KCK, HDP'nin seçim hükümetinde yer alma kararına ilişkin olarak, Yüksekova'daki çatışmalara dikkat çekerek, "Kürdistan halkına saldıran bir hükümete seçim hükümeti demek mümkün değildir. Bir iki HDP milletvekilinin bu seçim hükümetinde olması bu hükümeti anayasa gereği oluşmuş bir seçim hükümeti haline getirmeyecektir" açıklaması yaptı.
ANF'de yer alan habere göre, KCK açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“AKP hükümeti, Kürt halkının kendi işlerini kendisi yapması kararına karşı ‘Benim istediğimin dışında hiçbir şey yapamazsınız’ demektedir. Amiyane deyimle ‘sokağınıza bir çivi çakılacaksa buna da ben karar veririm’ demektedir. 'Ben devletim, her türlü suçu işlerim, hiçbir yasaya uymam, gerekirse savaş çıkarırım’ demektedir. İşte bu otoriter, keyfi ve kültürel soykırımcı faşist yönetime itiraz eden ve kendi demokratik iradesini ortaya koyan halka saldırılmaktadır. Varto’da da, Silvan’da da, Gever’de de yapılan budur. En son olarak sokaklara dökülerek, tencere-tava çalarak AKP hükümetinin politikalarını protesto eden Gever halkına saldırılmış, en az üç kişi katledilmiş, onlarca sivil insan da yaralanmıştır. AKP hükümetinin Kürt halkının özyönetimlerini kriminalize ederek saldırılarını sürdüreceği anlaşılmaktadır."
KCK “Bu kurulacak hükümetin bir savaş hükümeti ya da yürütülen saldırı ve savaşa bir kılıf olacağı anlaşılmaktadır. Seçim güvenliğini sağlamak için gönderiliyor denilerek 1990’lı yılların kirli savaşı içinde yer alan Bolu ve Kayseri Komando Tugaylarının Kürdistan'a getirilmesi, seçim hükümetinin nasıl bir politikanın örtüsü haline getirilmek istendiğini göstermektedir. Kürt halkı üzerinde büyük bir baskı kurulacağı daha şimdiden ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu ortamda adil ve eşit bir seçim yapılamayacağına göre, AKP savaşı tırmandırarak iktidarını sürdürmeye zemin yaratmaktadır. Kaybettiği 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP Hükümetini düşüren Kürt halkına ve demokrasi güçlerine saldırması bu anlama gelmektedir. Seçim yapmayı amaçlayan değil de, iktidarını sürdürmeyi hedefleyen bir politika yürüttüğü netleşmiş bulunmaktadır” dedi.
“Bu ortamda özgür ve eşit seçim nasıl yapılacaktır?” diye soran KCK'nın açıklamasında “7 Haziran seçimi öncesi tüm yasaları ve teamülleri çiğneyerek seçim meydanlarına çıkan Tayyip Erdoğan şimdi sadece meydanlara çıkmayacak, asker ve polisi her tarafa dökerek tek partili ülkelerde olduğu gibi diktatörü seçtirecek bir seçim yaptıracaktır. Kürdistan'da asker ve polisi, Türkiye'de de şovenist faşist sürüleri sokağa dökerek bunu gerçekleştireceği ortaya çıkmıştır. Açıkça her türlü gözü karalığı yaparak seçimi kazanmak isteyecektir. Bu da savaşın şiddetlenmesi anlamına gelmektedir” denildi.
KCK açıklamasında devamla şunlar söylendi:
“Şimdi bu ortamda hangi seçimden, seçim sürecinden, seçim hükümetinden söz edilebilir? Normal bir zamanda anayasanın hükmü olan farklı partilerden oluşan bir seçim hükümetinden söz edilebilirdi. Ancak daha ilk günden Gever ve Batman halkına, bir bütün olarak Kürdistan halkına saldıran bir hükümete seçim hükümeti demek mümkün değildir. Bir iki HDP milletvekilinin bu seçim hükümetinde olması bu hükümeti anayasa gereği oluşmuş bir seçim hükümeti haline getirmeyecektir.
Şu anda tüm demokrasi güçlerinin görevi, Kürt halkının kendi kendini yönetmesine saldıran AKP hükümetinin bu politikalarına karşı mücadele etmek ve mücadeleyi yükseltmek olmalıdır. Gever’de tanklarla, panzerlerle, toplarla, ağır silahlarla halka saldırılıyorsa bundan başka bir gündem, bundan başka bir çaba olabilir mi? Halkın kendi kendini yönetmesine karşı bu kadar azgınca saldırı varsa, yapılması gereken, Gever halkı başta olmak üzere tüm Kürdistan halkının yanında olmak ve demokrasi mücadelesini yükseltmek olmalıdır.
Bu mücadele, sivil halkların demokrasi direnişidir. Kendi kendini yönetme iradesi ve mücadelesidir. AKP hükümeti vücudunu siper ederek kendi özyönetimini korumak isteyen halkı sindirmek istemektedir. Halkın özyönetimini ilan etmesi ve kendi kendini yönetmesi en meşru hakkıdır. İşte AKP hükümeti demokratik hakkını ve iradesini ortaya koyan bu sivil halka saldırmaktadır. Halk da bu saldırganlığa karşı direnmektedir. Kürt halkı ne Türkiye'yi bölmektedir, ne de asker ve polise karşı savaş açmıştır. Halka tankla, topla, panzerle ve ağır silahlarla saldıran AKP hükümetidir.
Bu durum karşısında tüm Kürt halkı ve demokrasi güçleri üzerine düşen görev, derhal her yerde meydanları ve sokakları doldurarak Gever ve diğer yerlerde saldırıya uğrayan halkın yanında yer almak ve bu hükümetin saldırganlığını durdurmak olmalıdır. Şu anda tek gündem ve temel sorumluluk budur. Bundan başka bir gündeme öncelik vermek, enerjiyi başka bir gündem etrafında harcamak gerçek gündemden kaçmak olur. Bu açıdan tüm demokrasi güçleri harekete geçerek Türkiye'nin acil gündemi olan Kürt halkına yönelik saldırıları püskürtmelidir.
Gever halkı başta olmak üzere özyönetim ilan eden her yerdeki halkımız kesinlikle sokağa çıkma yasaklarını dinlememeli, evlerine girmeyerek sokakları ve meydanları işgalci güçlere bırakılmamalıdır. Halkın özyönetim ilan etmesi, kendi kendini yönetmesi en doğal hakkıdır. Halkımız meşru ve doğal hakkını kullanmaktadır. Buna hiçbir gücün saldırma hakkı yoktur. Halkımızın demokratik direnişi ve özyönetim iradesi mutlaka kazanacak; AKP hükümetinin faşist, otoriter, hegemonik, kültürel soykırımcı sömürgecilik kaybedecektir.”
HDP Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan, yaptığı açıklamada "Yüksekova’ da dün gece yaşanan çatışmalarda bize gelen bilgilere göre 3 kişi hayatını kaybetti, 7 kişi de yaralı" demişti.
DİHA'da yer alan habere göre ise, ölü sayısı 4'e yükseldi. Haberde, şu ifadelere yer verildi:
"Yaşanan ilk saldırıda 3 kişi yaşamını yitirirken, askerlerce atılan havan topunun patlaması sonucu vücuduna şarapnel parçası isabet eden bir yurttaş daha olay yerinde yaşamını yitirdi."
Hakkari Valiliği'nin dün saat 23.30'da ilan ettiği sokağa çıkma yasağının ardından, Yüksekova ilçesinde çatışmalar yaşanmaya başlamıştı.
Yüksekova İlçesi’ndeki olaylar devam ederken, HDP Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan, güvenlik güçleri tarafından atılan top atışlarının bir eve isabet etiğini ve evde bir cami imamının ağır yaralandığını söyledi. Zeydan, "Hakkari Valiliği tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinin ardından ilçedeki Orman ve Eski Kışla mahallelerinde yoğun bir çatışma yaşanıyor. Orman Mahallesi’ne atılan top atışlarının isabet ettiği evde mahallenin cami imamı İbrahim Akdoğan yaralandı. Yaralıyı getirmek için giden 112 Acil sağlık ekilerine güvenlik güçleri izin vermiyor. Cami imanın çocuklarının sağlık durumundan da haber alınamıyor" dedi.
Hakkari Valilği tarafından 23.30’dan itibaren ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından ilçenin bir çok yerinden silah ve patlama sesleri duyuldu. Ardından da binlerce kişi evlerinden dışarı çıkarak sokaklarda yürümeye başladı. Ellerindeki tava, tencere kapaklarını bir birine vurararak protestoda bulunan kalabalığın, sokak ve caddelerde yürümeleri üzerine çevrede geniş güvenlik önlemi polis ekipleri yer yer müdahalede bulundu. Protostocular zırhlı araçlara taş atıp, kurdukları barikatlarda ateş yakarken, polisler de gözyaşartıcı bomba ve basınçlı su kullanarak toplanan göstericileri dağıtmaya çalıştı. Bu arada birçok noktadan da silah ve patlama sesleri duyulmaya devam etti.
Valiliğin sokağa çıkma yasağını ilan etmesinden kısa bir süre sonra Orman ve Eski Kışla mahallelerinde yoğun bir şekilde silah ve patlama sesleri duyuldu. Zıhlı araçlar bölgeye doğru giderken, silah sesleri de zaman zaman oldukça yoğun bir şekilde duyuldu.
Hakkari Valiliği, Yüksekova İlçesi’nde dün gece saat 23.30’dan ikinci bir duyuruya kadar ilçede sokağa çıkma yasağının ilan edildiğini duyurdu.
Hakkari Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada, "İlimiz Yüksekova İlçesi’nde artan terör olayları nedeniyle vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin sağlanması, bozulan huzur ve asayiş ortamının tekrar tesis edilmesi için 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11/C maddesi gereğince, İlimiz Yüksekova İlçe merkezinde 26 Ağustos 2015 günü saat 23.30’dan geçerli olmak üzere ikinci bir duyuruya kadar sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir" denildi.