KCK avukatı Ercan Kanar darp edilerek salondan atıldı, duruşma yarına ertelendi!

KCK avukatı Ercan Kanar darp edilerek salondan atıldı, duruşma yarına ertelendi!

- ÖZEL HABER

PKK'nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK'ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 124'ü tutuklu 205 sanık hakkında açılan davanın 9. duruşması 10.20'de görülmeye başlandı.

Mahkeme heyeti avukat Ercan Kanar'ın "duruşmada konuşmakta ısrar ettiği" gerekçesiyle salondan çıkarılmasına karar verdi. Avukatlar mahkeme heyetinin kararına itiraz edince salonda arbede yaşandı. Heyet salondaki herkesi dışarı çıkararak duruşmanın öğleden sonra yapılacak oturumuna sanıklar ve avukatlarla devam etme kararı aldı.

Jandarmanın güç kullanarak salondan çıkardığı avukat Kanar, "Bu düşmanca zihniyete karşı sizlerin haklarını korumaya devam edeceğiz. Bu zamana kadar avukatlara böyle işkence edilmemiştir. Bu kararlarıyla savaşa hizmet ediyorlar" dedi.

Mahkeme binasının önünde halay çeken grup güvenlik güçlerince dağıtıldı. Yaşanan arbedeler nedeniyle duruşmaya yarın (2 Ekim 2012) saat 9.00'da devam edilmesine karar verildi.

Duruşmaya BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel de izleyici olarak katıldı.

 

Mahkeme salonu önünde gerginlik

 

Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı cezaevi önü güvenlik bariyerleriyle çevrildi. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin yanında bulunan büyük salonda yapılan duruşmada salonun önünde bekleyen BDP'lilerle jandarma arasında arbede yaşandı. Bir jandarmanın kaskının havada uçtuğu görüldü. Güvenlik güçleri, mahkeme salonunda yer olmadığı gerekçesiyle içeri alınmayanları mahkeme binası önünden uzaklaştırdı.

 

Tahliye talebi polemiği

 

Kimlik tespitinin ardından mahkeme avukatların taleplerini aldı. Mahkeme Başkanı Ali Alçık, duruşmanın 9 Ekim'e kadar iddianamenin okunmasıyla devam edeceğini, avukatlardan tahliye taleplerini yazılı yapmasını, alınan taleplerin ise 9 Ekim öğleden sonra karara bağlanacağını belirtti.

Bazı avukatlar ceza yargılamasında sözlülük ilkesi esas alındığı için sözlü olarak taleplerinin alınması talebinde bulundular. Ercan Kanar ve Fikret İlkiz başta olmak üzere dava avukatları söz alarak ceza yargılamasında tahliye taleplerinin sözlü olarak alınmasının esas olduğunu belirtti ve "Savunma talepleri yüz yüze olmalıdır. Uzun tutukluluk süresi sanıkların çokluğu dikkate alınmalı mahkeme süresince yazılı olarak savunma vereceksek burada ne işimiz var. Sözlü savunma yapmayı müdafi olarak kabul etmemiz mümkün değil. Başından beri bu davanın siyasi soykırım olduğunu söylüyoruz. Bu dava aynı zamanda anadil davasıdır ve müvekkillerin lehinedir. Ceza mahkemesinin sözcülük ilkesi vardır. Usülün 33. maddesine dayanarak sözlü talep yapmamız gerekiyor" dedi.

Bazı avukatlar da iddianamenin tamamının değil özetinin okunmasını, 8 ve 9 Ekim'de sözlü taleplere ayrılmasını istedi. Mahkemenin yazılı savunma talebine itiraz eden avukatlar, "Yazılı verdiğimizde müvekkilerimizin haberi olmayacak. Tek taralı kağıt üzerinde değerlendirme olmaz" diyerek itiraz etti.

 

Kürtçe savunma

 

Talep için tekrar söz alan avukatlardan Sinan Zincir, duruşma salonunda bulunan sertifikalı Kürtçe bilirkişi tercümanın, sanıkların ne dediğini anlayabilmek için sanık avukatlarının yanına oturtulmasını istedi. Sanık avukatlarından Hulki Köroğlu da mahkemenin ''yazılı savunma alma kararının dünya üzerinde bir örneğinin olmadığını'' belirterek, ''Bu kararınızdan rücu etmenizi talep ediyorum'' diye konuştu.   Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Alçık'ın, taleplerle ilgili görüşünü sunması için Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan'a söz vermesine itiraz eden sanık avukatlarından Fikret İlkiz de savcıdan görüş alınmasını doğru bulmadığını söyledi.   Görüşünü sunan savcı Kaplan da davanın bilirkişi aşamasında olmadığını ve tercüman bilirkişi bulundurulması konusunda ise mahkemenin daha önce karar verdiğini hatırlatarak, hiç Türkçe bilmeyen sanıkların tercüme edilmesi için tercüman bulundurulması hususunun da savunma aşamasında düşünülmesine karar verilmesini istedi.   Verilen kısa ardından yeniden başlayan duruşmada konuşan Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Alçık, bilirkişi tercüman talebini reddetti. Heyet, sanık avukatlarının duruşmanın son 2 gününde taleplerini sunmalarına imkan verilmesi isteğini de kabul etti.   Bu sırada söz alan tutuklu sanıklardan Arslan İşçioğlu'nun, Abdullah Öcalan'a ilişkin sözleri üzerine mahkeme başkanı Alçık,  ''Mikrofonu kapatın. Burası propaganda yeri değil'' diyerek sanığı uyardı.   İşçioğlu'nun konuşmasını sürdürmesi üzerine Alçık, bu sanığın salondan çıkarılmasını istedi.   Avukatlar ise sanığın söz hakkı olduğunu belirterek, mikrofonunun kapatılması ve sanığın dışarı çıkarılmasına tepki gösterdi. Salondaki izleyiciler de alkışlı protestoda bulundu. Bunun üzerine başkan Alçık da duruşmaya yarım saat ara verdi.

 

Tuncel: Anadil hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz

 

Duruşmayı izleyen BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel mahkeme heyetine tepki göstererek, "Ercan Kanar şahsında avukatlara Kürt halkını savunmayın diye mesaj veriyorlar. Biz bu saldırıyı kınıyoruz, duruşma yarına kalmıştır. Yarın saat 9.00'da avukat arkadaşlarımızla burada olacağız ve kendimizi savunmaya devame edeceğiz. Meclis savaş kararı almıştır ama biz ne olursa olsun özgürlüğümüzden ve anadl hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz" dedi.

 

Balyoz savcısı KCK duruşmasında

 

Duruşmada, daha önce İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Balyoz Davasında da savcılık yapan Hüseyin Kaplan hazır bulundu. Duruşma savcısı Ramazan Saban'ın ise mazeretli olduğu öğrenildi. Taleplere ilişkin görüşü sorulan Savcı Kaplan, tercüman talebinin reddine diğer talepleri ise mahkemenin takdirine bıraktığını belirtti.

 

Diyarbakır'da KCK davası

 

KCK ana davasının görülmesine, Diyarbakır'da devam ediliyor. Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 56'ıncı duruşması yapıldı.  Duruşmaya, tutuklu 64 sanık katıldı. Duruşmaya, sanıklara ilişkin delil ikamesi ile devam ediliyor. Davada, aralarında 12 Haziran seçimlerinde milletvekili seçilen 5 sanığın da bulunduğu 94'ü tutuklu, 152 sanık yargılanıyor. Sanıklar hakkında devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak suçlarından, 5 yıldan ağırlaştırılmış müebbet hapse kadar cezalar isteniyor.