KAZANAN HER ŞEYİ ALIR MI?

KAZANAN HER ŞEYİ ALIR MI?

Süheyl Aygül [email protected] www.turkariyer.com  70 ‘li yılların sonlarıydı diye anımsıyorum. Abimin Londra’dan getirdiği long play’lere (LP)  büyük bir heyecanla bakarken içlerinde geniş İspanyol paça pantolonları, kocaman dik yakalı gömlekleri ile   avangart estetik anlayışı beyaz giysilerinden dışarı süzülen,  soyut bir rüzgarla dalgalanmış sarı saçları  ve albüm kapağından dışarı taşan özgür ruhları  ile dört kişilik bir  grup hemen dikkatimi çekmişti.  Sımsıcak naif müzik yapan bu grubun adı ünlü İsveçli grup ABBA’ydı. Beatles’tan sonra Avrupa’dan çıkan ikinci grup olarak o dönem tüm dünyayı sallıyorlardı. O zamanlar liseye yeni başlıyordum. Lise bittiğinde grup çoktan dağılmıştı, ama ben onlardan hiçbir zaman ayrılmamıştım. Bir süre kaset ve LP’leri üzerinden devam eden dostluğumuz CD ve DVD’ler ile bugüne kadar güçlenerek süregeldi. Kullandığım müzik setleri, sürdüğüm arabalar değişti ama onlar demirbaş olarak hep yanıbaşımdaydılar. Her sabah işe giderken günümü aydınlatan, dibe vurduğumda bana su gibi berrak vokalleriyle mutluluk şarkıları söyleyen bir gruptu Abba. İnsanların içini saf, temiz, çocuksu duygularla doldurup yaşam karşısında gülümsetebiliyorlardı. Ben sonsuz keyif alıyordum onlarla olmaktan…  Abba şarkılarının  hepsi son derece melodikti ve olağanüstü bir armoniye sahipti. Çevremde 7’den 77’ye herkes onlarda kendine ait bir şeyler buluyor ve ayrı bir yönünü seviyordu, ama esas önemli olan onları dinlerken hiç kimse  yorulmuyordu. ‘’Waterloo’’, "chiquitita", "dancing queen", "voulez vous", "take a chance on me" gibi her şarkısında ayrı bir coşku vardı…    Abba şarkıları, dinlerken mutluluktan bazen başımızı döndüren, kimi zaman kendimizi hafifleten, kimi zaman  daha genç ama her zaman çok daha keyifli hissetmenize neden olan şarkılardı. İngilizcem gelişince,  grubun şarkılarını gülümseyerek söylerken kimselere hissettirmedikleri saklı hüzün ve pişmanlıklar dolu sözlerinin anlamını da keşfeder olmuştum. ‘’The winner takes it all’’ şarkısı favori parçamdı.  Şarkının ‘’Kazanan her şeyi alır’’ nakaratını 80 kuşağı olarak o dönem aşılanan  yarışmacı kimliğimizle  doğal karşılıyor belki de bu sözlerden karanlık bir lezzet alıyorduk.  Şarkının sözlerinde yer alan ‘’Kazananın her şeyi aldığı, kaybedenin un ufak kaldığı’’ üzerine kurulu olan teması şarkı sözlerinin tamamına hakim olduğunuzda ve yaşanmışlıklarla aydınlandığınızda  farklı bir kompozisyona da sizi geçirebiliyordu oysa.  Bu şarkı,  ayrılık, terk ediş ve pes edişi  anlatırken,  bitiş ve sona erişin ardından ardından duyulan üzüntüyü, sevgiliye özlemi ve kırgınlığı muhteşem sözlerle dile getiren bir şarkıydı.  İnsanı aşk hayatının en iyi devresindeyken bile dinlediğinde hüzünlendirebilen, duygulandıran, anılarını canlandıran, diken diken yapacak güçlü sözlere sahipti. Belki de anlatmak istedikleri, her oyunun sonunda bir kazananla kaybedenin olması gerektiği ancak her iki tarafın da bitişle  birlikte  yeni ve farklı oyunlara geçerken ortak hafızanın güzelliklerini   terk etmek zorunda kalacakları acı gerçeğini de unutturmayan bir şarkıydı aynı zamanda. Bugüne kadar 370 milyon kayıt satmış olduğu söylenen, 1992 yılında çıkarılan toplama Abba Gold Albümü 22 milyon rakamına ulaşan,   Sony’nin önerdiği rekor paraya rağmen (açıklanmamasına rağmen müzik dünyasının en yüksek kontrat teklifi olduğu söylenir) albüm yapmayı kabul etmeyerek ve seçimlerini paradan yana kullanmayarak, şarkılarının aksine kazananın her şeyi almayabileceğini gösteren grup müzik tarihine altın sayfalarla yazdırmıştır ismini. Tüm çağlara hitap edebilecek müzikleri ile mükemmel bir sentezi yakalayan Abba Grubu için, 16 Nisan’ı (yani bu hafta) Abba günü olarak dünya çapında kutlanılan bir gün olması da grubun hiçbir zaman unutulmayacak olması açısından sevindiricidir.  Favori parçama ‘’The Winner takes it all’’ şarkısına tekrar geri dönecek olursak! Kazanan taraf perspektifi ile bir ilişkide tüm yaşananları dört kusur dakika içinde inanılmaz sözlerle  sorgulayan bu muhteşem şarkı, bir noktadan sonra sizi de içine çekerek kendinizi  sorgulamaya başlamanıza neden olacaktır. Şu soruları kendimize sormamıza, belki de bazı cevapları bulmamıza yardımcı olacaktır. Kazanırken kendi varlığını tüketen midir kazanan? Kaybederken kazanmayı öğrenen midir kaybeden?

Kazandıklarını kaybetme korkusu ile yaşayan mıdır kazanan?Yoksa kaybettiklerini kazanma umudunu yaşayan mıdır kaybeden?

Belki de;

Kazanan;  kendisini yenilemesini bilen, kendisi ile barışan, kendisini yakalayan, her yeni günü gülümseyerek ve umuduna sahip çıkarak karşılayan, sevmeyi öğrenen ve sevgisini sunabilendir.

Kaybedense; tüm  bunları yapmayarak kaybetmiş olandır zaten!