Çevrecilerin karşı çıktığı Kaz Dağları'na maden projesini yürütecek olan Doğu Biga Madencilik Proje Müdürü Çağın Şen, planladıkları tesisin dünya standartlarında olduğunu ifade etti.
Şen, kamuoyunda tepki yaratan Kaz Dağları'nda kesilen ağaçlara ilişkin olarak, "Ağaçların kesilmesi sonrası durumu gösteren ile sosyal medyada yayılan iki fotoğraf arasındaki farkın, rehabilitasyon çalışmalarında kullanılmak üzere üst toprağın sıyrılarak muhafaza edilmesi çalışmasından ibaret" ifadelerini kullandı.
Maden faaliyetine karşı kampanyanın özellikle sosyal medyada çok hızlı yayıldığını belirten Doğu Biga Madencilik Proje Müdürü Çağın Şen, "Projemiz Çanakkale şehir merkezine yaklaşık 35 kilometre mesafede. Kaz Dağları'nın 40 kilometre kadar da kuzeyinde yer almaktadır. Yine sıklıkla gündeme gelen Atikhisar Barajı, Çanakkale'mizin içme ve kullanma suyu sağlayan barajına da 14 kilometre mesafede" dedi.
TIKLAYINIZ- Kaz Dağları: Tüm yönleriyle tartışmalı maden projesi
Projenin Atikhisar Barajı'yla ilişkilendirilmesini kısmını da değerlendiren Proje Müdürü Çağın Şen, "Atikhisar Barajı'nın her içme suyu sağlayan su barajı gibi kendine ait bir yağış alanı yani havzası vardır. Biz havzayı şöyle anlatırız; buraya düşen yağmur taneleri, yağış, bu su yapısı içerisinde toplanır. Kirazlı projemiz kapsamındaki siyanürü kullanacağı herhangi bir alan kesinlikle su havzası içinde değildir. Bu alana biz ‘liç’ alanı deriz. Sızdırmazlığı sağlanmış, bütün dünya standartlarında önlemlerin alınmış olduğu bu alan Atikhisar Baraj Havzası sınırlarının dışında kalacak şekilde konumlandırılmıştır" dedi.
TIKLAYINIZ- Kaz Dağları'nda altın madeni davası | Bilirkişi raporunda 'imza uyuşmazlığı' iddiası
Çağın Şen, "Maden projeleri belirli süreler içerisinde yapılır. Kirazlı projesinin de maden ömrü yaklaşık 6 yıldır. Proje esnasında rehabilitasyon çalışmaları ve doğaya yeniden kazandırma çalışmaları başlar. Aynı şekilde olmazsa olmazlardan bir tanesi de bitkisel üst toprağın proje öncesinde sıyrılarak rehabilitasyon çalışmalarında kullanılmak üzere muhafaza edilmesidir. Bu bir zorunluluktur. Sıyırma işlemi verimli toprağın muhafaza altına alınması gerçekleşmeden rehabilitasyon çalışmaları yapılamaz. Rehabilitasyon çalışmaları sırasında bu toprağı sıyırmak istediğinizde, kamuoyunu meşgul eden fotoğraf bu sanıyorum. Burada bir felaket yaşanmış algısı yaratılmaya çalışılıyor. Şu iki fotoğrafın arasındaki tek fark, rehabilitasyon çalışmalarında kullanılmak üzere üst toprağın sıyrılarak muhafaza edilmesi çalışmasından ibarettir" diye konuştu.