KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Besê Hozat, "AKP Milli Güvenlik Kurulu toplantısında savaş kararı aldı. Bu kararı seçime kadar gizlemeyi kararlaştırdı" iddiasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında (31 Ekim 2014) ilk kez toplanan ve en uzun MGK toplantısı olarak tarihe geçen toplantıda "AKP'nin savaş kararı aldığını" öne süren Hozat sözlerini şöyle sürdürdü:
"AKP’nin bir çözüm niyeti ve politikası yoktur. Çok sıkışık ve zorda olduğu için şu anda ateşkes sürecinin devam etmesi işine geliyor. Yoksa AKP Milli Güvenlik Kurulu toplantısında savaş kararı aldı. Bu kararı seçime kadar gizlemeyi kararlaştırdı. Savaş kararından kastım kapsamlı askeri operasyonlar ve hava saldırılarıdır. Yoksa zaten AKP siyasi ve kültürel soykırım uygulamalarıyla, karakol-kalekol ve baraj yapımlarıyla savaşı çok yönlü bir biçimde sürdürüyor. Yani AKP aslında savaşı hiç durdurmadı. Zaten Rojava’da da kapsamlı ve aktif bir savaş yürüttü."
ANF'ye konuşan Hozat, AKP'nin boşuna heveslenmemesi gerektiğini belirterek, "Kürt sorunu demokratik müzakere ile çözülmeden, Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı tüm hakları verilmeden, yerel demokrasi tüm boyutlarıyla hayata geçmeden ve Kürt kimliğini de tanıyan yeni demokratik bir anayasa yapılmadan, PKK asla silahlı mücadeleye son vermez. PKK’nin silahlı mücadeleye son vermesinin tek şartı, Kürt halkının siyasi, kültürel, sosyal, ekonomik, güvenlik vb tüm haklarının ve özgürlüklerinin yasal ve anayasal düzenlemelerle güvenceye kavuşması, Türkiye’nin demokratik bir anayasa ile demokratik toplum ve demokratik cumhuriyete ulaşmasıyla mümkündür. Tersi bir yaklaşım düşünülemez" dedi.
"Önder Apo, AKP’nin bir tasfiye planı olan bu yol haritasına karşı yeni bir yol haritası hazırladı" diyen Besê Hozat sözlerini şöyle sürdürdü; "Kürt sorununun demokratik çözümünü 10 madde veya başlık üzerinde uzlaşma sağlama ve somut adım atma şartına bağladı. Bu maddelerde devlet ile bir uzlaşma sağlanırsa niyet beyanı temelinde yeni bir çağrı yapacağını belirtti. Yani müzakere olacak, izleme heyeti de bu müzakere sürecine katılacak, meclis bünyesinde hakikatleri araştırma komisyonu kurulacak, 10 başlıkta uzlaşma sağlanacak ve ondan sonra önderliğimiz meclisteki hakikat komisyonuna konuşacaktı. Devlet Kürt sorununun çözümünü yasal ve anayasal güvenceye bağladığı noktada Önderliğimiz PKK’nin kongresine bizzat kendisi fiili katılarak Kongre’de tarihi karar alınacaktı. 10 madde denilen şey de tamamen Kürt sorununun demokratik çözümünü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini öngören demokratik çözüm projeleridir. Bu on başlıkta devlet ve hükümet ile bir uzlaşma sağlanırsa ve somut adım atılırsa, yasal ve anayasal düzenlemelere gidilirse ikinci ve daha ileri bir aşama olarak Önderliğimizin fiili özgürlüğü ve kongre konuları o zaman gündeme gelecekti."
'Önderliğimizin PKK’nin silah bırakmasına dönük herhangi bir yaklaşımı ve çağrısı yoktur' diye konuşan Hozat şunları söyledi: "Bu tamamen AKP’nin ve yandaş medyasının geliştirdiği bir özel savaştır. Önderliğimiz şunu dedi: Sürecin yumuşak ve sert güç kavramlarıyla ilişkisini, süreçte devlet, demokrasi ve iktidar ayrımının önemini, devletçi iktidarcı ve demokratik çözüm yöntemlerini devletle tartışmamız, müzakere etmemiz lazım. Müzakereyle sürecin yasal temelinin netlik kazanması lazım. Sürecin belirleyici yanı demokratik siyasettir. Diğer tüm hususlar demokratik siyasetle bağlantılı ele alınır. Süreçte temel kuram, kavram ve kurumların doğru ve yeterli tanımlanması şarttır. Tarafların ve üçüncü gözün izleme kurulunun meşruiyeti gereklidir. Süreçte eylemsizlik halinin doğru tanımlanması önemlidir. Ve sürecin sonunda varılan mutabakatın yazılı hale getirilmesi ve imzayla onanması temel kuraldır ve şarttır.
AKP’nin bir çözüm niyeti ve politikası yoktur. Çok sıkışık ve zorda olduğu için şu anda ateşkes sürecinin devam etmesi işine geliyor. Yoksa AKP Milli Güvenlik Kurulu toplantısında savaş kararı aldı. Bu kararı seçime kadar gizlemeyi kararlaştırdı. Savaş kararından kastım kapsamlı askeri operasyonlar ve hava saldırılarıdır. Yoksa zaten AKP siyasi ve kültürel soykırım uygulamalarıyla, karakol-kalekol ve baraj yapımlarıyla savaşı çok yönlü bir biçimde sürdürüyor. Askeri olarak da saldırılarını çok geniş kapsamlı olmasa da sınır hatlarını, gerillanın eski noktalarını obüs toplarıyla ve kobralarla vurarak, yoğun keşif uçuşları gerçekleştirerek sürdürüyor. Yani AKP aslında savaşı hiç durdurmadı. Zaten Rojava’da da kapsamlı ve aktif bir savaş yürüttü."