Kayyım atamalarının 37. gününde protestolar sürüyor: "Gerçek ve adalet için dayanışmaya devam"

Kayyım atamalarının 37. gününde protestolar sürüyor: "Gerçek ve adalet için dayanışmaya devam"
İçişleri Bakanlığı talimatıyla Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyım atanmasının 37. gününde protestolar sürüyor.
 
Diyarbakır'daki Demokrasi Nöbeti'nde, "Kayyım darbeciliğine karşı devam, gerçek ve adalet için devam, devam dayanışmaya devam" pankartı açılırken, yerine kayyım atanan Diyarbakır Eş Başkanı Selçuk Mızraklı yine en ön sıralardaydı.
 
Mardin'de devam eden Demokrasi Nöbeti'nde konuşan HDP'li Murat Çepni de, “Gün HDP etrafında kenetlenme günüdür. Bunu yapalım ki faşizm karşısındaki mücadelemizi büyütelim" dedi.
 
Demokrasi Nöbeti Van'da da devam etti. Eyleme katılan Kürt partileri birlik mesajı vererek, "Bu mesele hepimizin meselesidir. Kayyuma karşı sokaklarda birlikte ıslanıp, birlikte bu demokrasi direnişini gösterelim" ifadelerini kullandı.

Diyarbakır

Diyarbakır'da Lise Caddesi'ndeki Demokrasi Nöbeti'ndeki oturma eylemi bugün de Türkiye ve bölge illerindeki birçok siyasi parti, sivil toplum kuruluşu, oda ve dernek yöneticisi katıldı. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, kayyım atamalarının “tek adam rejimi”nin bir göstergesi olduğunu belirterek, "Bu ülke halkı, bu demokrasi ayıbını kesinlikle affetmeyecek. Bunun hesabı mutlaka sorulacaktır" dedi. 
 
Kayyım atamalarını anti-demokratik adım olarak niteleyen Koramaz, "Diyarbakır halkının iradesine sahip çıktığımızı göstermek, kayyum rejimine hayır dediğimizi söylemek, hukukun üstünlüğüne demokrasiye olan inancımızı kamuoyu ile paylaşmak için alandayız" dedi. 

"Atanmış içişleri bakanı belediyelere kayyım atıyor"

Kayyum atamalarının tek adam rejiminin getirisi olduğunu dile getiren Koramaz, halk egemenliğini ortadan kaldıran bu anlayışın tüm Türkiye'nin sorunu olduğunu söyledi. Daha önceki kayyum atamalarına halkın 31 Mart'ta demokrasiye sahip çıkarak cevap verdiğini kaydeden Koramaz, demokrasinin yine kazanacağını belirtti. “Atanmış” İçişleri Bakanı tarafından valilerin HDP yönetimindeki 3 büyükşehir belediyesine kayyum olarak atandığını söyleyen Koramaz, "Atanmışların seçilmişler üzerinde baskı kurduğu rejimler, zaten demokratik rejimler değildir. Bunun benzerleri ancak darbe koşullarında faşizan rejimlerde görülür. Her şeyden önce halk kendi iradesini kendi siyasal iktidarını halkın iradesinden üstün gören bir anlayışın ürünüdür. Ama biz bunu bölgede ve ülkemizde sadece kayyum olaylarında yaşamadık. Bu demokrasi tarihimize düşmüş kara bir lekedir. Ama şunu bilsinler ki bu ülke halkı bu demokrasi ayıbını kesinlikle affetmeyecektir. Bunun hesabı mutlaka sorulacaktır" ifadelerini kullandı.

"Bu halkın yarısından fazlası demokrasi istiyor"

AKP'nin 17 yıllık iktidarını tek adam rejiminin kurumsallaştırılması üzerine kurduğunu belirten Koramaz, demokrasinin kayyum sürecine gelişini şu şekilde anlattı: "Bunun için Anayasa’yı, yargı sistemini ve eğitim sistemini değiştirdi. Tüm devlet kurumlarını gerici, baskıcı, ırkçı ve şovenist kadrolarla doldurdu. Devlet yapısında hem toplumsal yapı da büyük bir dönüşüm gerçekleştirdi. Ama tek adam rejimi adı altında girdiği ilk yerel seçimlerde de hezimete uğradı. Bu halkın yarısından fazlası demokrasi istiyor. AKP’nin yönetebilmesi için tek adam rejimini ayakta tutabilmesi için barışa kurşun sıkması gerekiyor. Kutuplaştırma politikalarını daima gündemde tutması gerekiyor. Son dönemde yaptıklarını görüyorsunuz. Seçimi kaybettikten sonra yine baskıcı politikalar ellerinde tuttukları medya ile manipülatif ve provokatif haberlerle bu halkı birbirine düşman etmeye çalışıyor."

"Birleşe birleşe kazanacağız"

Demokrasiye sahip çıkan halkın baskıcı, otoriter rejimlere karşı mücadelesine dikkat çeken Koramaz devamla, “Geçmişten bugüne sürekli demokrasinin yanındayız. Barışın yanındayız. İnsan Haklarının evrensel hak ve özgürlüklerin yanındayız. Bizler, mühendisler ve mimarlar bilimden besleniyoruz. Bilimi tekniği halkın yaşamının kolaylaştırılması için kullanıyoruz. Bilimsel bir gelişme ancak özgür, demokratik ortamlarda olabilir. Onun için biz özgürlükler ve demokrasi mücadelesinin sürekli bir parçasıyız. Bu mücadelenin birleşe birleşe, bir araya gele gele, daha da güçlendirilmesi gerekir. Bu mücadeleye tüm toplumsal kesimleri davet ediyoruz" çağrısında bulundu. 
 
 

 

Mardin

İçişleri Bakanlığı tarafından 19 Ağustos'ta Halkların Demokratik Partisi (HDP) yönetimindeki belediyelere kayyım atanmasının ardından başlayan Demokrasi Nöbeti sürüyor. HDP Mardin İl Örgütü önünde devam eden nöbete Mardin, Diyarbakır, Antep ile Batman 78’ler Derneği, partili vekiller ve çok sayıda yurttaş katıldı. 
 

"Türkiye vatandaşı olarak utanıyorum"

“Halkın iradesi gasp edilemez” pankartının açıldığı eylemde polisin ablukası dikkat çekti. Antep 78'liler Derneği'nden Atiye Okay, “Halkın iradesini gasp ederek koltuğa oturuyorlar. İttihat ve terakki zihniyetiyle hiç bir ülke ve siyaset yürümez. Osmanlı'da bunu gördük. Biz ülkenin bu hale gelmemesi için mücadele ediyoruz. Sizin amacınız demokrasi değil sizin amacınız lale dönemini biraz daha sürdürmek. Her yerde kayyımların parayı nasıl çarçur ettiğini gördük. Ben Türkiye vatandaşı olarak utanıyorum” dedi. AKP hükümetinin düşüşte olduğunu ifade eden Okay, “Bu halkın oylarıyla zihniyetiyle ve kimliğiyle oynamayın. Biz kardeşçe yaşamak istiyoruz bundan daha doğal ne olabilir” diye belirtti. 

"Herkesin demokrasiye ihtiyacı var"

78'liler Diyarbakır Derneği Başkanı Gani Alkan da kayyım atamalarının olduğu bir ülkeden seçim yapmanın nedenini sorarak, "O zaman seçim yapmayın. Eğer kayyım atanacaksa neden seçim yapılıyor. Herkesin demokrasiye ihtiyacı var. Biz buradan herkese sesleniyoruz. O yüzden bugün bunlara sessiz kalanların yarın demokrasi ve adalet ihtiyacı olacak. Her yerde kayyum atanan belediyeler için halk belediyelerine sahip çıksın" diye konuştu.

"Kayyum Kürt iradesine zorbalıktır"

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Çepni de, “Kayyım en başta Kürt  halkının siyasi iradesine karşı bir faşist  zorbalıktır” dedi. KayyIm atamalarının yolsuzluk ve yoksulluk olduğuna dikkati çeken Çepni, “Halktan çaldılar etraflarında ki bir avuç sermaye gruplarına verdiler. Bu yüzden 'kayyım hırsızlıktır' demeye devam edeceğiz. Bütün hırsızlık ve yolsuzluklara son verene kadar mücadelemiz devam edecek” dedi. 

"Gençler müebbet hapis cezası aldı"

KayyIm atamalarının asla hesapsız kalmayacağını söyleyen Çepni, “Dün ne oldu Nusaybin davasında gençler müebbet hapis cezası aldı. Partimiz de halkımızda bunlara karşı mücadele etmeye devam edecek. Gün HDP etrafında kenetlenme günüdür. Bunu yapalım ki faşizm karşısındaki  mücadelemizi büyütelim.  Bunu yapalım ki geleceğimizi kurtaralım. Bu coğrafya ezilenlerin coğrafyasıdır. Biz konuşmaya devam edeceğiz. Görüyorsunuz bütün zulme rağmen HDP ayaktadır” ifadesinde bulundu. 
 
Demokrasi Nöbeti alkış ve sloganlar eşliğinde sona erdi.

Van

Halkların Demokratik Partisi (HDP) yönetimindeki belediyelere atanan kayyImları protesto amacıyla başlatılan Demokrasi Nöbeti 37'nci gününde de sürdü. HDP İpekyolu İlçe binası önünde yapılan açıklamada “Kayyum idaresi değil halk iradesi” yazılı pankart açıldı. Bugün ki nöbete İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkanı Mehmet Kamaç, Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, KDP-Bakur Genel Başkanı Sertaç Bucak, Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti, Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) Yöneticisi Abdulhay Okumuş, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP milletvekilleri Nuran İmir, İmam Taşçıer, Muazzez Orhan, ve çok sayıda yurttaş katıldı.
 
Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti, belediyelere kayyIm atanmasıyla Kürt halkının büyük mağduriyetler yaşadığını söyledi. Haksızlığın karşısında susulmaması gerektiğini söyleyen Aşiti, "Mela ve seydalarımız; ahret, cennet ve cehennemden bahsediyorlar. İşte cennet de cehennem de buradadır. Binlerce yıldır İslamiyet mağduriyetleriyle Kürt halkı dünya aleme köle olmuştur. 'Müslüman'ım' diyen  insanlar bu sömürülen, mağdur edilen halk için bir hak talebinde bulunmadı. Biz bunların İslamiyet'inden, dininden bir şey anlamadık. Kayyum atanması büyük bir mağduriyettir. İnanan insanlar 50 yıldır tüm dünyaya ağladılar ama bize gelince seslerini çıkarmadılar. Biz herkesi çağırıyoruz. İslam’ın iki şartı vardır. Biri ibadet diğeri de zulüm karşısında direnmektir” dedi.

"Direnişimizi sürdüreceğiz"

Ardından konuşan Devrimci Demokrat Kürt Derneği Yöneticisi Abdulhay Okumuş da şunları dile getirdi:
 
“Seçimleri kendileri belirleyip, sandıkları kendileri kurarak 'seçimlere girelim' dediler. Seçime girdiğimizde belediyelerimizi kendimiz seçiyoruz ama siz kazandıktan sonra kayyum atıyorsunuz. Bunun ardından yeniden seçim yapıyorsunuz ve biz tekrar kayyumları gönderiyoruz ama yine bir daha belediyelere kayyum atıyorsunuz. Kürdistan ittifak partileri olarak bu bizim mücadelemizdir. Biz kayyum atanmayı Kürt halkı üzerinde zor ve zulüm olarak görüyoruz. Kayyumları gönderene kadar direnişimizi sürdüreceğiz.” 

"Devlet bu yanlıştan dönsün"

KDP-Bakur Genel Başkanı Sertaç Bucak, 31 Mart seçimlerinde Van halkının belediyeyi yönetmesini istediği kişileri seçtiğini söyledi. Bir kez daha kayyım atanarak Kürt halkının iradesinin gasp edildiğini belirten Bucak, “Biz bu uygulamayı kınıyoruz. Van, Mardin, Diyarbakır yalnızca değil. Avrupa’da da kayyumlara karşı büyük tepki var. Avrupa kurumları kayyum atanmalarının demokrasiyi geriye götürdüğünü söylüyorlar. Kayyum kararı demokrasi ve seçimlere gölge düşürüyor. Bizler de diyoruz ki hükümet, devlet bu yanlıştan dönsün. Öyle görünüyor ki onlar bu dili de anlamıyorlar. 31 Mart seçimlerinde 'zorla getirilen kayyumları geldikleri yere göndereceğiz' dedik. Şimdi de diyoruz ki; inşallah seçim olur, demokrasi gelirse bu kayyumları evlerine göndereceğiz” diye konuştu.

"Bize birlik lazım"

KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek de, “Kürdistan ittifakı olarak diyoruz ki kayyum atanması meselesi sadece bir partinin meselesi değildir. Bu mesele hepimizin meselesidir. Kayyum saldırılarına karşı acı ve mutluluğumuz birdir, birlik olalım. Kürdistan ittifakı bize lazım çünkü bu birliği bugüne kadar sağlamadık. Kayyuma karşı sokaklarda birlikte ıslanıp, birlikte bu demokrasi direnişini gösterelim” diye konuştu. Çiftyürek konuşmasını Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırı tehditlerini kınayarak bitirdi.  

"İktidarlar tank, topla ayakta kalmaz"

Ardından konuşan İnsan ve Özgürlük Genel Başkanı Mehmet Kamaç da 31 Mart seçimlerinde Van’ı iki yıl boyunca hırsızlık, talan ve zulüm ile idare etmeye çalışanlara halkın sandıkta cevap verdiğini belirtti. Demokrasi gömleğinin kendilerine bol geldiği iktidar ve ortağının hukuku ayaklar altına alarak halkın iradesini kayyum yoluyla gasp ettiğini belirten Kamaç,"Kayyum politikası iktidarın gücünü değil acizliğini gösteriyor. Herkes bilsin ki bu iktidar tankla, topla, polis copuyla ayakta kalamaz. İktidarlar ancak halkın iradesi ile ayakta kalırlar” diye konuştu.

"Asıl bölücü sizsiniz"

Son olarak konuşan HDK Eşsözcüsü ve Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise, “Bizler demokratik cumhuriyeti inşa etmek için mücadele edenler, Türkiye’yi demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir ülke haline getirmek için gece gündüz çalışanlar bölücü faşist bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bize diyorlar ki, 'HDP ülkeyi bölüyor' Biz mi ülkeyi bölüyoruz? Bu ülkenin birlikte yaşamı, Kürtlerin anayasal hakları için sadece Kürtlerin değil ezilenlerin anayasal, yurttaşlık hakları için mücadele eden bizler nasıl oluyor da bölücülük yapıyoruz. Eğer bir bölücü aranıyorsa bugün AKP’ye, MHP’ye bakılmalıdır. Bu ülkede her gün, Kürtleri, Alevileri, demokratları sürekli ötekileştiren, Kürtleri yok etme stratejisini temel hedef haline getirenler asıl bölücülerdir. Bunlar ülkeyi bölmüşlerdir, zihinlerde, kalplarda bölmüşlerdir. Bu ülkeyi çıkmaz bir sokağa doğru sürüklemektedirler” dedi.
 
 
Yapılan konuşmanın ardından “ Kayyum gidecek halk gelecek”, “Direne direne kazancağız” sloganları ve ezgilerle protesto sona erdi.