Kayseri'de 14 askerin şehit olduğu otobüsün şoförü: Kırık kolumla yaralıları taşıdım

Kayseri'de 14 askerin şehit olduğu otobüsün şoförü: Kırık kolumla yaralıları taşıdım

Kayseri’de çarşı iznine çıkan 14 askerin şehit düştüğü, 55 kişinin yaralandığı terör saldırısında hedef olan otobüsün şoförü H.H. yüzünün yaralandığını ve kolunun kırıldığını söyledi. Habertürk'ten Hüseyin Şentürk ve Öznur Karslı'nın haberine göre, o haldeyken yaralı 3 askeri kurtarmaya çalıştığını ifade eden H.H., tedavisinin sürdüğü özel hastanedeki yatağında saldırıya ilişkin şunları anlattı:

“Olay günü beni hareket memuru görevli arkadaşlar arayıp, Nizamiye’ye gitmemi söyledi. Ben de ‘Ağabey olmaz. Hava soğuk otobüsün körükleri donar yolda kalırım’ dedim. Onlar da ‘Bir şey olmaz, git sen’ dedi. Kabul edip sabah saat 08.15 gibi Nizamiye’den içeriye giriş yaptım. İlk otobüs doldu ve çarşıya doğru hareket etti. Sonra benim otobüsüme binmeye başladılar. Arabanın dolmasını bekledim. Sonra görevli yanıma gelip ‘Tamam sen çıkabilirsin’ dedi. Ben de Nizamiye’den askerlerle birlikte hareket ederken işletmeyi telefonla aradım. ‘Dağ yolundan mı Talas yolundan mı gidelim?’ dedim. Çünkü bizim orada 2 güzergâhımız var. İşletme de bana ‘Fark etmez, istersen Dağ yolundan git’ dedi. ‘Tamam’ deyip Dağ yolundan gitmeye başladım.

 

"Tek sivil bendim"

 

Rektörlük kavşağına gelince bir askerimiz vardı. Araç Nizamiye’den çıkmadan önce o askerimiz ‘Ağabey ailem Talas 6. Etap’a gelmişler. Tek binişlik bir biletim var. Otobüse binebilir miyim?’ dedi. Ben de ona ‘Ne demek. Sizler bizim canlarımızsınız. Ben seni götürmeyeceğim de kimi götüreceğim. Para karşılığı olur mu hiç geç, bin’ dedim. Asker bana tekrar ‘Ağabey Talas’a gideceğim, beni en yakın durakta indirir misin’ dedi. “Geç arkaya otur” dedim. Giderken arka, orta kısımdan bir asker düğmeye basıp bana seslendi. ‘Ağabey burda inebilir miyim?’ dedi. Kimin bastığını görmedim ama o askere ‘Yol ortasında olmaz. Durağa yanaşıyım da öyle inersin’ dedim.

Araçta tek sivil ben vardım. Ben duraktan hareket etmek üzereyken arabaya kamyon çarptı sandım. Bomba olduğunu bile bilmiyordum. Kapının camından dışarı fırlamışım. Bir baktım dışardayım. Koşup 3 yaralı askerimizi dışarı çıkarttım. Kolumun kırık olduğunu sonra fark ettim. Sıkışan başka bir askeri kurtarmaya çalışırken kolumda bir üşüme hissettim ve yere yığıldım. Emekleyip kaldırıma çıktım. Sonrasını hatırlamıyorum.

Hareket amirliğinin verdiği güzergâh dışına çıkmadım. O bahsi geçen asker Nizamiye’de bana gelip ‘Benim 1 binişlik kartım var. Bunu basarsam çarşıdan Talas’a gidemem’ deyince ‘Geç arkaya otur’ dedim. Yani fazla dikkat etmedim. Şu an tam hatırlayamıyorum. Nizamiye’nin girişinde 2 otobüsü yan yana yanaştırıp askerlerin gelmesini bekledik. Askerler istedikleri durakta inebilirler. Ama kesinlikle yolda başka bir sivil araca binemez. Zaten otobüsün içinde güvenlik kamerası kayıtları var. İncelenirse görülür. Ben Allah’ıma güvenerek şu an ve vicdanen rahatım ki kamera kayıtları orada.

Eğer Nizamiye’de askerlerin arasında sivil biri binmiş ise ona bir şey diyemem. 4 yıldır halk otobüsü kullanıyorum. Allah askerlerime bunu yapanı kahretsin. Ben devletime ve adalete güveniyorum. Yüzümüz ve anlımız aktır, çok şükür. Yalnız şu var beni çok üzen benimle ilgili yalan yanlış çıkan bazı haberler. Şoförün parmağı varmış gibi. Eğer böyle bir şey çıkarsa beni idam etsinler. Terör belası yüzünden Doğu’dan göç ettik. Halk otobüsüne yönelik saldırıyı duyunca kardeşim iş elbisesiyle hastaneye gelmiş. Hâlâ gözaltında.”