KCK: Erdoğan 'çakal' bir politikacı; 'Tımarhaneye kapatılmalı' denilebilir!

KCK: Erdoğan 'çakal' bir politikacı; 'Tımarhaneye kapatılmalı' denilebilir!

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın tartışmaya yol açan "Kürt sorunu yok" açıklamasına ilişkin olarak, "Kürt sorununun çözümünü önüne koymayan hiçbir politikacının geleceğinin olmadığını" söyledi. "Zaten bu nedenle Erdoğan'ın siyaset döneminin sonuna gelinmektedir" diyen Bayık, "Artık beklenti yaratıp oyalama politikası teşhir olmuştur. Bu politika karaya vurmuştur. Ya Kürt sorununda adım atacaktır ya da gidecektir" ifadelerini kullandı. "Türkiye halklarının toplumsal sağlığı açısından Erdoğan tımarhaneye bile kapatılmalıdır denilebilir" diyen Bayık, "Erdoğan Bir zamanlar İtalyanlara yakıştırılan 'çakal' karakterinde bir politikacıdır" ifadesini kullandı. 

Son günlerde hükümete yönelik eleştirileriyle gündeme gelen ve çözüm sürecinin baş aktörlerinden Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın "Abdullah Öcalan'ın kuru söğütten düdük yapabilme becerisi" sözleriyle nitelediği Cemil Bayık, Azadiya Welat Gazetesi için bir makale kaleme aldı. AKP hükümetinin iktidara geldiği ilk zamanlarda Erdoğan'ın "Düşünmezseniz Kürt sorunu yoktur" sözlerini hatırlatan Bayık, "Erdoğan, şimdi ise 'düşünseniz de düşünmeseniz de Kürt sorunu yoktur' dedi. Bu, ne seçim propagandasıdır, ne milliyetçi oyları almak için sarf edilmiş sözlerdir; tamamen bir zihniyetin dışa vurumudur" dedi.

Bayık'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

 

'İnsanlar topraklarından koparıldı'

 

"Tayyip'e göre Kürt sorunu yokmuş da her toplumsal kesim gibi Kürt kökenli vatandaşların sorunları varmış! Sanki kırk yıllık büyük çatışma ve Kürt halkının büyük bedeller ödeyerek ayağa kalkması normal bir sorunmuş gibi!" diyen Bayık, kırk bin cana mal olan savaşın sürdüğünü ve hala dört bin civarında köy ve mezranın boşaltıldığı gerçeğinin gözler önünde olduğuna dikkat çekti. Yazısında, altı milyon civarında insanın topraklarından koparıldığını ve Türkiye metropolleri ile Avrupa'ya zorla göçertildiğine işaret eden Bayık, "On yedi bin cinayetin faili halen bulunmamıştır. Binlerce insanın cesedi hala toplu mezarlardadır. Erdoğan bu durumu diğer halkların sorunlarına benzeterek nasıl bir zihniyete sahip olduğunu ortaya koymuştur. Sanki Kürtlerin varlığının anayasal ve yasal güvenceye alınma sorunu yokmuş, kendi özyönetimlerini kurma, anadilde eğitimlerini yapma ve tüm yaşamlarını kendi dilleri ve kültürleriyle gerçekleştirme sorunu yokmuş. Özcesi Erdoğan kırk yıllık savaşı yaratan zihniyeti sürdürmekte ve konuşmaları da bu çerçevede olmaktadır. Çünkü Kürt'ü diğer toplumlar gibi özgür ve eşit haklara sahip görmüyor" diye yazdı.

 

'Toplumu aldatmış ve hakaret yapmıştır'

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasını "yavan, basit ve seviyesiz" olarak değerlendiren Bayık, "Bu konuşmayı yapan ne Türkiye'yi ne de Kürt sorununu anlamıştır. Nitekim Kürt sorununu anlayamadığı için sorununun özünü değiştirmeyen şeyler dışında şimdiye kadar ciddi bir adım atmamıştır. Sadece çözüm beklentisi yaratmış, ancak toplumun beklentisini karşılamamıştır. Dolayısıyla toplumu aldatmış, topluma hakaret yapmıştır" dedi.

 

'Köprülerin altından çok sular aktı'

 

Bayık, 1960 ve 70'li yıllarda Demirel'in de tam da Erdoğan gibi konuştuğunu ve "herkes her şey oluyor" dediğini hatırlatarak, "Erdoğan da 'Bakın başbakan olunuyor, her şey olunuyor, neyiniz eksik' diyor. Demirel'i belki şimdi anlamak mümkün, ama Erdoğan'ı anlamak mümkün değil. Demirel inkarcılığın katı olduğu dönemlerde böyle diyordu. Ancak o günden bugüne köprülerin altından çok sular aktı" şeklinde yazdı.

 

'Bu kafa kırk yıldır süren çatışmayı bir kırk yıl daha sürdürme kafasıdır'

 

Özellikle kırk yıllık mücadele Kürt gerçeğinin tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığını ve herkes Türkiye'de Kürt sorununun varlığını kabul ettiğini kaydeden Bayık, "Şimdi Erdoğan herkesin Kürt sorununu kabul ettiği ve çözümünü beklediği bir dönemde bu lafları ediyor. Toplumda bu yönlü oluşan bilinci çarpıtmaya ve suyun akışını tersine çevirmeye çalışıyor. Erdoğan artık herkesin güleceği bir konuşmayı niye yapıyor? Gerçekten de sadece Kürtler değil, Türkiye toplumu da, aydınları da, yazarları da, siyasetçileri de bu konuşma karşısında şaşkın durumda. Çünkü bu zihniyet çatışmasızlığın olduğu ve Kürt sorununun çözümünün gündemleştiği ortamda söylenmiştir. Bu kafa kırk yıldır süren çatışmayı bir kırk yıl daha sürdürme kafasıdır" dedi.

 

'Erdoğan tımarhaneye kapatılmalıdır denilebilir'

 

Kürt toplumunun bilinç düzeyi, özgür ve demokratik yaşam karşısındaki ısrarı karşısında Erdoğan'ın söylemlerinin başka bir anlama gelmediğini ifade eden Bayık, "Bir zamanlar Rauf Tamer klasik devlet anlayışında olanlar için 'o kafa' diyordu. İşte Rauf Tamer'in 'o kafa' dediği kafa tam da Erdoğan'ın kafasıdır. Erdoğan'ın bu sözleri için o kadar çok şey söylenebilir ki! Hatta Türkiye halklarının toplumsal sağlığı açısından Tayyip Erdoğan tımarhaneye bile kapatılmalıdır denilebilir. Çünkü Tayyip Erdoğan toplumun aklıyla oynamaktadır" diye yazdı.

 

'Böyle birisi Başkan olursa vay Türkiye'nin haline'

 

Bayık yazısında, "Türkiye'nin en temel sorununda bu kadar gayri ciddi yaklaşan bir Cumhurbaşkanı kadar tehlikeli bir şey olamaz. Bunu söyleyen birisi Başbakan ve Cumhurbaşkanlığını hak etmemiştir. Böyle birisi Başkan olursa vay Türkiye'nin haline! Herhalde Türkiye'yi Hitler ve Enver Paşa gibi sonu felaket olan maceralara sürükler" diyerek uyarıda bulundu.

 

Bayık: Erdoğan 'çakal' karakterli bir politikacıdır

 

Erdoğan'ın cesareti ve iradesinin olmadığına işaret eden Bayık, "Bir zamanlar İtalyanlara yakıştırılan 'çakal' karakterinde bir politikacıdır. Zayıf gördüğünde, fırsatı bulduğunda çullanan, ama karşısında gücü gördüğünde yelkenleri indirip kaçan ve ortamı güçlülere bırakan bir politik tarza sahiptir. Ancak sıra Kürtlere geldiğinde ise aslan kesilmektedir. İşte tehlikeli olan bu durumdur. Çünkü bu kafa Kürt sorununu çözümsüz bırakarak Türkiye'ye onlarca yıl, hatta yüz yıl kaybettiren bir kafadır" şeklinde yazdı.

 

'Ya Kürt sorununda adım atacaktır ya da gidecektir'

 

"Böyle biri Türkiye'de yönetici olamaz" diyen Bayık, "Kürt sorununun çözümünü önüne koymayan hiçbir politikacının geleceği yoktur. Zaten bu nedenle Erdoğan'ın siyaset döneminin sonuna gelinmektedir. Artık beklenti yaratıp oyalama politikası teşhir olmuştur. Bu politika karaya vurmuştur. Ya Kürt sorununda adım atacaktır ya da gidecektir. Bu aylar AKP'yi ve Tayyip Erdoğan'ı tamamen netleştirme aylarıdır. Bu netleştirme olduğunda Türkiye'nin önü açılacaktır. Kürt sorununun çözümü kaçınılmaz hale gelecektir. Artık çözümsüzlük ve oyalama politikası sürdürülemeyecektir" diyerek önemli bir noktaya işaret etti.

 

'Çözüm imkanı ve fırsatını artırmıştır'

 

"Kürt sorununun çözümü kendini dayatmışken; AKP'nin Erdoğan'ın söyleminde olduğu gibi çözüm anlayışı yoktur" diyen Bayık, PKK Lideri Öcalan'ın bu ortamda demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünü daha net ve somut olarak toplumun gündemine koyarak AKP'yi adım atmaya ve tutumunu netleştirmeye zorladığına vurgu yaptı. Bayık, "Kürt Halk Önderi yaptığı bu hamlelerle Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünü daha güçlü biçimde gündemleştirmiştir. Böylece çözüm imkanı ve fırsatını arttırmıştır" diyerek Erdoğan'ın söylemindeki inkarcılıkla yaratılan ortamı yıpratmak ve gündemi Kürt sorununun çözümünden uzaklaştırmak istediğini vurguladı.

 

'Özgürlük hareketi gerici ve tehlikeli zihniyet ve politikaları aşacaktır'

 

"Erdoğan'ın yaptığı, Kürt Halk Önderinin çözümü gündemleştirmesine karşı bir hamle oluyor" diyen Bayık, "Korkunun ecele faydası yoktur deyimi gibi, Kürt sorununu gündemden düşürmek ve çözümsüz bırakmak mümkün değildir. Demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü zeminini yaratan ve gündemleştiren demokrasi güçleri ve Kürt Özgürlük Hareketi bu tür gerici ve tehlikeli zihniyet ve politikaları aşacak, Türkiye'yi demokratikleştirip Kürt sorununu çözecektir" dedi.