Yunanistan’da SYRIZA’nın seçim zaferini ve Türkiye’de haziran ayında yapılacak genel seçimi değerlendiren KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, “HDP projesi bir yönüyle reel HDP gerçeğini aşan bir karakter ve tarihsel role sahiptir. Zaten gün gün bu karakter ve tarihsel rol anlaşılmakta ve bunun heyecanı duyulmaktadır. Bu açıdan bu durumun sorumluluğu duyularak HDP tam bir seferberlik içine girmelidir” dedi.
Mustafa Karasu, Özgür Gündem’de Hüseyin Ali mahlasıyla yazdığı yazıda, “Hem ittifakları yaratma; bu ittifakların toplumsal tabanına ulaşma, hem de buna dayanarak siyasal ittifakını ve toplumsal tabanını genişletme çalışmasına girmelidir. Önümüzdeki seçimde yüzde 10 barajı aşılır. Çalışıldığında baraj sorunu çıkmaz. Toplum böyle bir ittifakla bir radikal demokratik hareketin ortaya çıktığını görürse ikinci bir seçimde kesinlikle SYRİZA gibi birinci siyasi güç haline gelebilir” görüşünü dile getirdi.
Mustafa Karasu’nun Özgür Gündem’in bugünkü (27 Ocak 2015) nüshasında yayımlanan, “Türkiye’de HDP zamanı” başlıklı yazısı şöyle:
Yunanistan’daki seçimi radikal demokratik ittifak olan SYRİZA kazandı. Bu seçim Türkiye için de büyük derslerle doludur. Latin Amerika’nın birçok ülkesinde de sol güçlerin merkezinde olduğu radikal demokratik ittifak kazanmıştı. Aslında bu sonuçlar günümüz dünyasında sisteme karşı nasıl bir tutum ve ittifak içinde olunması gerektiği konusunda yol göstericidir.
Günümüzde sistemin sağının ve solunun bir seçenek olmadığı ve olmayacağı açıktır. Sistem partileri ile ya da sistem partilerinin yedeğine takılarak bir yerlere varılamaz. Kesinlikle sistem karşıtı bir siyasal yaklaşım ve ittifak gerekmektedir. Yunanistan’daki seçim sonuçları Türkiye’yi de yakından etkileyecektir. Önümüzdeki seçimlerde Yunanistan’daki ittifaka benzer bir yaklaşımın ortaya konması önemlidir. Bu yapılırsa Türkiye’nin hemen yanı başındaki seçim rüzgarı olumlu etkilerde bulunacaktır.
Türkiye ve Bakurê Kürdistan’daki HDP’nin alternatif olmasının imkanları artmıştır. Bazı çevrelerin sol ve demokratik kesimi CHP’nin yedeğine takmanın yanlışlığını bu seçim açık ve net bir biçimde ortaya koymuştur. CHP gibi düzen partileri bir seçenek olamaz. CHP’nin kuyruğuna takılmak AKP’nin gitmesi yeni bir AKP’nin, düzen partisinin iktidara gelmesini sağlamak anlamına gelir. Türkiye gibi siyasal ve sosyal sorunların ancak köklü ve radikal adımlarla aşılacağı bir ülkede solun merkezinde olduğu radikal demokratik ittifak Yunanistan’dakinden daha fazla gereklidir. Türkiye gerçeği bunu zorunlu kılmaktadır. Türkiye’deki bu durumu görülüp buna göre tutum takınılmaması tüm sol ve demokratik güçler için tarihi bir gaflet olur. HDP de SYRİZA örneğini görerek Türkiye’nin temel demokratik alternatifi nasıl olunur sorusuna doğru cevap aramalıdır. HDP’de daha geniş ufuklar olmalıdır. En başta sistem dışı bir alternatif olduğunu net ve açık ortaya koymalı ve bunu tüm Türkiye toplumuna yansıtmalıdır. Tüm sol ve demokratik güçlerin etrafında toplanacağı bir karakter ortaya koymalıdır. Söylemi ve tutumuyla bu enerjiyi göstermelidir.
HDP’nin önüne tarihi bir fırsat çıkmıştır. Geçmiş dönemde siyasal partide olan koltukçuluk ve Kürdistan ile sınırlı düşünme yaklaşımını tamamen aşmalıdır. Çünkü Türkiye’de ne demokrasi getirecek ne Kürt sorununu çözecek başka bir alternatif vardır. AKP’den beklentili olmak ya da sadece kendi parti anlayışıyla sınırlı bir siyasi yaklaşımla Türkiye’nin siyasal ihtiyaçlarına cevap vermez. Türkiye’de CHP ve sosyal demokrasinin kuyruğuna takılma ne kadar yanlışsa sadece Kürdistan ile sınırlı Kürt milliyetçi eğilimleri okşayan bir yaklaşım ile Türkiye’nin sorunlarına cevap olmak da o kadar yanlıştır.
Yakın zamana kadar BDP içinden HDP projesine soğuk bakan eğilimler bulunmaktaydı. HDP projesinin daha erkenden Türkiye gündemine girmesini engelleyen tutumlar ve direniş gösterenler olmuştur. Öyle ki Türkiye genelinde siyaset yapmayı sanki Kürt halkının ulusal ve demokratik haklarından uzaklaşma olarak gören ve bu nedenle HDP aleyhinde konuşan ve propaganda yapan kesimler vardı. Bu konuda Türkiye’deki şoven milliyetçi ve Kürt karşıtı eğilimler ile Türkiye genelinde siyaset yapmayı Kürt iradesi ve halkından uzaklaşma olarak anlayan anlayışlar HDP karşıtlığında birleşmişlerdi.
Yunanistan’da SYRİZA tüm etnik ve dinsel toplulukları da kendi etrafında topladı. Türkler, Arnavutlar, Makedonlar gibi tüm farklı topluluklar temel demokratik haklarının elde edilmesini SYRİZA etrafında toplanmakta görmüşlerdir. Bu gerçeklik bile Türkiye’de nasıl bir siyaset yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır. HDP aslında Türkiye’de doğru siyasi yaklaşım ve tarzı ifade ediyor. HDP yönetimi hala bu karakterini tam ortaya koyarak bu yönlü sinerjiyi yaratmamış olsa da bu yönlü potansiyeli çok güçlüdür. Tüm HDP’liler tarihsel rollerini kavramamış olsalar da HDP projesi Türkiye’nin temel demokratik projesidir.
HDP projesi bir yönüyle reel HDP gerçeğini aşan bir karakter ve tarihsel role sahiptir. Zaten gün gün bu karakter ve tarihsel rol anlaşılmakta ve bunun heyecanı duyulmaktadır. Bu açıdan bu durumun sorumluluğu duyularak HDP tam bir seferberlik içine girmelidir. Hem ittifakları yaratma; bu ittifakların toplumsal tabanına ulaşma, hem de buna dayanarak siyasal ittifakını ve toplumsal tabanını genişletme çalışmasına girmelidir. Önümüzdeki seçimde yüzde 10 barajı aşılır. Çalışıldığında baraj sorunu çıkmaz. Toplum böyle bir ittifakla bir radikal demokratik hareketin ortaya çıktığını görürse ikinci bir seçimde kesinlikle SYRİZA gibi birinci siyasi güç haline gelebilir.
AKP’nin kendine demokratik söylemlerle seçim kazandığı, CHP’nin sosyal demokrat olarak varlığını sürdürdüğü düşünülürse demokratikleşme isteyen Türkiye toplumu gerçeğinde HDP tabi ki esas demokratik güç haline gelir. Çünkü hem CHP hem AKP demagojilerle HDP’nin olması gereken tabanı ve oy potansiyelini kontrol ediyorlar. Gerçek bir demokratik hareket ortaya çıktığında AKP ve CHP’den kopulacak, HDP’ye yüzler dönülecektir. Eskiden solun oy aldığı birçok şehirde AKP’nin oy alması bile bu gerçekliği göstermektedir.
Bu açıdan gerçek demokratik çevreler AKP ve CHP’nin yedeğine düşmeden radikal demokrasi ittifakı etrafında toplanmalıdır. Sol güçler de mutlaka bu ittifakın merkezi haline gelmelidir. Bu açıdan ÖDP bu ittifakın içine çekilmelidir. SYRİZA’nın PASOK karşısında alternatif radikal demokratik hareket haline gelmesi de göz önüne getirilerek CHP ile ilişki ve ittifak düşünmenin zamanın ruhuna bile uymadığı görülmelidir. Bilindiği gibi PASOK, CHP’den daha radikaldir. Yunanistan’ın sorunları ise Türkiye kadar ağır değildi. SYRİZA zaferini sadece ekonomik kriz nedeniyle elde etmemiştir. Esas olarak Yunanistan’ı demokratikleştirme iddiası üzerinden alternatif olmuştur. Kuşkusuz bu demokratiklik içinde ekonominin de demokratikleştirilmesi vardır.
Türkiye’nin önüne tarihi bir fırsat çıkmıştır. Sistem karşıtı güçler sistem dışı bir zihniyeti esas alan HDP etrafında toplanmalıdır. Bu açıdan önümüzdeki seçim tarihi bir fırsattır. Her siyasi güç bu tarihi sorumlulukla hareket ederek Türkiye’nin kurumlaşmış faşist yönetim altında tutulma biçimindeki makus talihine son vermelidir.