Kavala’nın avukatı İlkan Koyuncu, cezaevleri için Adalet Bakanlığı’nı acil önlem almaya çağırdı

Kavala’nın avukatı İlkan Koyuncu, cezaevleri için Adalet Bakanlığı’nı acil önlem almaya çağırdı

Hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin "derhal serbest bırakılması" ve İstanbul 30. Ağır Mahkemesi'nin "beraat" kararları verdiği, ancak peş peşe alınan tutuklama kararlarıyla yaklaşık 29 aydır Silivri Cezaevi'nde bulunan Osman Kavala ile yazılı soru göndererek bir söyleşi yaptım. Koronavirüs salgını dünyaya yayılmışken Kavala'nın sağlığını ve cezaevindeki koşulları da avukatı İlkan Koyuncu'ya sordum. "Cezaevlerinde genel koşulların ve Koronavirüs nedeniyle alınan önlemlerin yeterli olmadığını, otobüslerle taşınan avukatların müvekkilleriyle görüşmelerinin adeta engellenmek istendiğini" vurgulayan Koyuncu, Adalet Bakanlığı'nı acil önlem almaya çağırdı. "İran'daki gibi tutuksuz yargılamanın gündeme gelmesi gerektiğini" belirten Koyuncu, cezaevlerinde hijyen için yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğunun altını çizdi.

İlkan Koyuncu

İlkan Koyuncu, cezaevlerinde Koronavirüs salgını nedeniyle alınan önlemlerin yeterli olmadığı görüşünde:

"Müvekkilleriyle görüşme yapmaya giden avukatların araçlarını cezaevinin içindeki otoparka sokmama kararı almışlar. Avukatlar arabalarını dışarıdaki ziyaretçi otoparkına bırakıyor, buradan otobüslerle taşınıyorlar. Devlet bir taraftan bir arada bulunmama uyarısı yapıyor, toplanma yasağı koyuyor, diğer taraftan avukatları bir minibüse doldurup önlem almadan cezaevine taşıyor. Açıklanabilecek bir durum değil."

İlkan Koyuncu'ya göre bu uygulama aynı zamanda "avukatların görüşme yapmasını zorlaştırma, hatta engelleme amaçlı." Koyuncu "Aslında bize 'gelmeyin' demeye çalışıyorlar. Zaten müvekkillerimizle yaptığımız görüşmeler konusunda pek çok engel ve sıkıntı var. Ailelerle görüşmeyi yasakladıkları gibi avukatlarla görüşmeyi de askıya alırlar kaygısı taşıyoruz" diyor.

Koyuncu'ya göre yapılması gereken, avukat ve milletvekili görüşmelerinde daha sıkı sağlık önlemlerinin alınması. Kavala'nın sağlık durumunun iyi olduğunu, ancak yaşı nedeniyle dikkat gerektiğini anlatan İlkan Koyuncu cezaevlerinde son durumu şöyle özetliyor:

"Cezaevinin dışında görev yapan jandarmalar maske takıyorlar, ancak cezaevinin içinde görevli personel maske takmıyor. Avukatların maske kullanması da şahsi karara bırakılmış. Cezaevi girişinde avukatların sadece ateşi kontrol ediliyor. Başka bir tarama ya da dezenfektasyon mecburiyeti yok. Bir seferlik genel bir dezenfektasyon yapılmış. Cezaevlerinde alkol yasak olduğu için tutuklu ya da hükümlüler anti-bakteriyel / anti-viral jel ya da kolonya kullanamıyor, sabun kullanarak kendilerini koruyabiliyorlar. Fakat burada da sorun var, çünkü açık görüş yasaklandığı, ailelerini artık göremedikleri için tutuklu ve hükümlüler, kişisel bakım için gerekli ihtiyaçlarını karşılamakta zorluklar yaşamaya başlamış."

Koyuncu devletin bu duruma acilen çözüm bulması gerektiğini vurguluyor. Osman Kavala gibi tek kişilik hücrede kalanların kendi imkânlarıyla sağlıklarını korumaya çalıştıklarını, ancak toplu yaşam alanı olan koğuşlarda kalanlar için riskin büyük olduğuna işaret ediyor.

İlkan Koyuncu genel sağlık taraması yapılamadığını, sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu, tutuklu ve hükümlülerin ancak sınırlı ölçüde vitamin desteği alarak soğuk algınlığı gibi belirtileri atlatmaya çalıştıklarını söylüyor. 'Kitap ve TV sınırı kalkmalı, telefon süreleri uzatılmalı' İlkan Koyuncu'nun bir başka önemli uyarısı daha var:

"Açık görüş yasaklandığı için içeride tutulanlar iyice yalnızlaştırıldı. 10 kitap sınırının kaldırılması lazım. Koğuşta kalanlar daha şanslı, kitap havuzları geniş. Ama tek başına hücrede kalanlar için koşullar daha da ağırlaştı. Cezaevinde yatanlar için aileleriyle telefonda görüşme sürelerinin uzatılması, kitap sayısının artırılması ve televizyon yayınlarının çeşitliliğinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Adalet Bakanlığı sorunlara karşı acilen bir adım atmalı…"

'İran'daki gibi tutuksuz yargılama gündeme gelmeli' İlkan Koyuncu, ilk adımda düşünülmesi gereken diğer önlemleri de şöyle sıralıyor:

- Tutuklu yargılananların tutuksuz yargılanması bu mücadelede etkili olacaktır. Düşük cezalı (yatarı az) davalarda bile yargılama sürelerinin uzadığı/uzayacağı düşünülecek olursa, tutuklu yargılama virüsle mücadele kapsamında hem içerdekilere hem de devlete sağlık önlemleri açısından kritik sorumluluk yüklüyor. İran'da olduğu gibi tutuksuz yargılama konusu gündeme gelmeli.

-Aileler açık görüşte kirli çamaşır alıp evde yıkayıp avukatlarla gönderiyorlardı. Şimdi özellikle hijyen açısından kritik olan iç çamaşırları konusunda sıkıntı var. Parayı ailelerden elden alan mahkûmlar parasız kaldığı için kantinden para ile sabun ve deterjan almakta zorlanıyorlar. Devletin hesaplara para yatırma konusunda ya da çamaşır yıkama konusunda yeni düzenleme yapması önemli.

- Çocuklu kadın mahkûmlar muhakkak ayrı kategoride ele alınmalı.