HDP’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayı Selçuk Mızraklı, AKP’nin aday olarak gösterdiği ve kente kayyım olarak atanan Büyükşehir Belediye Başkanı Cumali Atilla’nın “Onların geçmiş yıllarda yapamadığını biz iki yılda yaptık” yorumuna cevap verdi.
Evrensel’den Orhan Kurul’a konuşan Mızraklı, kayyımların görevde olduğu süreci ‘tahribat dönemi’ olarak nitelendirdi ve şunları söyledi:
“Belediye bütçelerine baktığınız zaman Sayıştay raporlarında da not edildiği gibi çok korkunç bir israf ve talan ekonomisinin hayata geçirildiğini görürüz. Bu kentin insanları çok iyi gözlem yapar, gözleri ve kulakları açıktır. Özellikle Urfa yolu dediğimiz kesimdeki o hazır çimlerin nasıl refüjlerde bonkörce kullanıldığına bu kent tanıklık etti. Çok açık söylüyorum hazır çim kullanmak israfın ta kendisidir.
“ Çok sayıda kadın merkezimiz kapatıldı. Adeta cumhuriyet yıllarına rahmet okuturcasına asimilasyoncu politikaların işlerliğe konulduğunu gördük. Özellikle Zarokistan başta olmak üzere kreşlerden tutun da kültür merkezlerine kadar, kendi ana dilinde kültür ve sanat eksenli çalışma yapan kurumları kapattılar. Bir anlamda bu halkın dilini, adeta kısmaya çalışan bir anlayışla karşılaşıldı.”
Hülya Alökmen Uyanık ile birlikte Diyarbakır için aday gösterilen Mızraklı, partisi HDP’nin Diyarbakır’daki 17 yıllık değerlendirmesine dair de şu yorumlarda bulundu:
"AKP’nin bu 17 yıl dediğimiz kesitte elinde bulundurduğu yanı başımızdaki Elazığ, Malatya, Urfa gibi kentler de var. Nasıl ki; İstanbul 25 yıldır AKP ve mirasçısı olduğu partiler tarafından yönetiliyorsa evet bizimde Diyarbakır’da 17 yıllık hafızamız var. Bu hafıza içinde Diyarbakır, Türkiye’de ortalama kişi başına düşen gelirin gerisinde olduğu bir kent. Nüfusun çok hızlı büyüme gösterdiği bu kentte HDP’li belediyeler olarak, imar düzeyinde, yeşil alan düzeyinde, ulaşım yolları açısından neler yaptığımızı rakam rakam dökebilir, karşılaştırabiliriz. Hatta, 17 yılı bütün cumhuriyet tarihi ile de karşılaştırabiliriz.
"Yeşil alan, yol yapımı, kentin imarında kentin ruhu ile bütünleşme konusunda kentin doğru gelişme akslarının tarif edilmeye çalışıldığı bir dönem söz konusuydu. Bütün bunları yaparken her şeyi doğru yaptık dersek, insan doğasına, yönetimlerin doğasına aykırı olur. Şüphesiz ki yanlış veya eksik yaptıklarımız da oldu. Biz, güçlü bir toplumsal katılımı yani, halkın söz ve karar süreçlerine güçlü bir şekilde katılımlarını yeterince gerçekleştirebildik mi? Biraz o noktada eksiklerimiz var. Yaptığımız iş ve işlemleri kendi toplumuza yeterince duyurabildik mi? Bunu da niye söylüyorum hakikaten biz böyle yaptıklarımızdan ötürü böbürlenmeyiz ama yaptığımız işlerin duyurusunu yapma noktasında da eksikliklerimiz oldu. Şimdi bütün bunlar hafızamızda ama aynı zamanda da önümüzdeki programda duran şeyler. Yani yanlışlarından ve eksiklerinden ders çıkarmayı bilmenin erdemi ile yürümek durumundayız.
*Orhan Kurul'un Selçuk Mızraklı'yla yaptığı söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.