12 Eylül darbesi öncesinde 7 Aralık 1979'de evinden çıkıp otobüs beklediği durakta 12 kurşunla katledilen İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Kürsüsü Başkanı Prof. Cavit Orhan Tütengil'in oğlu Kaya Tütengil, babasının ölümünün 41'inci yıldönümünde "12 Eylül olsun diye babamı öldürdüler, soruşturma dosyasını bile 'kaybettiler'" dedi.
RS FM'de Atilla Güner'le Akşam Postası yayınına konuk olan Tütengil, cinayetten 41 yıl sonra soruşturma sürecini ve babasını anlattı. Tütengil, şu ifadeleri kullandı:
"Benim o zamanlardan kalma çocuk olarak unutamadığım iki büyük anım var. Babamın yazdığı kitaplarda tashih okuması yapardık ve bulduğumuz her yanlış için harçlık alırdık. O yüzden bu konularda hala çok dikkatliyimdir. Bir başka unutamadığım anım da bayram öncesi harçlık diye tuttururduk. Bir keresinde babam, Anayasa kitapçığını verdi ve "buradaki maddelerden size soracağım, bildiğiniz kadarıyla size harçlık vereceğim" dedi. Biz kardeşimle mümkün olduğunca Anayasa kitapçığından maddeler öğrenmeye çalıştık. Orada bile bize bir şeyler öğretmek çabasındaydı.
"Babamdan yaklaşık 15 gün önce Prof. Ümit Doğanay öldürülmüştü. Babamın da yakın arkadaşıydı. Ben o sıralar yüksek lisans için Almanya'daydım. Konsolosluk bana bilgi verdi ve ilk bulduğum uçakla geldim. Sıkıyönetim vardı ve havalimanından eve gelmek bile büyük sorun olmuştu. İnsan görmeden inanamıyor, illa ki morga gidip görmek istedim. Bunu da ilk defa anlatıyorum. Kardeşim bile ilk defa duyacak. Orada problem yaşadım göstermeyiz dediler. Sonradan bir görevli belki de savcı, izin verdi de gördüm babamı. Bu çok derin izler bırakıyor insanda. Ben o zaman 24 yaşındaydım. Cenaze de olaylı oldu. Cenazede genç bir arkadaş çatışma esnasında vefat etti.
"12 Eylül aslında amaç değil araçtı. 12 Eylül ortamı yaratılsın diye ölümler oldu. Daha sonra 12 Eylül ortamı yaratıldı. Her gün 30-40 kişi öldürülürken bir günde bitti. 24 Ocak 1980'de ekonomik paket devreye konuldu. Ben bunlara hazırlanmak için yapıldığını düşünüyorum. Hatta belki bugünkü koşulları hazırlamak adına o zamandan atılmış bazı adımlar diye de düşünülebilir. Çünkü 41 yıl geçti hala azmettirenler, katiller, tetikçiler gibi kimse yargılanmadığı gibi soruşturma aşamasında dosya kaybedildi. Bize dediler ki; dosyasını kaybettik. Dosya da bulunamadı. Annem, babamdan 17 yıl sonra 1996 yılında vefat etti. Maalesef bunun acısını içinde duyarak 17 yıl yaşadı. Böyle bir cinayete kurban giden birisinin katillerinin bulunmaması da aslında geride kalanlarda büyük bir yara açıyor. O yara hiç kapanmıyor. Zaman aşımı dediler ve dosya kapandı maalesef. Aslında diğer ülkelerde cinayete zaman aşımı yok. Bu tür olaylar her zaman açık tutulmalı. Tekrar açılır mı bilmiyorum."