, insanlar. Otonom silahlar, hedeflerini belirleyen, hatta arayıp bulan, sonrasında da o hedefi yok edebilen silahlar. Yapay zekâya sahip robotlar. Fakat onları programlayan, yani hedefin nerede aranacağını, ne olduğunu, ona ne yapılacağını söyleyen, insanlar.
Yoksa bir robot niye öldürsün? Robotların mülkiyet diye bir sorunu yok ki. Yemeğe ihtiyaçları yok. Para kazanmak, ülkeleri işgal etmek, sömürmek gibi amaçları da yok. İktidar olmak gibi bir niyetleri olduğunu da sanmıyorum. En azından şimdilik.
***
Geçen hafta dünyanın önde gelen robot ve yapay zekâ uzmanları Birleşmiş Milletler’e bir mektup yazarak öldürme yeteneği olan bu robotların geliştirilmesinin ve kullanılmasının yasaklanmasını talep ettiler. İmzacılar arasında Tesla’nın kurucusu Elon Musk, Google’ın satın aldığı yapay zekâ şirketi DeepMind’ın kurucusu Mustafa Süleyman da var. Mektubu 26 ülkeden 116 uzman imzalamış. Uzmanlar mektupta, “Harekete geçmek için çok zamanımız yok. Pandora’nın kutusu bir kere açıldıktan sonra onu kapatması zor olacak” diye de uyarıyorlar. Yani durum ciddi.
***
Katil robotlar, barut ve nükleer silahların ardından savaş teknolojisinde “üçüncü devrim” olarak nitelendiriliyor. Nükleer silah yapmak hem zor hem pahalı. Buna karşılık, teknolojik gelişmeler böyle devam ederse otonom silahlar, çok sayıda ve düşük maliyetle üretilebilecek. “Bu silahlar, kolayca kara borsada satışa sunulabilir. Terör örgütlerinin eline düşebilir” diyor uzmanlar. İnsan Hakları İzleme Örgütü, otonom silahlarla ilgili 2012 yılının Kasım ayında 55 sayfalık bir rapor yayımladı. Başlığı: Losing Humanity (İnsanlığın Yitimi). Ardından 2013 yılında dünya çapında bir kampanya başlatıldı. Kampanya sürüyor, hatta giderek büyüyor. Halen 26 ülkeden 60’ı aşkın sivil toplum örgütü kampanyaya destek veriyor. Kampanyanın sloganı: “Katil Robotları Durdurun.” (www.stopkillerrobots.org) 2015 yılında da “Katil Robotları Durdurun” başlıklı imza kampanyası gerçekleştirilmişti. Kampanyaya 3 bini aşkın robotik ve yapay zekâ uzmanı olmak üzere toplam 17 bin kişi destek vermişti. Fakat hâlâ katil robotların durdurulması konusunda dünyada somut bir adım atılabilmiş değil. Bu arada ülkeler otonom silahlar geliştirmeye devam ediyorlar. Amerika, Rusya, İsrail, Güney Kore bu konuda öncü konumundalar. Otonom insansız hava araçları, sınır güvenliğini sağlayacak, savaşta kullanılabilecek robotlar kullanılmaya başlandı bile.
***
Katil robotlarla ilgili son mektup kampanyası internette nasıl bir etki yarattı, ne tür tartışmalara neden oldu diye bakarken, Twitter’da şöyle bir metinle karşılaştım: “Korktuğum 4 şey: 1. Katil robotlar 2. Gulyabani (süt kardeşler) 3. Gök gürültüsü 4. Bakkal Sabri’nin promosyon dondurmaları parayla satma olasılığı.” Y kuşağından bir gencin tweet’i bu... Gülümsettiği bir gerçek... Konuya mizahi bir mesafeyle bu şekilde yaklaşan da var elbette ciddiye alan da… Sonra, 8-12 yaşındaki çocukların internet üzerinden severek oynadığı “katil robotlar” oyunlarından birinin tanıtım metni dikkatimi çekti. Bakın çocuklar “katil robotlar” konusunda nasıl bilgilendiriliyorlar: “Yaşamı kolaylaştırmak için üretilen robotlar kontrolden çıkıyor ve gittikçe daha da tehlikeli olmaya başlıyorlar. Robotlar her önüne geleni öldürmeye başlıyor. Robotları durdurmak robotların yapımcısı olarak size düşüyor. ‘W’, ‘A’, ‘S’, ‘D’ tuşları ile hareket edebilirsiniz. Nişan aldıktan sonra ateş etmek içinde ‘Mouse’u kullanabilirsiniz. İyi eğlenceler…”